"Cumhuriyet Halk Partisi Misak-ı Milli'den ve Kuvâ-yi Milliye'den doğmuş bir partidir. Türkiye'nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünü korumak için ant içenlerin kurdukları bir partidir. O halde sırf Güneydoğu'da biraz daha fazla oy alabilmek uğruna Türkiye'yi bölmek istediklerini açıkça dile getiren kimseleri sırtında Meclis'e taşımış olan bir parti asla Cumhuriyet Halk Partisi'nin mirasçısı iddiasında bulunamaz."

Bu sözler Sosyal Demokrat Halkçı Partisi'nin (SHP), 1991 yılında yapılan gelen seçimlerde Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde başta Leyla Zana olmak üzere daha sonra başka bir parti kuracak olan milletvekillerini Meclis'e taşıması üzerine DSP Genel Başkanı merhum Bülent Ecevit tarafından dile getirilmiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi, 1980 darbesinden sonra kapatılınca CHP'nin mirasçısı olduğunu iddia edenler tarafından SHP kurulmuştu. Rahmetli Ecevit de CHP'nin Meclis'e taşıdığı bu milletvekillerinin Türkiye'nin toprak bütünlüğü ve üniter yapısını kabul etmeyen olumsuz düşünceleri ile ilgili eleştirilerini dile getirerek CHP'nin asıl mirasçısının dolayısıyla Atatürk ve İnönü'nün devamı olarak kendi partisini adres gösteriyor.

Gerçekten de SHP 1991 yılında terörle irtibatlı ve iltisaklı olan vekilleri kendi listelerinde Meclis'e taşıdığı o dönemden sonra hiçbir zaman tek başına iktidar olamadı.

2023 seçimlerine gelindiğinde de Kemal Kılıçdaroğlu aynı hatayı tekrarlayarak Misak-ı Milli'nin ve Kuvâ-yı Milliye'nin kadrolarının kurulduğu CHP'yi, tarihine, geçmişine ve felsefesine uygun olmayacak ittifaklar kurdu.

Sayın Özgür Özel de genel başkan seçildikten hemen sonra yaptığı konuşmada Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş vurgusu yaparak aynı hataları yapmaya devam ediyor.

Biz bunu CHP kendi köklerinden, kuruluş felsefesinden, Kuvâ-yı Milliye'den Misak-ı Milli'den, Atatürk'ten, laiklikten ve üniter yapıdan vazgeçmiş olarak okuyoruz maalesef.

Ama bugünün CHP'si bu değerlerden vazgeçti diye bu değerler yok olmuyor, olmayacak.

Milli ve dini değerler hiç kimsenin tekelinde olmadığı gibi CHP'nin de tekelinde değildir.

Vatan şairi Namık Kemal Türkiye'nin düştüğü zor durumu ifade etmek için;

"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini

Yok mudur kurtaracak baht-ı kara maderini?"

diye seslenirken vatanı kurtaracak olan kahraman 1881 yılında doğan Mustafa Kemal olacaktı.

Mustafa Kemal bu çağrıya yıllar sonra şöyle karşılık verecekti:

"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini

Bulunur kurtaracak baht-ı kara maderini."

CHP de, MHP de, AKP de sahip çıkmazsa elbette milli ve dini değerlerimize sahip çıkacak, hakiki manada temsil edecek kahramanlar vardır ve olacaktır.

Prof. Dr. Haydar Baş, bütün hayatını dini ve milli değerleri ihya etmeye ve milletimizin kara bahtını aydınlığa çıkarmaya adamış bir insandı.

Hakk'a vuslatından sonra da bu vazifeyi yetiştirdiği kadrolar ve hususen bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş hakkıyla yerine getiriyor.

Unutulmaması gereken bir şey vardır ki, o da büyük liderler kendilerinden sonra düşüncelerini, felsefelerini, aksiyonlarını ve ideallerini gerçekleştirecek kadrolar bırakırlar.

Bir liderin kalitesi, büyüklüğü ve ufku ne kadar yüksekse ve ne kadar yüce ise taşıdığı bayrağı bir bayrak yarışı gibi yüzyıllarca gelecek nesillere aktarabilir.

Bakın Mustafa Kemal Atatürk vefatından 86 sene geçmesine rağmen Suudi Arabistan'da gündem oluyor ve onun etrafında yapılan kavgayı yine Mustafa Kemal Atatürk kazanıyor.

Demek ki bir mücadeleyi vermek ve de kazanabilmek için dünyada fiziken yaşamaya da gerek olmayabiliyor.

İmam Ali Efendimiz buyuruyor ki, "Hiçbir işe yaramayan insanları ölüden say gitsin."

Ama öyle insanlar var ki, ahirete geçtikleri halde dünyadaki insanlardan çok daha faydalı ve verimli olabiliyorlar.

Mesele insanın taşıdığı unvan; genel başkanlık, başbakanlık, cumhurbaşkanlığı, müsteşarlık veya milletvekilliği değil; düşüncesiyle, kalbiyle, ufkuyla, fikirleriyle etrafına, milletine ve dünyaya yön verebilmesidir.

Bunun için herhangi bir unvana da gerek yoktur.

QOSHE - Unvan şart değil - Cihat Tekin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Unvan şart değil

7 1
09.01.2024

"Cumhuriyet Halk Partisi Misak-ı Milli'den ve Kuvâ-yi Milliye'den doğmuş bir partidir. Türkiye'nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünü korumak için ant içenlerin kurdukları bir partidir. O halde sırf Güneydoğu'da biraz daha fazla oy alabilmek uğruna Türkiye'yi bölmek istediklerini açıkça dile getiren kimseleri sırtında Meclis'e taşımış olan bir parti asla Cumhuriyet Halk Partisi'nin mirasçısı iddiasında bulunamaz."

Bu sözler Sosyal Demokrat Halkçı Partisi'nin (SHP), 1991 yılında yapılan gelen seçimlerde Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde başta Leyla Zana olmak üzere daha sonra başka bir parti kuracak olan milletvekillerini Meclis'e taşıması üzerine DSP Genel Başkanı merhum Bülent Ecevit tarafından dile getirilmiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi, 1980 darbesinden sonra kapatılınca CHP'nin mirasçısı olduğunu iddia edenler tarafından SHP kurulmuştu. Rahmetli Ecevit de CHP'nin Meclis'e taşıdığı bu milletvekillerinin Türkiye'nin toprak bütünlüğü ve üniter yapısını kabul etmeyen olumsuz düşünceleri ile ilgili eleştirilerini dile getirerek CHP'nin asıl mirasçısının dolayısıyla Atatürk ve İnönü'nün devamı olarak kendi partisini adres gösteriyor.

Gerçekten de SHP 1991 yılında terörle irtibatlı ve iltisaklı olan vekilleri kendi listelerinde Meclis'e taşıdığı o dönemden sonra hiçbir zaman tek başına iktidar olamadı.

2023 seçimlerine gelindiğinde........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play