80'li, 90'lı yıllar boyunca ülkenin önemli gündem maddeleri Türkiye'nin kamburları ile ilgiliydi.

Çok sık seslendirilen bu kamburlar Kıbrıs, Güneydoğu, KİT'ler ve hatta Türk Silahlı Kuvvetleriydi.

Bu yanlış görüşe göre Kıbrıs'a Türkiye her sene milyonlarca dolar parayı boşuna veriyor.

Bu yüzden Kıbrıs'ı verip kurtulmalıydı!

AKP hükümeti bu görüşten yola çıkarak 2004 yılında Annan planı çerçevesinde Kıbrıs'ı Avrupa Birliği'ne sokacağım diye Rumlara verdi de Rumlar Annan Planı'nı reddedince KKTC varlığını devam ettirdi.

Eğer Annan Planı, Rumlar tarafından da kabul edilseydi şu an Kıbrıs Adası üzerinde hiçbir iddiamız kalmayacaktı.

Kıbrıs tamamen elimizden çıkacaktı.

Geçmişte Güneydoğu ile ilgili de benzer tezviratlar sıklıkla gündeme geliyordu.

Bunlara göre Güneydoğu verdiğinden çok fazlasını alıyordu.

Ticari bir hesapla zarar yazıyordu.

Yine aynı şekilde Cumhuriyetin kazanımları olan şeker fabrikaları, tütün fabrikaları, Sümerbank, Seka, Demir Çelik işletmeleri ve Telekom gibi son derece stratejik kurumlar sözüm ona zarar ediyordu ve acilen özelleştirilmesi gerekiyordu.

Bu özelleştirme bildiğimiz bir özelleştirmenin çok ötesinde tamamıyla yabancılara peşkeş çekilen bir tarzda oldu.

Diğer taraftan asker ve ordu düşmanlığı yapanlar askeri harcamaların Türkiye'yi batırdığını ve TSK'nın küçültülmesi ve masraflarının çok azaltılmasını devamlı surette tavsiye ediyordu.

Bütün bu yanlış görüşlere Prof. Dr. Haydar Baş "Bu vatan bizimdir. Bizim kalacaktır" ve "Kıbrıs vatandır" diyerek çok önemli bir karşı duruş ortaya koydu.

Eğer bugün bu yıkıcı görüşlerin tamamı hayata geçmediyse Prof. Dr. Haydar Baş'ın çok önemli bir katkısı ve girişiminden kaynaklanmaktadır.

Milli Ekonomi Modeline göre devletin küçülmesini savunanlar devletin topluma hizmet sunan yönünün küçülmesini isterler.

Yoksa devletin kendi halkından vergi toplaması söz konusu olduğunda kayıt dışının kayıt altına alınması adı altında devletin elinin son derece güçlü bir şekilde halkının üzerinde olmasını savunurlar.

Devlet ile hane halkları arasında iki türlü etkileşim vardır. Bunlardan birincisi devlet vergi olarak alandır.

Diğerinde ise sosyal ve kamu harcamalarında verendir.

İşte devleti küçültelim diyenler, vergi toplayan devleti değil aksine halkına hizmet sunan devleti küçültmeyi kastederler.

Ne kadar çok vergi toplanır ne kadar az harcama yapılırsa faize o kadar para aktarılacak global tefeciler ve onların yerli taşeronları o kadar kazanç elde edecektir.

İşte Milli Ekonomi Modeli bu yüzden aciz, küçük ve kudretsiz devlet anlayışını değil halkının bütün ihtiyaçlarını karşılayan güçlü devleti savunur.

Devletin kurumlarını bir yük olarak, bir kambur olarak görmez.

Ekonomide devlet millet ortaklığı ile kurumlara sahip çıkılmasını ve her bölgede bulunan zenginliklerin o bölge halkıyla paylaşımı için oradaki işletmelerin, madenlerin ve kaynakların sahibinin millet olduğu gerçeğinden hareketle vatandaşını ortak etmekten çekinmez.

Milli Devlet, kaynakları yabancılara değil, kendi halkına sunan devlettir.
QOSHE - Tek çözüm Milli Devlet anlayışıdır - Cihat Tekin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Tek çözüm Milli Devlet anlayışıdır

5 0
17.03.2024
80'li, 90'lı yıllar boyunca ülkenin önemli gündem maddeleri Türkiye'nin kamburları ile ilgiliydi.

Çok sık seslendirilen bu kamburlar Kıbrıs, Güneydoğu, KİT'ler ve hatta Türk Silahlı Kuvvetleriydi.

Bu yanlış görüşe göre Kıbrıs'a Türkiye her sene milyonlarca dolar parayı boşuna veriyor.

Bu yüzden Kıbrıs'ı verip kurtulmalıydı!

AKP hükümeti bu görüşten yola çıkarak 2004 yılında Annan planı çerçevesinde Kıbrıs'ı Avrupa Birliği'ne sokacağım diye Rumlara verdi de Rumlar Annan Planı'nı reddedince KKTC varlığını devam ettirdi.

Eğer Annan Planı, Rumlar tarafından da kabul edilseydi şu an Kıbrıs Adası üzerinde hiçbir iddiamız kalmayacaktı.

Kıbrıs tamamen elimizden çıkacaktı.

Geçmişte Güneydoğu ile ilgili de benzer tezviratlar sıklıkla gündeme geliyordu.

Bunlara göre Güneydoğu verdiğinden çok fazlasını alıyordu.

Ticari bir hesapla zarar yazıyordu.

Yine aynı şekilde Cumhuriyetin kazanımları olan şeker fabrikaları, tütün fabrikaları, Sümerbank, Seka, Demir Çelik işletmeleri ve........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play