O ünlü bir yazar, bilim adamı, sanatçı, sporcu veya iş adamı değildi, bence olmaması da onun için bir eksiklik sayılmaz.

Mesleki açından değerlendirirsek eğer, sadece kendi ülkesinde değil tüm Ortadoğu'da başarılı bir asker görürüz. Amerika'nın "BOP" planları için tehdit oluşturmuş, IŞİD terör örgütüne ağır darbeler vurmuş, hayatı Siyonizm'le mücadeleyle geçmiş, Filistin davasını mitinglerde değil, bizzat sahada savunmuştur.

Irak'ta, Amerikan üslerine göz açtırmayan, "Direniş" hareketindeki askerleri yetiştirmiş ve yine Gazze'de aylardır mücadele eden "Kassam Tugaylarını" hem askeri hem mühimmat yapımı yönünden eğitmiştir. "Kerbela'dan Kudüs'e" bölgedeki tüm ülkelerde etkili olan, 33 gün savaşlarında İsrail'in canına okumuş komutan…

"Şehit General Hacı Kasım Süleymani", O'nun için Ortadoğu'daki en etkili askeri isimdi diyebiliriz…

Kod Adı "HABİB"...

Tüm dünya tarihi boyunca onun gibi başarılı komutanlar görürüz. Dolayısıyla onu askeri niteliklerinden dolayı övmek, elbette yanlış olmaz, ama bence asıl söylenmesi gerekenler mesleki büyüklüğü olmamalıdır ve insani yönünün önüne geçmemelidir.

E. H. Carr "Tarih Nedir" kitabında, "bu temel özellikler, insan erdemi değil, bireyin ideolojik, mesleki veya örgütsel görevidir" diyor.

O da askerliği temel bir görev olarak görüyor, başarılarının hatırlatılmasından rahatsızlık duyuyor, bunun onurlandırılacak bir yanının olmadığını düşünüyor ve konuşmaya değer görmüyordu. Yaptıklarını her askerin yapması gerekenler olarak değerlendiriyordu.

Kasım Süleymani'yi tanımlarken onu diğerlerinden ayıran ve onu insani olarak besleyen kaynağa dikkat çekmek gerekir. Elbette ben Kasım Süleymani'yi yakından tanımıyorum ve gerek yazılı ve görsel medyada, gerekse sosyal medyada onun hakkında söylenenler, bazen tutarsız, bazen aşağılayıcı ve bazı gruplar tarafından da sahte yüceltmelerle dolu olabiliyor. Benim anlatmak istediğim, her ne kadar bazıları için romantik olsa da, karakter analizinden öte gerçekten onun askeri şöhretinin de önüne geçecek çok değerli bazı insani özellikler…

Hem İnsan kendinden eminse, kimin övdüğünün kimin yerdiğinin, ne önemi var. "Dünün Esad'ı bugünün Esed'i" olabilir…

Önemli olan Prof. Dr. Haydar Baş Hoca'mın (Allah ondan razı olsun) her daim baz aldığı Hüseyni bakış açısıdır. Ölçü belli, "kim Hz. Hüseyin'i (a.s), kim Yezid'i temsil ediyor…"

Benim fikrim ondaki Hüseyni duruşa göre şekilleniyor.

Mesela zaman zaman arkadaşlarının kabrine gidip, ağlayarak Allah'ı Teâlâ'dan şehit olmayı dilediği bilinen bir gerçek.

Bir topluluğa yaptığı konuşmayı aynen aktarmak istiyorum:

"Bu toplantıda sizden bir talebim var.

Bazı şehit dostlarımdan almaya muvaffak olduğum bir şey bu…

Ben onlardan, kabirlerinin başında ikrar aldım. Ve pek çoğuna sordum. 'Falanca nasıl bir adamdı?' diye.

Onlar, 'iyi adamdı' diye cevap verdiler.

Bu ikrar, müminin taşıdığı hürmetten kaynaklanır. Ve sizler de müminlersiniz. Ve aranızda pek çok ihlâslı insan var.

Sizin bana bulunduğunuz lütuftan, daha önemlisi yapacağınız bu ikrardır. (Açıkça söylemenizdir)

Acaba ben sizin zihninizde iyi bir adam mıyım? Bunu cevaplamanızı istiyorum…

Size soruyorum, ben sizin zihninizde iyi birisi miyim?

- Önderimizsiniz komutanım.

- Hayır… Hayır… Yalnızca bir kelime söylemenizi istiyorum. Şer'i olsun. (helallik istiyorum). Bana bu sorunun cevabını verin. Eğer verirseniz tamamdır bu benim İşime yarar… Eğer bunu bana lütfederseniz, bu benim için çok önemli… Alır, bir kenara koyarım bu şehadetinizi…

Size Soruyorum, ben sizin zihninizde iyi birisi miyim?

-Evet…

-Bunu gerçekten inanarak mı söylüyorsunuz?

-Evet…

'Allahummasalli ala muhammed ve ali muhammed…'

-Ben Sübhan olan Allah'tan (cc) talep ediyorum, 'Allah'ın her şeyi gördüğünü bilmiyor mu?' ayeti kerimesinde buyurduğu üzere; O her şeyi görmekte ve yazılı olarak saklamaktadır. Ve o gün geldiğinde hani ayeti kerimede; 'O gün İnsanlar amelleri kendilerine gösterilsin diye, bölük bölük çıkacaklar…' İşte o gün, Allah'tan, sizin bu şehadetinizi kabul etmesini istiyorum. Umarım bir gün benim cenazemin yanı başında da, diğerleriyle birlikte bu şehadeti verirsiniz."

Ey ölmemek için ölen komutan… Ruhun şad olsun!

Ne güzel yazmış Üstad Prof. Dr. Haydar Baş.

Sen, ezel anasından doğdun ölmemek için,

Tecellilere ermek, maddeyi delmek için.

Ebediyet yolcusu, nasıl sığarsın kaba…

QOSHE - Ölmemek için ölenler… - Faruk Özekinci
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ölmemek için ölenler…

47 14
08.01.2024

O ünlü bir yazar, bilim adamı, sanatçı, sporcu veya iş adamı değildi, bence olmaması da onun için bir eksiklik sayılmaz.

Mesleki açından değerlendirirsek eğer, sadece kendi ülkesinde değil tüm Ortadoğu'da başarılı bir asker görürüz. Amerika'nın "BOP" planları için tehdit oluşturmuş, IŞİD terör örgütüne ağır darbeler vurmuş, hayatı Siyonizm'le mücadeleyle geçmiş, Filistin davasını mitinglerde değil, bizzat sahada savunmuştur.

Irak'ta, Amerikan üslerine göz açtırmayan, "Direniş" hareketindeki askerleri yetiştirmiş ve yine Gazze'de aylardır mücadele eden "Kassam Tugaylarını" hem askeri hem mühimmat yapımı yönünden eğitmiştir. "Kerbela'dan Kudüs'e" bölgedeki tüm ülkelerde etkili olan, 33 gün savaşlarında İsrail'in canına okumuş komutan…

"Şehit General Hacı Kasım Süleymani", O'nun için Ortadoğu'daki en etkili askeri isimdi diyebiliriz…

Kod Adı "HABİB"...

Tüm dünya tarihi boyunca onun gibi başarılı komutanlar görürüz. Dolayısıyla onu askeri niteliklerinden dolayı övmek, elbette yanlış olmaz, ama bence asıl söylenmesi gerekenler mesleki büyüklüğü olmamalıdır ve insani yönünün önüne geçmemelidir.

E. H. Carr "Tarih Nedir" kitabında, "bu temel özellikler, insan erdemi değil, bireyin ideolojik, mesleki veya örgütsel görevidir" diyor.

O da askerliği temel bir görev olarak görüyor, başarılarının hatırlatılmasından rahatsızlık duyuyor, bunun onurlandırılacak bir yanının olmadığını düşünüyor ve konuşmaya değer görmüyordu.........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play