7 Ekim'den bugüne Hamas bahanesiyle Gazze Şeridi'ne 65 bin tondan fazla bomba yağdıran ve 23 binden fazla sivili katleden İsrail, şimdi de savaşı diğer bölge ülkelerine genişletme peşinde.



Bu da açıkça gösteriyor ki, İsrail Hamas'ı yok etme derdinde değil, Arz-ı Mev'ud ve büyük İsrail devleti hayalini gerçekleştirmeye çalışıyor.



Bu hedefin içinde en az Gazze kadar, Lübnan da var, Suriye, Irak, İran, Ürdün ve Türkiye de var. Ortadoğu coğrafyasında yaşanan tüm gelişmelere her zaman bu gözlükle bakmakta büyük fayda var.



Tabi, ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'ni ve bu kapsamda kendisine bu coğrafyayı vatan olarak seçmesini de asla unutmamalıyız.



Bir bakıyorsunuz, Lübnan Hizbullah'ının bulunduğu bölgede bir Hamas liderine, Salih el Aruri'ye hava saldırısıyla suikast düzenleniyor; bir bakıyorsunuz İran'ın Kirman eyaletinde Kasım Süleymani'nin anma törenlerinde mezarına yakın bir yerde peş peşe bombalar patlıyor.



Aruri suikastında önce İsrail İHA'ları dendi, ardından İsrail savaş uçaklarından fırlatılan füzeler dendi ama ne olursa olsun suikastın faili İsrail olarak ifade edildi.



İran'da yaşanan terör eylemini ise DEAŞ üstlendi. Ama şu bir gerçek ki, böyle bir kritik zamanda, İsrail'in İran'ı da Hizbullah gibi savaşa müdahil etmeye çalıştığı bir atmosferde bu terör eyleminin İsrail'in menfaatine olduğu söylenebilir.



Bu tür terör eylemlerinde meşhur bir kural vardır; bu eylemler sonuçta en çok kimin menfaatine hizmet ediyorsa, o terör eylemlerinin arkasında o vardır.



Zaten İranlı yetkililerin açıklamaları da bu yönde oldu.



Lübnan-İsrail sınırında hareketlilik 7 Ekim'den bir gün sonra başlamıştı ve bugüne kadar karşılıklı atışmalar şeklinde sürekli devam etti. Fakat son birkaç gündür işin boyutu bir çatışmadan ziyade yavaş yavaş bir savaşa doğru evrilmeye başladı.



Çünkü İsrail'in saldırıları direkt Lübnan'ı tehdit eder boyutta.



Hatırlarsanız, 7 Ekim'den sonra Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın yapacağı açıklama ve Hizbullah'ın tavrı merak ediliyordu.



Nasrallah, Lübnan'a açıktan bir saldırı olmadığı müddetçe savaşa müdahil olmayacağını açıklamıştı. Ama bugünlerde açıkça görülüyor ki, Gazze'yi yerle bir edip karadan da işgal eden İsrail, yönünü Lübnan sınırına doğru kaydırmış durumda.



İş Aruri suikastı ile sınırlı kalmadı ve İsrail, bu sefer Hizbullah komutanını hedef aldı. İsrail önceki gün Lübnan'ın güneyinde Hirbet es-Slim beldesi yakınlarında Hizbullah'ın üst düzey komutanlarından Visam Hüseyin Tavil'in bulunduğu aracı vurdu ve saldırıda Tavil hayatını kaybetti.



Hizbullah'ın gerek Aruri gerekse Tavil'e yapılan bu saldırılara yanıtı gecikmedi; İsrail'in Safed kenti yakınlarında yer alan Dado askeri karargahına kamikaze İHA'larla misilleme yaptı.



Tabi, İsrail yine rahat durmadı, bu sefer dün Lübnan'ın Sur kentine bağlı Ganduriyye köyü yakınlarında bir aracı vurdu. Bu saldırıda en az 3 kişinin öldüğü açıklandı. Ayrıca, araca yaklaşmak isteyen ambulans ekibinin yakınına da bir füze atıldı ve bu nedenle sağlık çalışanları yaralandı.



İsrail dün ayrıca Hizbullah komutanı Tavil'in cenaze törenini hedef aldı. Tavil'in Hirbet es-Slim beldesindeki evi yakınlarına art arda iki saldırı gerçekleştirdi. Saldırının yapıldığı yer, cenaze töreninin yapılacağı alana sadece 1-2 kilometre mesafede bulunuyor. Saldırı nedeniyle bölgede panik yaşandı, en az 3 kişi hayatını kaybetti.



İsrail rahat durmuyor, saldırgan politikalarına devam ediyor.



İsrail'in amacı belli: Savaşı genişleterek ABD, Fransa, İngiltere, Almanya gibi ülkeleri direkt savaşın içine dahil etmek. Bu Batılı ülkelerin bugüne kadar İsrail'e olan destekleri sadece diplomatik, finansal ve askeri mühimmat şeklinde oldu. Tabi, BM'deki oylamaları sürekli veto etmeleri de İsrail'in önünü açtı.



İsrail, Arz-ı Mev'ud hayali için daha fazlasını istiyor.



Büyük İsrail devleti için, kendi muharref inançlarına göre Armageddon yani "kıyamet savaşı"nın gerçekleşmesi gerekiyor.



Halbuki bu savaş, gerçekte kendi sonları olacak, farkında değiller.



ABD'nin, savaşın bölgeye yayılması konusunda pek istekli olmadığı ifade ediliyor. Hatta ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın son ziyaretinin de bu kapsamda olduğu belirtiliyor. İsrail basını, Blinken'ın ziyaretinde, "Gazze'deki saldırıların bölgesel bir savaşa dönüşmemesi ve Lübnan'daki Hizbullah ile askeri tırmanışın engellenmesinin" hedeflendiğini kaydetti.



Çünkü ABD ve diğer Batılı ülkelerin, Ukrayna özelinde Rusya ile, dünya genelinde de Çin ile başları dertte. Çökmüş ekonomik sistemleri onları her adımda başarısız kılıyor. Böyle bir olumsuz dönemde Ortadoğu'da yeni bir savaşı kaldırabilecek bir iradeleri yok.



Üstelik Rusya ve Çin'in başını çektiği BRICS birliğinin, Ortadoğu'daki bölgesel bir savaşa kayıtsız kalmayacakları da kesin.



Böyle bir durumda, İsrail'in sürekli tahrik ettiği Hizbullah'ın elinden İsrail'i kim alacak?




QOSHE - İsrail, savaşı genişletme peşinde - Murat Çabas
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İsrail, savaşı genişletme peşinde

7 2
10.01.2024


7 Ekim'den bugüne Hamas bahanesiyle Gazze Şeridi'ne 65 bin tondan fazla bomba yağdıran ve 23 binden fazla sivili katleden İsrail, şimdi de savaşı diğer bölge ülkelerine genişletme peşinde.



Bu da açıkça gösteriyor ki, İsrail Hamas'ı yok etme derdinde değil, Arz-ı Mev'ud ve büyük İsrail devleti hayalini gerçekleştirmeye çalışıyor.



Bu hedefin içinde en az Gazze kadar, Lübnan da var, Suriye, Irak, İran, Ürdün ve Türkiye de var. Ortadoğu coğrafyasında yaşanan tüm gelişmelere her zaman bu gözlükle bakmakta büyük fayda var.



Tabi, ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'ni ve bu kapsamda kendisine bu coğrafyayı vatan olarak seçmesini de asla unutmamalıyız.



Bir bakıyorsunuz, Lübnan Hizbullah'ının bulunduğu bölgede bir Hamas liderine, Salih el Aruri'ye hava saldırısıyla suikast düzenleniyor; bir bakıyorsunuz İran'ın Kirman eyaletinde Kasım Süleymani'nin anma törenlerinde mezarına yakın bir yerde peş peşe bombalar patlıyor.



Aruri suikastında önce İsrail İHA'ları dendi, ardından İsrail savaş uçaklarından fırlatılan füzeler dendi ama ne olursa olsun suikastın faili İsrail olarak ifade edildi.



İran'da yaşanan terör eylemini ise DEAŞ üstlendi. Ama şu bir gerçek ki, böyle bir kritik zamanda, İsrail'in İran'ı da Hizbullah gibi savaşa müdahil etmeye çalıştığı bir atmosferde bu terör eyleminin İsrail'in menfaatine olduğu söylenebilir.



Bu tür terör eylemlerinde meşhur bir kural vardır; bu eylemler sonuçta en çok kimin menfaatine hizmet ediyorsa, o terör eylemlerinin arkasında o vardır.



Zaten İranlı yetkililerin açıklamaları da bu yönde oldu.



Lübnan-İsrail sınırında hareketlilik 7 Ekim'den bir gün sonra........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play