Türkiye gariplikler ülkesi haline geldi.

Atatürk'e hakaret edenlerin -kanunlara göre suç olmasına rağmen- tahliye edildiği ama içeriğinde hiçbir hakaret ifadesi olmamasına rağmen siyasi liderlerin konuşmalarından dolayı bir suçlu gibi yargılandığı bir dönem yaşıyoruz.

Davalar, Anayasaya ve kanunlara göre değil de, kişilerin yandaş ya da muhalif olmasına göre görülürse, kısaca adalet mekanizması kişiselleşirse, söyler misiniz o devlete artık sosyal hukuk devleti diyebilir misiniz?

Dün Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın, Ankara 71. Asliye Ceza Mahkemesinde bir duruşması vardı. Davanın bu ilk duruşmasına, aynı zamanda hukukçu olan BTP lideri Baş da bizzat katıldı.

Davayı açan kişi eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ; gerekçesi ise, Hüseyin Baş'ın 2022 yılında yaptığı bir konuşmada kendisine hakaret ettiği iddiası…

Neymiş bu davaya konu olan cümleler?

BTP liderinin 29 Ocak 2022'de Trabzon'da BENİM belgeselinin 3. Bölümü Galası için düzenlenen programda söylediği şu cümleler:

"Adalet Bakanımız değişmiş. Kim geldi yerine? Bekir Bozdağ. Peki, Bekir Bozdağ ne zaman görevden alındı? 15 Temmuz'dan sonra. Görevden alındığında hepimiz şunu demedik mi? Bu adam FETÖ'nün faaliyetlerine yakın bir kişi olduğu için herhalde görevden alındı, maksat buydu herhalde. Yerine kim geldi? Bugün en son Abdülhamit Gül vardı. Abdülhamit Gül'ü görevden alıp şimdi tekrar Bekir Bozdağ'ı göreve getirdiler. Bunun iki açıklaması olabilir; ya siz Bekir Bozdağ'a yanlış yaptınız, bu adamın FETÖ ile hiçbir alakası yoktu, ya da şu anlamı vardır; sen bugün tekrar FETÖ'yle bağlarını güçlendiriyorsun."

Hukuku da, edebiyatı da az çok bilen birisi olan açık ve net bir şekilde soruyorum: Davaya konu olan hakaret bu cümlelerin neresinde?

Sayın Bozdağ'ın uçan kuştan nem kaptığı belli.

BTP lideri Baş, burada Bekir Bozdağ'a "Sen FETÖ'cüsün" demiyor; Sayın Bozdağ'ın 15 Temmuz'un hemen sonrasında görevden alınmasıyla ilgili kamuoyunda oluşan bir algıyı hatırlatarak, onu görevden alanlara ve tekrar göreve getirenlere bir soru soruyor. Bu soru aynı zamanda tüm kamuoyunun merak ettiği bir soru…

Bir siyasi parti genel başkanı bunu da yapamayacaksa, ne yapacak? Partiler bunun için kurulmuyor mu, tabii ki eleştirecek, sorgulayacak… Eğer her yapılan eleştiri dava konusu olacaksa, söyler misiniz "demokrasi" nasıl yaşanacak?

Dünkü ilk duruşmada, savcı BTP liderine ceza istedi. Dava, "kamu görevlisine hakaret" kapsamında açıldığı için eğer karara bağlanırsa davalı "siyasi yasaklı" hale geliyor. BTP lideri Baş'ın sözlerinde hiçbir hakaret yok, hiçbir hüküm cümlesi yok.

Bu gerçeğe rağmen, hala ceza istemekte ısrarlı olunursa, bunun "hukuki" değil, "siyasi" ya da "kişisel" bir gerekçesi olabilir; bu da mahkemenin konusu değildir.

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, duruşma sonrası yaptığı paylaşımda şunları ifade etti: "Savcılık makamı cezamızı talep etti, savunma için süre istedik, ikinci duruşmada karar verilecek. Tekrar ediyorum; siyasi yasaklı hale gelmem isteniyor ama ben kimseye hakaret etmedim ve bunu herkes biliyor…"

Peki, Türkiye'nin en genç siyasi genel başkanı neden yapmadığı bir hakaretten dolayı "siyasi yasaklı" hale getirilmek isteniyor? Bunun cevabını da Sayın Baş, 29 Ekim Cumhuriyet Şöleni'nde yaptığı konuşmasında şu sözlerle ifade etmişti:

"Biz bu topraklarda Cumhuriyeti anlatacağız, Türk'ün bağımsızlığını anlatacağız ancak bu topraklarda bunları anlatmanın bir bedeli var. Bir konuşmamda eski Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ'ın görevden alınış ve göreve geri getiriliş süreciyle ilgili bir yorum yapmıştım ve bir kaç soru sormuştum. Bu konuşmalarımı alıp kamu görevlisine hakaret suçundan bana dava açmışlar. Kamu görevlisine hakaret suçu nedir? Sizi siyasi yasaklı haline getiriyorlar. Şimdi genç yaşta yola çıkmış bu kardeşinize, 'Sen fazla siyaset yaptın, seni siyasetten men edeceğiz' diyorlar. Onlara 50 sene serbest bize 3 sene yasak! Niye? Biz çünkü doğruyu konuşuyoruz. Ama benim hiç korkum yok, çünkü ben bu topraklarda Atatürk demeye devam edeceğim, bağımsızlık demeye devam edeceğim, hürriyet demeye devam edeceğim. Biz Bağımsız Türkiyeliler bu vatana hizmet etmeye devam edeceğiz. Bizi bu tip ayak oyunlarıyla bastıracaklarını sanıyorlar."

Bu ülkede Atatürk'e hakaret edenler, ekran ekran, kürsü kürsü dolaştırılıyor.

Ama bu ülkede "Atatürk liderimizdir" diyenler "siyasi yasaklı" hale getirilmeye çalışılıyor.

Olaya tersinden bakalım; eğer BTP lideri Baş, "Atatürk", "Cumhuriyet", "üniter yapı", "tam bağımsızlık", "milli ekonomi" demeseydi, kendisine böyle bir dava açılacak mıydı? Kesinlikle hayır…

Siyaset arenasında bugün ne hakaretler yapılıyor, siyasiler birbirlerine ne küfürler ediyor, hiç böyle bir dava gördünüz mü? Yok.

Sadece meyvesi olan ağaç taşlanıyor.

Atatürk'ün izinden giden o "Genç Lider"e çamur atılıyor ki, izi kalsın diye…

Ama onlara şunu hatırlatalım: Güneş balçıkla sıvanmaz!

QOSHE - Hakaret bunun neresinde? - Murat Çabas
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hakaret bunun neresinde?

34 7
17.01.2024

Türkiye gariplikler ülkesi haline geldi.

Atatürk'e hakaret edenlerin -kanunlara göre suç olmasına rağmen- tahliye edildiği ama içeriğinde hiçbir hakaret ifadesi olmamasına rağmen siyasi liderlerin konuşmalarından dolayı bir suçlu gibi yargılandığı bir dönem yaşıyoruz.

Davalar, Anayasaya ve kanunlara göre değil de, kişilerin yandaş ya da muhalif olmasına göre görülürse, kısaca adalet mekanizması kişiselleşirse, söyler misiniz o devlete artık sosyal hukuk devleti diyebilir misiniz?

Dün Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın, Ankara 71. Asliye Ceza Mahkemesinde bir duruşması vardı. Davanın bu ilk duruşmasına, aynı zamanda hukukçu olan BTP lideri Baş da bizzat katıldı.

Davayı açan kişi eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ; gerekçesi ise, Hüseyin Baş'ın 2022 yılında yaptığı bir konuşmada kendisine hakaret ettiği iddiası…

Neymiş bu davaya konu olan cümleler?

BTP liderinin 29 Ocak 2022'de Trabzon'da BENİM belgeselinin 3. Bölümü Galası için düzenlenen programda söylediği şu cümleler:

"Adalet Bakanımız değişmiş. Kim geldi yerine? Bekir Bozdağ. Peki, Bekir Bozdağ ne zaman görevden alındı? 15 Temmuz'dan sonra. Görevden alındığında hepimiz şunu demedik mi? Bu adam FETÖ'nün faaliyetlerine yakın bir kişi olduğu için herhalde görevden alındı, maksat buydu herhalde. Yerine kim geldi? Bugün en son Abdülhamit Gül vardı. Abdülhamit Gül'ü görevden alıp şimdi tekrar Bekir Bozdağ'ı göreve getirdiler. Bunun iki açıklaması olabilir; ya siz Bekir Bozdağ'a yanlış yaptınız, bu adamın FETÖ ile hiçbir alakası yoktu, ya da şu anlamı vardır; sen bugün tekrar FETÖ'yle bağlarını güçlendiriyorsun."

........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play