Yazımızın başlığı 1994 yılında İngiltere'de yayınlanan Simone Kuper'in meşhur kitabının ismidir.

Kitap yayınlandığında İngiltere'de çok büyük yankı yapmış 1996 yılında da Türkçeye çevrilmiştir.

Bizim de makale başlığı olarak seçtiğimiz bu isim, yıllar içerisinde sporseverlerin sloganlarından biri olmuş, kitap ise kült bir kitaba dönüşmüştür.

Kitapta futbolun sadece sahada oynanmadığını, sahada görünen kısmının buzdağının sadece tepesi olduğunu ifade eden örnekleri ile çok çarpıcı bir kitaptır.

Gerçekten de futbol siyaset ilişkisi, futbolun gördüğü ilgi ve kitleler üzerindeki etkisinin kullanışlı olması açısından her zaman süregelmiştir.

Bu siyasetçilerin en önde gelenlerinden bir tanesi İspanya'yı demir yumrukla yönetmiş olan faşist diktatör General Franco'dur.

Franco'ya "İspanya'yı bu kadar uzun süre nasıl yönettiniz?" sorusuna kısaca: "3F ile" cevabını vermiştir.

3F: Futbol, Fiesta, Fadu-Flamenko.

İspanyollar bütün dünyada olduğu gibi futbolu İngilizlerden öğrendiler. Fiesta eğlence anlamına gelirken, Flamenko da Endülüs Emevileri'nden miras kalan bir dans türüdür.

Arapça "Fellah minkon" Sizden olan çiftçi veya Sizin grubunuzdan olan çiftçi şeklinde çevrilebilecek bu dans türü zaman içerisinde flamenko diye evrilmiş ve İspanyolların milli dansı haline gelmiştir.

Fadu ise bizdeki pop veya arabeske karşılık geliyor.

Yani Franco'nun İspanya'yı yönetirken kitleleri uyutmak için eğlence, futbol ve pop müziği kullanmış.

Portekiz Kralı Salazar'ın da "Futbol olmasaydı Portekiz'i bu kadar uzun süre yönetemezdim" sözü meşhurdur.

Ama ne fark eder ki, uyuşturucunun nereden geldiği çok da önemli değildir.

Buradaki bütün mesele kitleleri uyutmak ve uyuşturmak ve gerçek gündemden saptırmak ise futbol bu konuda çok önemli bir fonksiyon icra ediyor.

Futbolun çılgın gibi izlendiği ülkede dikkat edilirse Arjantin, Brezilya, İspanya, İtalya, Uruguay, Şili, Meksika ve Türkiye gibi ülkeler, zaman zaman çok büyük ekonomik krizlere maruz kalmış ve siyasi istikrarsızlık arz eden ülkeler olduğunu görebiliriz.

13 Mayıs 1990 yılında Zagreb'in Maksimir Stadı'nda oynanan Dinamo Zagreb - Kızılyıldız maçında Hırvat futbolcu Boban, polise tekme atınca kıyamet koptu.

Çıkan olaylarda 59 polis ve 79 taraftar yaralandı.

Yugoslavya'daki iç savaşın fitili bu maçla beraber ateşlendi. Maçtan sonra da tansiyon bir türlü düşmedi. Yugoslavya'yı parçalayan iç savaşa giden çatışmaların Dinamo Zagreb - Kızılyıldız maçı ile başladığı kabul ediliyor.

Ülkemizde son dönemde hakem olayları ve takımların sahadan çekilmesi ile başlayan bu süreçler futbolun sadece sahada oynanmadığının ve arka planda çok büyük bir çekişme olduğunun en önemli göstergeleridir.

Futbol kulüpleri sınırsız harcamalarla beraber borçlanıyorlar ve bu borçların altından kalkamıyorlar.

Bunun üzerine siyasilere gidip "Bizi kurtarın" diyorlar.

Siyasiler de bu asisti gole çevirerek futbol kulüplerini ve taraftarını kendi siyasi emellerine alet ediyorlar.

Futbol sadece futbol olmalı. Kimsenin istismar edemediği, rantın, kumarın, legal veya illegal bahsin ve şikenin olmadığı tertemiz bir oyun olmalı. Biz belki fazla polyannacılık oynuyoruz ama son sözü Atatürk'e bırakalım.

"Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim."

Ben buna haddim olmayarak bir ibare daha ekliyorum. Sadece sporcunun değil "sporu yönetenlerin de ve siyasilerin de" ahlaklısı lazım diyorum.

QOSHE - Futbol asla sadece futbol değildir - Cihat Tekin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Futbol asla sadece futbol değildir

15 5
23.12.2023

Yazımızın başlığı 1994 yılında İngiltere'de yayınlanan Simone Kuper'in meşhur kitabının ismidir.

Kitap yayınlandığında İngiltere'de çok büyük yankı yapmış 1996 yılında da Türkçeye çevrilmiştir.

Bizim de makale başlığı olarak seçtiğimiz bu isim, yıllar içerisinde sporseverlerin sloganlarından biri olmuş, kitap ise kült bir kitaba dönüşmüştür.

Kitapta futbolun sadece sahada oynanmadığını, sahada görünen kısmının buzdağının sadece tepesi olduğunu ifade eden örnekleri ile çok çarpıcı bir kitaptır.

Gerçekten de futbol siyaset ilişkisi, futbolun gördüğü ilgi ve kitleler üzerindeki etkisinin kullanışlı olması açısından her zaman süregelmiştir.

Bu siyasetçilerin en önde gelenlerinden bir tanesi İspanya'yı demir yumrukla yönetmiş olan faşist diktatör General Franco'dur.

Franco'ya "İspanya'yı bu kadar uzun süre nasıl yönettiniz?" sorusuna kısaca: "3F ile" cevabını vermiştir.

3F: Futbol, Fiesta, Fadu-Flamenko.

İspanyollar bütün dünyada olduğu gibi futbolu İngilizlerden öğrendiler. Fiesta eğlence anlamına gelirken, Flamenko da Endülüs Emevileri'nden miras kalan bir dans........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play