Sevgili okurlarım ve aziz Türk milleti!

Konuya tam olarak kitabın ortasından dalıyorum.

Asıl mesele anlaşılsın istiyorum ve sırf bu yüzde olağanüstü bir çaba göstererek yazımı sizler için kısaltıyorum.

Arkadaşlar, Türk milleti olarak sistematik bir şekilde soyuluyoruz!

Bu soygunun organizasyon şemasında yer alan ana karargah, Türk milletine rahat bir nefes aldırmakla kanunen yükümlü olan Merkez Bankası'nın bizzat kendisidir.

Bu durumu kavrayabilecek Türkiye'de hiçbir iktisatçı veya akademisyen olmadığı için, sanki her şey normal seyrindeymiş gibi davranılıyor ve bu vahim tablo milletle paylaşılmıyor.

Sevgili dostlarım…

Bir ülkede MB ne anlama gelir bunu bilen bile yok!

Merkez Bankası, daha önce farklı kurum ve kuruluşlar tarafından yürütülen işlevlerin tek elde toplanmasının ardından, 3 Ekim 1931 tarihinde faaliyetlerine başlamıştır.

Ulu önderimiz Atatürk, Merkez Bankası'nı Türkiye'nin verdiği ve kazandığı bir kurtuluş savaşından sonra, tam bağımsız bir ülke olmanın alameti olarak kurmuştur.

Bir ülkenin tam bağımsız olmasının en önemli nişanelerinden birisi olan MB, kendi milli parasını basmak için kurulmuştur.

Bir ülkede parasal değer ifade eden her ne varsa, karşılığında sadece MB para basma hakkına sahiptir.

Milletinin refahı ve huzuru için Merkez Bankası'nın böyle bir faaliyette bulunması, varlığının doğası gereğidir.

Merkez Bankaları bulundukları ülkenin şartlarına göre, milli enstrümanlarla hamleler yapar.

MB, milli kaynakların devreye girmesi için mutlaka emisyonu genişletmelidir.

Emek ve üretimin karşılığı olan milli paranın basılarak, piyasalara emisyon olarak sürülmesi yine MB eliyle ve sıfır maliyetlerle gerçekleşmelidir.

Hazine'nin ihtiyaç duyduğu finansal ihtiyaçların yine MB tarafından koşulsuz ve maliyetsiz olarak karşılanması, bağımsız bir ülke olmanın en önde gelen alametidir!

Aziz dostlarım!

Bizim Merkez Bankamız maalesef bugün Türkiye'de olan biten iktisadi faaliyetlerin hiç birisinde, bu anlattığım ve ilmi olarak da desteklenen görüşler paralelinde faaliyet göstermemektedir.

MB bugün, gayri milli projelerin emellerine göre faaliyetlerini dizayn etmektedir.

Bakınız 2001 yılında ve Derviş yasaları olarak bilinen ihanet yasalarında neler yer alıyor!

Madde 56- (25/4/2001 tarihli ve 4651 sayılı Kanun ile değiştirilen şekli)

Banka, Hazine ile kamu kurum ve kuruluşlarına avans veremez ve kredi açamaz,

Hazine ile kamu kurum ve kuruluşlarının ihraç ettiği borçlanma araçlarını birincil piyasadan satın alamaz.

Banka, bu Kanunla yetki verilen işlemler dışında avans veremez ve kredi açamaz, vereceği avans ve açacağı kredi teminatsız veya karşılıksız olamaz, her ne şekilde olursa olsun kefil olamaz ve doğrudan kendisi ile ilgili işlemler dışında teminat veremez.

Biraz iktisat bilgisi olanların kolayca anlayabileceği bir mevzu bu.

Ve bu yasa aynen günümüzde hayatiyetini devam ettirmektedir.

Deniliyor ki; MB hiçbir surette birinci elden, Hazine veya kamu bankalarına ve hatta kurumlarına parasal destekte bulunamaz.

Bunu ancak ikincil eller tarafından, yani özel bankalar aracılığı ile yapabilirler.

Peki neden?

IMF ve Dünya Bankası öyle emrettiği için.

Başka…

Seni iktidara getiren küresel finans odakları öyle istediği için.

Ya bu dediklerimizi yaparsın veya yapanları buluruz dedikleri için.

Oysa bağımsız bir ülkede bir MB piyasalara istediği zaman ve enstrüman çeşitleriyle müdahalede bulunabilir.

Bağımsız bir ülkede MB, Hazine'ye doğrudan parasal destekte bulunur.

2001 öncesinde şu veya bu şekilde devam ettirilen avans uygulamasının kaldırılması, MB'nin Türk milleti için faaliyet göstermediğinin çok açık delilidir.

Bugün faizler yüzde 50'ler seviyesinde ise bunun tek sorumlusu elbette ki MB değil, bizzat hükümet edenlerdir.

Faizlerin çıkması gerektiğini bir kurtuluş reçetesi olarak gören ve bu yönde iktidarı da ikna ettiği açıkça belli olan Mehmet Şimşek'in, mutlaka Yüce Divan'da yargılanması için muhalefetin önerge vermesi icap eder.

Bu MB anlayışı ve uygulamalarıyla varılacak son nokta, Türkiye'nin kepenk kapatması ve gençlerinin Avrupa yolunu tutması olacaktır.

Türk milleti MB marifetiyle büyük iflaslara sürüklenmektedir.

Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir dakika bile beklemeden, Şimşek yönetimine kapıyı göstermesi, geçici de olsa bir rahatlık sağlayacaktır.

Faizler çok süratli şekilde yüzde 10'lara çekilmeli, daha sonra kademeli olarak sıfırlanmalıdır.

Döviz alır başını gider diyenler boş konuşmaktadır.

Bağımsız bir devlet, bir yasa ile dövizi belli bir oranda kalacak şekilde sabitleyebilir.

Bunun serbest piyasa ekonomisine ters olduğunu söyleyenler de boş atıp tutuyor.

Devlet, milleti için vardır!

Küresel çetelerin ve yerli taşeronların semirmesi için değil.

Devlet artık devletliğini hatırlamalı ve ekonomiye doğrudan müdahale etmeye başlamalıdır.

Bütün dünya 1929 ekonomik buhranında kasıp kavrulurken yüce Atatürk, devletin ekonomiye doğrudan ve her yönüyle müdahalesine olanak sağladığı için ülkemizi bu felaketten korumuştur.

Böyle yaptığı içinde enflasyon eksilerde olmuş ve fiyatlar seviyesinde sürekli bir düşüş kaydedilmişti.

Sonuç:

Atatürk'ün izinde olmayanlar, yok olmaya mahkumdur.

Çözüm:

Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli.

QOSHE - MB Türk milletine ihanet ediyor! - Hacı Gaydan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

MB Türk milletine ihanet ediyor!

53 75
23.04.2024

Sevgili okurlarım ve aziz Türk milleti!

Konuya tam olarak kitabın ortasından dalıyorum.

Asıl mesele anlaşılsın istiyorum ve sırf bu yüzde olağanüstü bir çaba göstererek yazımı sizler için kısaltıyorum.

Arkadaşlar, Türk milleti olarak sistematik bir şekilde soyuluyoruz!

Bu soygunun organizasyon şemasında yer alan ana karargah, Türk milletine rahat bir nefes aldırmakla kanunen yükümlü olan Merkez Bankası'nın bizzat kendisidir.

Bu durumu kavrayabilecek Türkiye'de hiçbir iktisatçı veya akademisyen olmadığı için, sanki her şey normal seyrindeymiş gibi davranılıyor ve bu vahim tablo milletle paylaşılmıyor.

Sevgili dostlarım…

Bir ülkede MB ne anlama gelir bunu bilen bile yok!

Merkez Bankası, daha önce farklı kurum ve kuruluşlar tarafından yürütülen işlevlerin tek elde toplanmasının ardından, 3 Ekim 1931 tarihinde faaliyetlerine başlamıştır.

Ulu önderimiz Atatürk, Merkez Bankası'nı Türkiye'nin verdiği ve kazandığı bir kurtuluş savaşından sonra, tam bağımsız bir ülke olmanın alameti olarak kurmuştur.

Bir ülkenin tam bağımsız olmasının en önemli nişanelerinden birisi olan MB, kendi milli parasını basmak için kurulmuştur.

Bir ülkede parasal değer ifade eden her ne varsa, karşılığında sadece MB para basma hakkına sahiptir.

Milletinin refahı ve huzuru için Merkez Bankası'nın böyle bir faaliyette bulunması, varlığının doğası gereğidir.

Merkez Bankaları bulundukları ülkenin şartlarına göre, milli enstrümanlarla hamleler yapar.

MB, milli kaynakların devreye girmesi için mutlaka emisyonu genişletmelidir.

Emek ve üretimin karşılığı olan milli paranın basılarak, piyasalara emisyon olarak sürülmesi yine MB eliyle ve sıfır maliyetlerle gerçekleşmelidir.

Hazine'nin ihtiyaç duyduğu finansal ihtiyaçların yine MB........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play