Geçen hafta Bağımsız Türkiye Partisi yetkilileri ile beraber Mardin'de bir ziyaret gerçekleştirdik.

Basın mensubu olarak bölgenin nabzını tutmak ve özellikle Bağımsız Türkiye Partisi'nin adaylarını ve çalışmalarını yerinde görmek için bölgeye intikal ettik.

Hakan Akkuş ile beraber Mardin Kızıltepe Aziz Sancar Havaalanına indikten sonra Mardin şehir merkezine gittik.

İlk izlenimim tarım ve hayvancılığın tamamen ortadan kalktığı ile ilgiliydi.

"Tamamen ortadan kalkmak" ifadesi abartılı bir ifade olarak kullanılmamıştır.

80'li, 90'lı ve 2000'li yılların başında Güneydoğu Anadolu'ya veya Anadolu'nun herhangi bir bölgesine giden hemen hemen herkes karayoluyla gerek hususi aracıyla gerekse otobüsle seyahati esnasında yollarının sık sık kesildiğini eminim hatırlayacaktır.

Bu kesintinin sebebi koyun veya keçi sürülerinin karşıdan karşıya geçmek için trafiği durdurmaları sebebiyleydi.

Yaklaşık bir hafta bölgede kalmamıza ve çok sık seyahat etmemize rağmen böyle bir olaya şahit olmadık.

Mardin'den Nusaybin'e, Kızıltepe'ye, Mazıdağı'na ve Midyat'a gitmemize rağmen daha önce hayvancılığın merkezi olan bu ilçelerde ve bölgelerde bir tane koyun, keçi sürüsüne rastlamadık desek yeridir.

Tek tük sürü bile diyemeyeceğimiz ortalama elli, yüz baş koyun ve keçilere rastladık.

Mardin'den Nusaybin'e giden yol üzerinde Bilali köyünün yakınlarında, daha sonra çobanından 100 baş olduğunu öğrendiğimiz bir keçi sürüsüne rastladık ve sürü sahibi Süleyman Bey ile konuştuk. Sağ olsun bizi misafir etti.

Süleyman Bey'in bize verdiği bilgiye göre 100 keçi sahibi olmasına rağmen asgari ücrete yakın bir gelir elde ettiğini ve yakında bu işi bırakacağını, silahlı güvenlik görevlisi belgesi aldığını ve bir AVM'de çalışmak üzere bekçi olarak başvurduğunu ifade etti.

Yani rastladığımız tek sürünün sahibi de maliyetlerden dolayı hayvancılığı bırakmak üzere güvenlik görevlisi olmak için iş arıyormuş.

80'li yıllarda Irak'a ve İran'a milyonlarca baş canlı hayvan ihraç eden Güneydoğu Anadolu Bölgesi yüksek maliyetlerden dolayı hayvan besleyemez ve dolayısıyla et, süt üretemez bir hale geldi.

Küçükbaş hayvan kesilmeyince doğal olarak sakatat ürünleri ve özellikle bölgenin en çok sevilen yemeği olan kelle paça yemeği de bulunmaz hale gelmiş.

Nusaybin'de "Burada kelle paça yiyebileceğimiz bir yer var mı?" diye sorduğumuz bir köylü kelle paça değil de sanki "Portakallı Pekin ördeği" sormuşuz gibi bize tuhaf tuhaf baktı.

Mardin'in zamanında bol bulunan en ucuz yemeği olan kelle paça bile artık neredeyse yapılmıyor. Gerisini siz düşünün.

Geçmişte tarım ve hayvancılık merkezi olan bu bölgeyi bu şekilde görmek gerçekten içimizi burktu.

Yağın, balın, yoğurdun, etin, sütün bol bol tüketildiği ve ucuz oldu bu bölgede artık bu ürünleri bulmak, yemek, içmek hayal olmuş.

Kızıltepe'de de durum farksız değildi.

İki sene önce uğradığımız bir kebapçı tıka basa doluyken bugün sinek avlar hale gelmişti.

Esnaf ve halk umudunu tamamen yitirmiş, ekonomik verilerin acımasızlığı yüzlerine adeta sinmiştir.

Gençlerin ve kadınların umutsuzluğu da çok bariz bir şekilde görülüyordu.

Bütün bu olumsuz tablolar karşısında gözlemlediğimiz kadar Bağımsız Türkiye Partisi bir umut olarak görülüyor

Terörden bıkan halk barış ve kardeşlik iklimini doya doya yaşamak istiyor.

Bunun da ancak Bağımsız Türkiye Partisi ve Hüseyin Baş Bey ile olabileceğini yüksek bir perdeden seslendiriyorlar.

En küçük mezrada bile yaşayan halk, Dem Partisinin kimlik siyasetinin, AKP'nin ise cami siyasetinin karın doyurmadığını artık iyice anlamış durumda.

Açlık bütün algıları yok etmiş, algı siyaseti de işlemez hale gelmiştir.

Halk kutuplaştırıcı siyasetten bıkmış bir şekilde çözümcü siyasetin adresi "İş aş Haydar Baş" gerçeğini yaşamak istiyor.

QOSHE - Mardin izlenimleri - Cihat Tekin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Mardin izlenimleri

19 9
26.01.2024

Geçen hafta Bağımsız Türkiye Partisi yetkilileri ile beraber Mardin'de bir ziyaret gerçekleştirdik.

Basın mensubu olarak bölgenin nabzını tutmak ve özellikle Bağımsız Türkiye Partisi'nin adaylarını ve çalışmalarını yerinde görmek için bölgeye intikal ettik.

Hakan Akkuş ile beraber Mardin Kızıltepe Aziz Sancar Havaalanına indikten sonra Mardin şehir merkezine gittik.

İlk izlenimim tarım ve hayvancılığın tamamen ortadan kalktığı ile ilgiliydi.

"Tamamen ortadan kalkmak" ifadesi abartılı bir ifade olarak kullanılmamıştır.

80'li, 90'lı ve 2000'li yılların başında Güneydoğu Anadolu'ya veya Anadolu'nun herhangi bir bölgesine giden hemen hemen herkes karayoluyla gerek hususi aracıyla gerekse otobüsle seyahati esnasında yollarının sık sık kesildiğini eminim hatırlayacaktır.

Bu kesintinin sebebi koyun veya keçi sürülerinin karşıdan karşıya geçmek için trafiği durdurmaları sebebiyleydi.

Yaklaşık bir hafta bölgede kalmamıza ve çok sık seyahat etmemize rağmen böyle bir olaya şahit olmadık.

Mardin'den Nusaybin'e, Kızıltepe'ye, Mazıdağı'na ve Midyat'a gitmemize rağmen daha önce hayvancılığın merkezi olan bu ilçelerde ve bölgelerde bir tane koyun, keçi sürüsüne rastlamadık desek yeridir.

Tek tük sürü bile diyemeyeceğimiz ortalama elli, yüz baş........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play