31 Mart yerel seçimleri hızla yaklaşıyor ve siyaset arenasında daha önceki seçimlerde oynanan tiyatro yine oynanıyor. 35 partinin girdiği seçimlerde milletimize iki partili sistem dayatılıyor. Ya A'ya ver, ona vermezsen o zaman B'ye ver; C,D, E seçenekleri yokmuş gibi davranılıyor, bu empoze ediliyor.

Seçimler önce dayatılan "iki seçenek" esareti aslında ülkemizin ne kadar demokrasiden uzaklaştırılmaya çalışıldığının en bariz ispatıdır.

Demokrasi olmasın ki, ülke üzerinde menfur emelleri olanlar, bu emellerine en kısa zamanda ulaşabilmek için sadece iki seçenekle uğraşsınlar!

Demokrasi olmasın ki, 85 milyona ait olan ve adil paylaştırılması gereken ülke zenginlikleri, devlet imkanları azınlık bir grubun sermayesi olsun!

Esasen iki parti dayatması millet için o kadar büyük bir zarar ki, bir fark edebilseler, bu dayatılanları hemen rafa kaldırırlar, bir daha da dönüp bakmazlar.

Üstelik bu dayatılan iki seçeneğin gerçekten millet diye bir derdi de yok. 23 yıl bunun ispatı. Zaten olsa bu kadar başarısızlıktan sonra kendileri "Biz bu işi yapamıyoruz, yapabilen gelsin" der ve gençlerin önünü açarlardı.

Ama koltuk, makam ve rant o kadar tatlı ki bırakamıyorlar.

Elbette ki bunlar onlara tatlı ama bunun karşılığında vatandaşların ödediği fatura oldukça acı. İşte millet bunu da fark etmesi lazım; yani yaşadığı acı faturaların temel nedeninin seçtikleri olduğunu. Siyasette yeni sayfalara ihtiyaç var, gençlere ihtiyaç var, tertemiz bir siyaset anlayışına ihtiyaç var.

Bakın, bu noktada en çok dikkat çeken siyasi hareket Bağımsız Türkiye Partisi.

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, geçtiğimiz hafta sonu partisinin Karabük ve civar illerinin aday tanıtım toplantısında bir konuşma yaptı ki mükemmel…

Önemine binaen özetle bazı tespitlerini aktarmaya çalışacağım:

"Sayın Cumhurbaşkanı son zamanlarda gittiği yerlerde halkı tehdit ediyor. 'Biz yoksak hizmet yok. Biz yoksak doğal gaz yok' diyor. O yoksa doğal gaz kaybediyorsunuz ama O varsa doğal gazın faturasını ödeyecek parayı bile bulamıyorsunuz."

"Atatürk'ün ilkelerinden biri olan devletçiliği kaldırdılar, devletin elinde ne varsa özel firmalara peşkeş çektiler."

"Laikliği savunan, cumhuriyetçiliği savunan, milliyetçiliği savunan, Atatürkçülüğü savunan bir kişi devletçilikten niye vazgeçiyor? Nerede kaldı sizin Atatürkçülüğünüz?"

"Erzincan'da bir madende facia yaşandı. Buradan yılda 1 milyar doların üzerinde altın madeni çıkarılıyor. Bu altını Sayın Cumhurbaşkanının hısımlarıyla Kanadalı bir şirket alıp götürüyor bu ülkeden, bize de oradan bir gram altın tozu verilmiyor."

"Devletçilik dediğimiz ne biliyor musunuz? Devletçilik bu madenlere sahip çıkmaktır, kendi zenginliğine sahip çıkmaktır."

"Her yıl 3 milyar doların üzerinde altınımızı yabancılar işletiyor ve Türk milletinin bu işten 1 lira çıkarı yok. Devlete yüzde 4 veriyorlar. Afganistan'da bu oran yüzde 20, beğenmediğiniz Taliban sizden daha devletçi."

"Ne hale düştük? Bir emekli eskiden bir ev, bir araba alırken ikramiyesiyle, bugün aldığı ikramiyeyle kredi kartı borcunu ödüyor."

"Fatih Kısaparmak'ın, 'Bu adam benim babam' diye meşhur şarkısı var. Şarkıda, 'Altı çocuk büyütmüş, bir işçi maaşıyla' der. Şimdi Fatih Kısaparmak bugün bu şarkıyı yeniden yazsa nasıl yazacak? Acaba, 'Bu adam benim babam, 6 çocuğun eline bakıyor bir işçi maaşıyla' diye mi yazacak. İş ona döndü artık."

"Bir işçinin 5 çocuğunu evlendirdiği Türkiye'den, 5 çocuğun bir babanın kirasını ödeyemediği Türkiye'ye döndük."

"Kendi kendine yeten Türkiye'den, el avuç açmış dünyadan tarım ürünü arayan, borçlanarak gıda ürünleri satın almaya çalışan ülkeye döndük." Biz bu hale geldik.

"Bu seçimde eğer kaderinizin değişmesini istiyorsanız sizi yönetenlere, 'Bu ülkede bizden başka bunu yönetemez' diye size imaj çizenlere, 'Bizim sizinle işimiz kalmadı' demenin seçimidir bu seçim. Eğer bu seçimde de aynı şekilde bu sıkışmış siyasetin sonucu olarak hareket ederseniz, kaderimiz hiç değişmeyecek."

"Bu seçim iktidar sahiplerine ve muhalefetteki iktidar sahiplerine bir güç gösterme seçimidir, bir tepki koyma seçimidir, yaptıkları yanlışları yüzlerine vurma seçimidir."

"BTP 20 senelik parti, 81 ilde teşkilatı var. Şimdi isim vermeyeceğim, seçim dönemine geldik, bize 'Teşkilatı yok' diyen partilerin neredeyse tamamı kapımızı aşındırıyor ve 'Biz her yerde aday çıkaramıyoruz, gelin seçime beraber girelim' diyor."

"Günü kurtarmak için sandığa gitmeyin, çocuklarınızı kurtarmak için sandığa gidin."

"Bambaşka yeni bir dünya geliyor, gelin çocuklarımızı o yarınlara hazırlayalım."

BTP, genç lideriyle, teşkilatlarıyla, liyakatli belediye başkan adaylarıyla, orijinal proje ve çözümleriyle ülkemize ve milletimize bambaşka, olması gerektiği şekliyle bir siyaset anlayışı sunuyor.

Bu sefer BTP diyelim, BTP'nin adaylarını başkan yapalım ve ülkemizi, iki partinin arasına sıkıştırılmış siyaseti özgürlüğüne kavuşturalım.

QOSHE - Geleceğimizi kurtarmak için ‘BTP’ diyelim - Murat Çabas
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Geleceğimizi kurtarmak için ‘BTP’ diyelim

20 19
21.02.2024

31 Mart yerel seçimleri hızla yaklaşıyor ve siyaset arenasında daha önceki seçimlerde oynanan tiyatro yine oynanıyor. 35 partinin girdiği seçimlerde milletimize iki partili sistem dayatılıyor. Ya A'ya ver, ona vermezsen o zaman B'ye ver; C,D, E seçenekleri yokmuş gibi davranılıyor, bu empoze ediliyor.

Seçimler önce dayatılan "iki seçenek" esareti aslında ülkemizin ne kadar demokrasiden uzaklaştırılmaya çalışıldığının en bariz ispatıdır.

Demokrasi olmasın ki, ülke üzerinde menfur emelleri olanlar, bu emellerine en kısa zamanda ulaşabilmek için sadece iki seçenekle uğraşsınlar!

Demokrasi olmasın ki, 85 milyona ait olan ve adil paylaştırılması gereken ülke zenginlikleri, devlet imkanları azınlık bir grubun sermayesi olsun!

Esasen iki parti dayatması millet için o kadar büyük bir zarar ki, bir fark edebilseler, bu dayatılanları hemen rafa kaldırırlar, bir daha da dönüp bakmazlar.

Üstelik bu dayatılan iki seçeneğin gerçekten millet diye bir derdi de yok. 23 yıl bunun ispatı. Zaten olsa bu kadar başarısızlıktan sonra kendileri "Biz bu işi yapamıyoruz, yapabilen gelsin" der ve gençlerin önünü açarlardı.

Ama koltuk, makam ve rant o kadar tatlı ki bırakamıyorlar.

Elbette ki bunlar onlara tatlı ama bunun karşılığında vatandaşların ödediği fatura oldukça acı. İşte millet bunu da fark etmesi lazım; yani yaşadığı acı faturaların temel nedeninin seçtikleri olduğunu. Siyasette yeni sayfalara ihtiyaç var, gençlere ihtiyaç var, tertemiz bir siyaset anlayışına ihtiyaç var.

Bakın, bu noktada en çok dikkat çeken siyasi hareket Bağımsız Türkiye Partisi.

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, geçtiğimiz hafta sonu partisinin........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play