Dün Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, MB Başkanı Fatih Karahan başkanlığında toplandı ve "politika faizi"ni yüzde 50'de sabit tutma kararı aldı.

Zaten piyasa beklentileri de bu yöndeydi.

Fakat karara bir şerh düşüldü: "Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır." Yani "Gerekli görüldüğü takdirde faiz artırmaya devam edilecektir" demek istiyor.

Nitekim, Mehmet Şimşek, ekonominin direksiyonuna oturduğundan bugüne politika faizi yüzde 8,5'ten yüzde 50'ye çıkartıldı.

Hükümet, MB vasıtasıyla aldığı faizi yüksek tutma kararlarını, malum, küresel finansörlerin dayatmasıyla, iç talebi baskılamak için yapıyor.

Çünkü hala ülkemizdeki enflasyonun sebebi "talep" olarak görülüyor.

Her zaman ifade ediyoruz, bir kez daha altını çizelim, ülkemizdeki enflasyonun temel sebebi taleplerdeki artış değil, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde detaylıca anlattığı gibi maliyet enflasyonu.

Dolayısıyla enflasyonla gerçek bir mücadele ancak ve ancak maliyetleri düşürmekle mümkün olabilir. Bunun yöntemleri de Milli Ekonomi Modeli'nde formülüne varıncaya kadar bilimsel gerçeklerle anlatılıyor.

Peki, bugün Türkiye'de hükümetin uyguladığı gibi talep baskılanarak enflasyon düşürülmeye çalışılırsa ne olur?

Dilerseniz bunun sonuçlarını güncel iki örnekle izah etmeye çalışalım.

Sahibinden.com ile Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) işbirliğiyle hazırlanan "sahibindex Kiralık ve Satılık Konut Piyasası Görünümü" araştırmasının mart sonuçlarına göre;

Türkiye genelinde kiralık ve satılık konut satış fiyatları dibe vurdu. İstanbul'da yüzde 16,1, İzmir'de yüzde 13,6 ve Türkiye genelinde reel satış fiyatları ortama yüzde 14,1 düştü. Ancak bu sefer de faizler uçtu, ev almak yine hayal oldu.

Politika faizinin yükselmesi, doğal olarak konut kredilerinin de yükselmesine neden oldu. Konut kredileri yükselince vatandaşlar asli ihtiyaçlarından olmasına rağmen konut alımından vazgeçtiler. Konut satışları çakılınca bu sefer konut fiyatları zorunlu olarak düşürülmeye başladı. Konut satıcıları neden fiyat düşürüyor, çünkü konut üretmiş, malzemeciye, işçiye borçlanmış ve bu borçları bir an önce ödeyebilmek için fiyat kırmak zorunda kalıyor.

Fakat fiyatlardaki bu düşüş şimdilik böyle, çünkü inşaat maliyet fiyatları hızla artmaya devam ediyor. Bir sonraki konutu, bu yüksek maliyetler üzerinden inşa edecek. Belki de satışla elde ettiği parayla yeni konutu inşa edemeyecek.

Talep ne kadar düşerse düşsün, baskıyla, zorla gerçekleştirilen fiyat düşüşleri bir noktaya kadar, çünkü maliyetler artmaya devam ediyor.

Bu arada, konut fiyatları düşse de vatandaşlar yüksek fiyatlar sebebiyle konuta yine ulaşamıyor. Yani mevcut ekonomik sistemde faiz düşse de, artsa da darbe yiyen, asli ihtiyaçlarını karşılayamayan yine vatandaşlar oluyor.

Diğer güncel örnek ise, beyaz eşya.

Beyaz eşya sektörünün ihracatı Avrupa pazarlarındaki talep düşüşünün etkisiyle ilk çeyrekte yüzde 5 gerilerken; iç pazarda ise beklenti enflasyonundan kaynaklı ortaya çıkan güçlü talep ve satışlardaki yüzde 28 artış sanayiye destek verdi.

Verdi vermesine ama beyaz eşya sanayicileri oldukça tedirgin vaziyette.

Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) Başkanı Gökhan Sığın, "İhracattaki düşüşün temel nedeni küresel pazarlardaki daralma oldu. Buna karşılık üretim ve istihdam seviyelerimizi iç pazardan aldığımız ile korumaya devam ediyoruz. Bu noktada, iç pazar canlılığını sürekli kılmak büyük önem taşıyor" dedi ve ekledi:

"Bu da ancak tüketicilerimizin temel bir ihtiyaç olan beyaz eşyalarını alım gücüne sahip olması ile mümkün. Son dönemde gündeme gelen kredi kartı taksit sayılarının azaltılması, kredi faiz ve komisyon oranlarının yükseltilmesi gibi uygulamalar iç pazar için risk oluşturuyor."

Yani sanayici dış pazarda rekabet edemiyor, iç pazarda ise talebi baskılamak adına yapılan maaş artırmama ya da kredi kartlarına getirilen kısıtlamalar daralma oluşturuyor. Ve beyaz eşya sanayicilerin en büyük derdi maliyet baskısı. TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın bu konuda da şunları söylüyor: "Sektörümüzün rekabetçiliğini koruması için en kritik konulardan biri maliyet baskısı. Özellikle maliyeti doğrudan etkileyen Geri Kazanım Katılım Payı (GEKAP) türü uygulamalarda gerçekleştirilen yüksek artışlar bu dönemde sektörümüzü olumsuz etkiliyor. GEKAP tutarlarının 2020'den bu yana 10 katına çıkmış olması sektörümüzde birim maliyetleri artırdığı gibi ihracat rekabetçiliğine de olumsuz yansıyor" diye konuştu.

Hükümetin enflasyonla mücadele adına yürüttüğü politikalar, yıllardır gördük, yine göreceğiz, enflasyonu gerçek manada düşürmeyecektir. Ve uygulanan her aşama vatandaşlarımızın aleyhine olacaktır.

Ekonomik sorunların çözümünü gerçekten istiyorsak, bunun tek yolu Milli Ekonomi Modeli'dir. Bu eşsiz modelin acilen uygulanması için Bağımsız Türkiye Partisi'ne (BTP) ve lideri Hüseyin Baş'a millet olarak fırsat vermeliyiz.

QOSHE - Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor - Murat Çabas
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor

35 13
26.04.2024

Dün Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, MB Başkanı Fatih Karahan başkanlığında toplandı ve "politika faizi"ni yüzde 50'de sabit tutma kararı aldı.

Zaten piyasa beklentileri de bu yöndeydi.

Fakat karara bir şerh düşüldü: "Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır." Yani "Gerekli görüldüğü takdirde faiz artırmaya devam edilecektir" demek istiyor.

Nitekim, Mehmet Şimşek, ekonominin direksiyonuna oturduğundan bugüne politika faizi yüzde 8,5'ten yüzde 50'ye çıkartıldı.

Hükümet, MB vasıtasıyla aldığı faizi yüksek tutma kararlarını, malum, küresel finansörlerin dayatmasıyla, iç talebi baskılamak için yapıyor.

Çünkü hala ülkemizdeki enflasyonun sebebi "talep" olarak görülüyor.

Her zaman ifade ediyoruz, bir kez daha altını çizelim, ülkemizdeki enflasyonun temel sebebi taleplerdeki artış değil, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde detaylıca anlattığı gibi maliyet enflasyonu.

Dolayısıyla enflasyonla gerçek bir mücadele ancak ve ancak maliyetleri düşürmekle mümkün olabilir. Bunun yöntemleri de Milli Ekonomi Modeli'nde formülüne varıncaya kadar bilimsel gerçeklerle anlatılıyor.

Peki, bugün Türkiye'de hükümetin uyguladığı gibi talep baskılanarak enflasyon düşürülmeye çalışılırsa ne olur?

Dilerseniz bunun sonuçlarını güncel iki örnekle izah etmeye çalışalım.

Sahibinden.com ile Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) işbirliğiyle hazırlanan "sahibindex Kiralık ve Satılık Konut Piyasası Görünümü" araştırmasının mart sonuçlarına göre;

Türkiye genelinde kiralık ve satılık konut satış........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play