Bugün Gazze Şeridi'nde gerçekleşen İsrail vahşetini canlı olarak izliyoruz.

Dünya tarihinde birçok katliamlar, soykırımlar yaşandı ama şu bir gerçek ki, hiçbiri İsrail'in Gazze'de yaptığı soykırım gibi tüm dünyada canlı olarak izlenmedi.

7 Ekim'den bu yana İsrail'in Gazze'de öldürdüğü sivillerin sayısı yüzde 70'i çocuk ve kadınlar olmak üzere 31 bin 341'e yükseldi. 10 bin kişiye yakın da enkaz altında kalan ve ulaşılamayan insanlar var.

Dün İsrail ordusu, saldırılar ve yardım girişine engel olması nedeniyle açlık ve kıtlığın yaşandığı Gazze'de insani yardım bekleyenlere ateş açarak 6 kişiyi öldürdü, 83'ünü yaraladı. Vahşette zirve yaşanıyor.

İsrail'in açık hedefi olan yüzlerce Filistinli, gecenin karanlığında sadece bir torba un alıp açlığını gidermek istiyordu.

Ama vahşete doymamış İsrail bu insanlara bunu da çok gördü. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, aç olan Filistinlilere un taşıyan kamyonun, bu acımasız saldırıdan sonra ölen ya da yaralanan Filistinlileri taşıdığı görüldü.

İsrail, Gazze'de, Batı Şeria'da, Kudüs'te sadece insanları katletmiyor, aynı zamanda yaşam için gerekli olan her şeyi de yok ediyor.

Filistin Sivil Çevre Örgütleri Ağı Koordinatörü Abeer Butmeh, son 20 yılda Filistinlilere ait 800 bin zeytin ağacının İsrail tarafından yok edildiğini, saldırılarda zarar gören tarım alanlarında biriken ağır metal ve zehirli kimyasalların da toprakları verimsiz hale getirdiğini bildirdi.

Sadece Filistin topraklarına değil, bölgedeki diğer komşu ülkelerin arazilerine de saldırılar düzenleyen İsrail, insani krizlerin yanında çevresel ve ekonomik krizlere de neden oluyor. İsrail ordusunun Lübnan'ın güneyine fosfor bombasıyla düzenlediği saldırılar sonucu 657'den fazla yangın çıkarken 6 bin dönümden fazla orman ve tarım arazisi zarar gördü, 60 binden fazla yaşlı zeytin ağacı da yandı.

İsrail'in hem insanları, hem de yaşam alanlarını yok etmesinin tek izahı, bu bölgeyi tamamen boşaltıp sahiplenmek hedefini gütmesidir.

Zaten evleri, hastaneleri, okulları, ibadethaneleri yıkması, yakıt ve insani yardım girişlerine müsaade etmemesi de işte bu hedefe yönelik uygulamalar.

İsrail, önce Gazze'nin kuzeyini boşaltmak için, güneyin güvenli olduğunu ilan etti, sonra güneyin de her noktasına saldırmaya başladı. Birleşmiş Milletler yetkililerinin açıklamalarına göre Gazze'de güvenli olan hiçbir nokta kalmadı.

İsrail, Filistinlileri süre süre Mısır sınırında bulunan Refah kentinde topladı.

Şimdi Refah'a kara saldırısı yapacağının açıklamalarını yapıyor.

The Times of Israel'in haberine göre, İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari, Refah'taki sivillerin uluslararası aktörlerle koordineli biçimde belirlenmiş bölgelere taşınmasının, ordunun, öngörülen "kara operasyonuna" yönelik hazırlıklarının önemli parçası olduğunu açıkladı.

Refah'ta mahsur kalan yaklaşık 1,5 milyon yerinden edilmiş Filistinlinin önemli kısmının "bölgenin merkezindeki insani adalara" yönlendirileceğini ifade eden Hagari, söz konusu "insani adalarda" Filistinlilerin geçici barınma, yiyecek, su ve diğer ihtiyaçlarının sağlanacağını öne sürdü.

Milyonlarca Filistinlinin İsrail kontrolündeki "insani ada" denilen yerlere yerleştirilmesi, "topyekun tehcir"den önceki son hamle olarak ifade ediliyor.

Bu tehcir planında elbette Türkiye de nasibini alacak!

ABD, İsrail'in Refah'a saldırısına yeşil ışık yaktı.

ABD merkezli yayın kuruluşu Politico'nun haberinde, Biden yönetiminin Refah'a geniş çaplı bir saldırıdan kaçınması halinde, İsrail'in kentteki "üst düzey Hamas üyelerini hedef almasını" destekleyeceği öne sürüldü.

Hatırlayalım, 7 Ekim'den sonra Gazze'de yapılan sivil katliamı zaten Hamas'la mücadele bahanesiyle yapılmıştı, şimdi aynı bahaneyle Refah'a saldırı yapılacak ve on binlerce sivil öldükten sonra da kalanlar zorunlu göçe tabi tutulacak.

Türkiye olarak, Büyük Ortadoğu Projesi ve büyük İsrail devleti projesi gibi işgal ve parçalanma projelerinin hedefinde olan bir ülke olduğumuzu her daim hatırlayalım ve Gazze'de yaşananlardan dersimizi çıkaralım.

Filistinlilerin bugüne kadar yaşadıkları bütün zulümlerin sebebi, devletiyle, milletiyle, ordusuyla güçlü, tam bağımsız bir Filistin devletini kuramamış olmalarıdır.

Diğer bir ifadeyle onlar Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lidere sahip olamadılar.

Bu sebeple, Atatürk'ümüzün, Cumhuriyetimizin, bağımsızlığımızın, üniter yapımızın, birlik ve beraberliğimizin kıymetini bilelim ve bunları kendi siyasi menfaatleri için heba edenleri değil, kıymetini bilenleri baş tacı edelim.

Eğer bu değerlerimizi kaybedersek, emin olun ki aynen Gazze'nin ve Filistinlilerin kaderini yaşarız.

Bu açıdan da bakıldığında, önümüzdeki seçimlerde bizi bu değerlerle yaşatacak Bağımsız Türkiye Partisi'ne (BTP) ve liyakatli adaylarına destek olmanızı, oylarınızı vermenizi diliyorum.

QOSHE - Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi - Murat Çabas
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi

13 28
15.03.2024

Bugün Gazze Şeridi'nde gerçekleşen İsrail vahşetini canlı olarak izliyoruz.

Dünya tarihinde birçok katliamlar, soykırımlar yaşandı ama şu bir gerçek ki, hiçbiri İsrail'in Gazze'de yaptığı soykırım gibi tüm dünyada canlı olarak izlenmedi.

7 Ekim'den bu yana İsrail'in Gazze'de öldürdüğü sivillerin sayısı yüzde 70'i çocuk ve kadınlar olmak üzere 31 bin 341'e yükseldi. 10 bin kişiye yakın da enkaz altında kalan ve ulaşılamayan insanlar var.

Dün İsrail ordusu, saldırılar ve yardım girişine engel olması nedeniyle açlık ve kıtlığın yaşandığı Gazze'de insani yardım bekleyenlere ateş açarak 6 kişiyi öldürdü, 83'ünü yaraladı. Vahşette zirve yaşanıyor.

İsrail'in açık hedefi olan yüzlerce Filistinli, gecenin karanlığında sadece bir torba un alıp açlığını gidermek istiyordu.

Ama vahşete doymamış İsrail bu insanlara bunu da çok gördü. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, aç olan Filistinlilere un taşıyan kamyonun, bu acımasız saldırıdan sonra ölen ya da yaralanan Filistinlileri taşıdığı görüldü.

İsrail, Gazze'de, Batı Şeria'da, Kudüs'te sadece insanları katletmiyor, aynı zamanda yaşam için gerekli olan her şeyi de yok ediyor.

Filistin Sivil Çevre Örgütleri Ağı Koordinatörü Abeer Butmeh, son 20 yılda Filistinlilere ait 800 bin zeytin ağacının İsrail tarafından yok edildiğini, saldırılarda zarar gören tarım alanlarında biriken ağır metal ve zehirli kimyasalların da toprakları verimsiz hale getirdiğini bildirdi.

Sadece Filistin topraklarına değil, bölgedeki diğer komşu ülkelerin arazilerine de saldırılar düzenleyen İsrail, insani krizlerin yanında çevresel........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play