Prof. Dr. Haydar Baş, 2001 yılının Mayıs ayında Trabzon, İstanbul, Ankara başta olmak üzere birçok şehirde "Ermeni Soykırım İddialarını Ret ve Milli Bağımsızlık Mitingi" adı altında elleri Türk bayraklı yüzbinlerce insana meydanlarda seslendi.

Prof. Dr. Haydar Baş'ın düzenlediği mitingler kendi ifadesine göre gelincik tarlası gibi, sadece kırmızı beyaz renklerin hakim olduğu devasa mitinglere dönüştü.

Bugün bile o fotoğraflara ve görüntülere baktığımızda tüylerimiz diken diken oluyor.

"Bu vatan bizimdir. Bizim kalacaktır" sloganları etrafı inletirken tek dişi kalmış Batı canavarının iftiralarını adeta yüzüne çarpan milyonlar büyük bir heyecanla Prof. Dr. Haydar Baş'ı alkışladılar.

Dikkat ederseniz Prof. Dr. Haydar Baş, mitingin adını "Ermeni Soykırım İddialarını Ret ve Milli Bağımsızlık Mitingi" olarak tespit etmişti.

Bu tespitinde ne kadar haklı ve öngörülü olduğunu bugün daha iyi anlıyoruz.

Çünkü Batı'nın en büyük iftiralarından biri olan Ermeni soykırımı iddiaları kabul edildiğinde bizim milli bütünlüğümüz tartışma konusu olacaktır.

Ermeniler bu iddialarını desteklemek için 4T formülünü gündeme getirdiler.

Tanıma, tanıtma, toprak ve tazminat.

Yani "Kabul edelim ne olacak canım" tarzındaki yaklaşımlar sorumsuz ve hatta haince bir yaklaşımdır.

Ermeni soykırım iddialarını dünyada kabul eden birçok batılı ülkenin yanında Latin Amerika'dan bile birçok ülke mevcuttur.

AKP iktidarı hem Kıbrıs, hem Ermeni meselesi konusunda son derece lakayt bir tavır içerisine girmişti.

Kıbrıs'ı Annan Planı çerçevesinde adeta Rumlara ikram ederken en haklı ve mağduru olduğumuz, üstüne üstlük katliama tabi tutulduğumuz Ermeni meselesinde "Bu işi tarihçilere bırakalım. Ermeniler de çok acı çekti" gibi son derece sorumsuz ve tarihi gerçeklerle bağdaşmayan bir tutum içerisine girdiler.

Avrupa Birliği'ne girme hayali ile uyutulan siyasiler, tarihini inkâr edecek ve geçmişte milletimizin yaşadığı soykırımı hafife alacak cümleler kurdular.

Eğer iktidara mensup siyasiler tıpkı Prof. Dr. Haydar Baş gibi Ermeni meselesini ve Kıbrıs konusunu siyasetlerinin merkezi ve davası haline getirselerdi kesinlikle bugün bu sonuçla karşılaşmayacaktık.

Yeri geldiğinde "Büyük bir güç olduk. Liderimiz dünya lideri" diyenler 3 milyonluk Ermenistan'la ve onun arkasındaki batılı güçlerle diplomatik olarak bile mücadele etmekten aciz durumdalar.

Batılılar geçmişte birbirleriyle mezhep savaşlarına tutuştukları dönemlerde dahi mevzubahis Türk düşmanlığı olduğunda aralarındaki derin ihtilafları bir kenara koyarak bize karşı birleşiyorlardı. Bunun geçmişte ve günümüzde sayısız örnekleri vardır.

Protestanlar, Katolikler ve Ortodokslar sadece Türklere karşı birlik olup aynı bayrak altında mücadele edebildikleri için Türk düşmanlığı Avrupalı kimliğinin merkezine oturan, olmazsa olmaz bir olgu olagelmiştir.

Batılıların bu şekilde inanmalarını ve bir tavır almalarını engellemek mümkün değildir.

Asıl mesele Türkiye'yi yöneten siyasilerin ecdadımızın hak ve hukukunu savunarak mağdur, mazlum ve soykırıma uğradıklarını anlatmaktan ve bu konuyu dava etmekten kaçınmalarıdır.

İktidar son 20 yılda Ermeni soykırım yalanını çürütmek üzere Türklerin ve Kürtlerin Ermeniler tarafından soykırıma tabii tutulduğunu anlatmak için şu ana kadar ne yaptı?

Çok basit ve net bir soru soruyorum.

İktidar, Ermenilerin mesnetsiz iddialarını çürütmek için ne yaptı?

Eğer iktidar bu konuda samimi ise Yenikapı meydanında Prof. Dr. Haydar Baş'ın yaptığı gibi Cumhurbaşkanı, genelkurmay başkanı, kuvvet komutanları ve başta BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş olmak üzere siyasi partilerin bütün liderleri; tarihçiler, akademisyenler ve Ermenilerin yaptığı soykırım esnasında hayatını kaybeden ailelerin torunları, çocukları birer konuşma yapsın ve en az 5 milyon insan ellerinde sadece Türk bayraklarıyla Ermeni soykırım iddialarını reddetsin. Haydi, buradan başlayalım.

Var mısınız?

QOSHE - Kime kızalım? - Cihat Tekin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kime kızalım?

25 1
27.04.2024

Prof. Dr. Haydar Baş, 2001 yılının Mayıs ayında Trabzon, İstanbul, Ankara başta olmak üzere birçok şehirde "Ermeni Soykırım İddialarını Ret ve Milli Bağımsızlık Mitingi" adı altında elleri Türk bayraklı yüzbinlerce insana meydanlarda seslendi.

Prof. Dr. Haydar Baş'ın düzenlediği mitingler kendi ifadesine göre gelincik tarlası gibi, sadece kırmızı beyaz renklerin hakim olduğu devasa mitinglere dönüştü.

Bugün bile o fotoğraflara ve görüntülere baktığımızda tüylerimiz diken diken oluyor.

"Bu vatan bizimdir. Bizim kalacaktır" sloganları etrafı inletirken tek dişi kalmış Batı canavarının iftiralarını adeta yüzüne çarpan milyonlar büyük bir heyecanla Prof. Dr. Haydar Baş'ı alkışladılar.

Dikkat ederseniz Prof. Dr. Haydar Baş, mitingin adını "Ermeni Soykırım İddialarını Ret ve Milli Bağımsızlık Mitingi" olarak tespit etmişti.

Bu tespitinde ne kadar haklı ve öngörülü olduğunu bugün daha iyi anlıyoruz.

Çünkü Batı'nın en büyük iftiralarından biri olan Ermeni soykırımı iddiaları kabul edildiğinde bizim milli bütünlüğümüz tartışma konusu olacaktır.

Ermeniler bu iddialarını desteklemek için 4T formülünü gündeme getirdiler.

Tanıma, tanıtma, toprak ve tazminat.

Yani "Kabul edelim ne olacak canım" tarzındaki yaklaşımlar sorumsuz ve hatta haince bir........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play