Ülkemiz ve milletimiz üzerinde menfur hesapları olanlar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk kayasına toslayıp işgal emellerine ulaşamayınca, bu sefer yerli işbirlikçilerini de devreye koparak Atatürk'e saldırmaya, O'na ve ailesine iftiralar atmaya başladılar.

19 Mayıs 1919'da Türk milletinin bağımsızlık meşalesini yakana kadar "Çanakkale'nin Muzaffer Paşa'sı" unvanını verdikleri ve kendilerine bir idol olarak benimsedikleri Atatürk aleyhinde bu tarihten sonra iftira üstüne iftira atmaya çalıştılar.

O günlerde bir anda başlayan bu iftira kampanyaları, günümüze kadar da geldi.

En büyük iftiralar da Atatürk'ün soyuna yönelik atıldı. Sabatay Yahudisi dendi, mübarek annesine dil uzatıldı ve her yönüyle karalanmak istendi.

Taa ki, Prof. Dr. Haydar Baş Osmanlı arşiv belgeleriyle ortaya koyduğu Hoş Geldin Atatürk eserini yazana kadar.

İşin garip tarafı, Atatürk'ün mübarek soyunu bilen sözüm ona Atatürkçü geçinen bazıları da bu iftiralara rahatlıkla cevap verebilecekken hep susmayı tercih etti.

Atatürk'ü, iftira yoluyla karalamaya çalışanlar kadar, bu iftiralar karşısında susmayı tercih edenler de sorumludur, suçludur. Tarih onları da not etmiştir.

Prof. Dr. Baş, Hoş Geldin Atatürk eserinde, Atatürk'ün babasının Seyyid Ali Rıza Bey olduğunu belgelerle ortaya koydu. Seyyid, bildiğiniz gibi, Hz. Peygamberin soyundan gelenlere denir.

Prof. Dr. Baş, Atatürk'ün anne tarafının ise Selanik'te "Nakibzadeler" olarak nam saldığını, sülalesinde Şeyhülislam olduğunu yine belgelerle ispatladı.

Bir örnek; Hoş Geldin Atatürk kitabının 91'inci sayfasında şöyle denilmektedir:

"28 Nisan 1835 tarihli Nüfus Defterinde Zübeyde Hanım'ın dedelerinden Abdullah Hami Bey'den, 'Selanik Balat Mahalellesi 1 no'lu hanede mukim, 'Nakibzade Seyyid Abdullah Hami…' şeklinde bahsetmektedir." (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Nüfus Defterleri, defter no:4962, s.43, hicri 29-12-1250, miladi: 28 Nisan 1835, no:1)

Hatta Zübeyde Hanım'ın ailesinde Nakibül Eşraf Kaymakamlığı yapanlar var.

Ne demek bu Nakibzadeler? Osmanlı içinde Hz. Peygamber soyundan gelenlere verilen addır. Nakibül Eşraf Kaymakamlığı ise yine Hz. Peygamber soyundan olup, Peygamber soyundan gelenleri kayıt altına alan, yetkili üst düzey kişilerdir.

İftira atılan Zübeyde Hanım bir de "molla" ifadesiyle anılır; "Molla Zübeyde Hanım" şeklinde… Molla kelimesi ise alim anlamındadır.

Peki, bu konuya neden girdik? Esasen Atatürk'ün bu yönünü ve soyunun tertemiz oluşunu sürekli gündem etmemiz lazım. İllaki bir vesile olması şart değil. O kadar çok gündem etmeliyiz ki, kurucu liderimiz ve aynı zamanda tüm zamanların lideri Atatürk hakkında ileri geri konuşanların hevesleri kursaklarında kalsın.

Malum, geçtiğimiz hafta sonu İstanbul'da Osmanlı ailesinin üyelerinden birisinin düğünü olmuş ve bu düğüne katılan eski Refah Partisi Milletvekili Şevki Yılmaz skandal açıklamalarda bulunmuş.

Yılmaz, buradaki konuşmasında, "Osmanlı'yı süren soysuzları lanetliyorum" ifadesini kullanıyor.

Bu skandal ifadeleri söyleyen Şevki Yılmaz'a Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'tan tepki geldi. Sosyal medya hesabından paylaştığı mesajlarla tepkisini ifade eden BTP lideri Baş şunları söyledi:

"Osmanlı arşivlerine göre Atatürk'ün soyu Peygambere kadar dayanıyor. Bu durumda kimin soysuz olduğu çok açık ortada."

BTP lideri, bir sonraki paylaşımında da, Atatürk'ün soyuyla ilgili delilleri de yayımlayarak şunları belirtti:

"Nakibzade olarak anılan grup, Peygamberin soy ağacından gelenlerin ismidir. Atatürk'ün soyunun Peygambere dayandığı bir iddia değil, hakikattir. Bakınız; Hoş Geldin Atatürk, Prof. Dr. Haydar Baş)

Bir sözüm de Prof. Dr. İlber Ortaylı'ya olacak.

Aynı düğünde nikah şahitlerinden olan Sayın Ortaylı'ya Şevki Yılmaz'ın bu skandal ifadeleri soruldu, şöyle cevap verdi:

"Vallahi beni ilgilendirmez Şevki Yılmaz, kim olduğunu da bilmiyorum, tanımıyorum. O kızı, Berna'yı severim ve dedesi Harun Efendi'yi... Gözümün önünde büyüdü. Düğüne çağırdılar. Böyle düğünler için falan böyle konuşulmaz. İşte o kadar."

Doğru, Şevki Yılmaz'ı tanımıyor olabilir ama Türkiye'nin tanınmış bir tarihçisi olarak Atatürk'e 'soysuz' diyenlere en azından bir cevabı olabilirdi.

Prof. Dr. Haydar Baş'ın şu tarihi tespitini tekrar hatırlatalım:

"Atatürk vatandır, Atatürk bayraktır, Atatürk birleştirici harçtır."

QOSHE - Atatürk’e soysuz diyen soysuzdur - Murat Çabas
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Atatürk’e soysuz diyen soysuzdur

12 16
20.02.2024

Ülkemiz ve milletimiz üzerinde menfur hesapları olanlar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk kayasına toslayıp işgal emellerine ulaşamayınca, bu sefer yerli işbirlikçilerini de devreye koparak Atatürk'e saldırmaya, O'na ve ailesine iftiralar atmaya başladılar.

19 Mayıs 1919'da Türk milletinin bağımsızlık meşalesini yakana kadar "Çanakkale'nin Muzaffer Paşa'sı" unvanını verdikleri ve kendilerine bir idol olarak benimsedikleri Atatürk aleyhinde bu tarihten sonra iftira üstüne iftira atmaya çalıştılar.

O günlerde bir anda başlayan bu iftira kampanyaları, günümüze kadar da geldi.

En büyük iftiralar da Atatürk'ün soyuna yönelik atıldı. Sabatay Yahudisi dendi, mübarek annesine dil uzatıldı ve her yönüyle karalanmak istendi.

Taa ki, Prof. Dr. Haydar Baş Osmanlı arşiv belgeleriyle ortaya koyduğu Hoş Geldin Atatürk eserini yazana kadar.

İşin garip tarafı, Atatürk'ün mübarek soyunu bilen sözüm ona Atatürkçü geçinen bazıları da bu iftiralara rahatlıkla cevap verebilecekken hep susmayı tercih etti.

Atatürk'ü, iftira yoluyla karalamaya çalışanlar kadar, bu iftiralar karşısında susmayı tercih edenler de sorumludur, suçludur. Tarih onları da not etmiştir.

Prof. Dr. Baş, Hoş Geldin Atatürk eserinde, Atatürk'ün babasının Seyyid Ali Rıza Bey olduğunu belgelerle ortaya koydu. Seyyid, bildiğiniz gibi, Hz. Peygamberin soyundan gelenlere denir.

Prof. Dr. Baş, Atatürk'ün anne tarafının ise Selanik'te "Nakibzadeler" olarak nam saldığını,........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play