"Seçme ve seçilme hakkı" Cumhuriyet ile beraber elde ettiğimiz bir haktır.

Bu hakla beraber her vatandaşımız özgür iradesi ile istediği siyasi partiye ya da bağımsız adaya oyunu verebilir, istediğini seçebilir.

Ya da yine özgür iradesi ile seçilme hakkını kullanarak, parti kurabilir, herhangi bir partiye üye olabilir, o partiden aday olabilir ya da bağımsız bir aday olabilir.

Bu anayasal bir haktır. Ama maalesef ülkemizde bu anayasal hak, dayatmalarla, kayıkçı kavgalarıyla, danışıklı dövüşlerle, ideolojik yönlendirmelerle, oynanan tiyatrolarla vatandaşların elinden alınmak isteniyor.

Vatandaşlar "seçme" hakkını kullanmak istediklerinde, birçok aday olmasına rağmen 2 aday dayatılıyor; bunu seç, bu olmazsa diğerini seç gibi bir dayatmayla diğer adaylar yok farz ediliyor. Vatandaşlar zorla istemedikleri adaylara yönlendiriliyor.

Ya da "Oylar bölünmesin" denilerek yine vatandaşlar belirli partilere ve adaylara mecbur bırakılmaktadır.

Halbuki Cumhuriyet rejimi, demokrasi halkın ülke yönetiminde söz sahibi olmasıdır. Ve millet egemenliği, milli irade en önemli unsurdur.

Bu tür dayatmalarla milli iradeye ket vurulmaktadır, bir anayasal hak olan seçme hakkı, seçme özgürlüğü vatandaşların elinden alınmaktadır.

Benzer bir durum "seçilme" hakkı için de yaşanmaktadır.

Demokrasinin yaşanabilmesi için vatandaşların parti kurabilmesinin önü açılmalıdır. Ama sadece bu da yeterli değildir. Eğer partilere devletten yardım yapılacaksa, bu kurulan bütün partilere eşit miktarda olmalıdır.

Ama ne var ki, seçme hakkında olduğu gibi seçilme hakkında da vatandaşların önü kapatılmaktadır, milli iradenin önü kesilmektedir. Yüzde 7 seçim barajı, yüzde 3 seçim yardımı barajı, adaletsiz propaganda imkanları, sandıkların Meclis içindeki partilerin kontrolünde olması ve daha nice adaletsiz uygulamalar ülkemizde her vatandaşın seçilme hakkının olmadığının ispatıdır.

Ayrıca ülkemizde 22 yıldır devam eden iktidar-muhalefet tablosunda her geçen gün demokrasi daha fazla yara almaktadır. Seçme ve seçilme hakkının, bahsettiğimiz nedenlerle gasp edilmesi sonucu artık ülkemiz memnun olmadığımız halde mecbur bırakıldığımız bir çözümsüzlük siyasetine mahkum edilmiştir.

Bundan kurtuluşun tek yolu değişimdir, değişim de bu tabloya yol açanlarla olmaz. Ya da onların allayıp pullayıp makyajlayarak önümüze çıkardıkları, "tıpkısının aynısı" olan partiler ya da liderlerle de olmaz.

Bu noktada genç genel bakanıyla, genç adaylarıyla değişimin öncülüğünü yapan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) bir umut olarak dikkat çekmektedir.

Eğer ülkemiz ve milletimiz yararına bir değişim olacaksa, bu daha önce denemediklerimizle, kirlenmemiş siyasetle olmalı.

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın TV kanallarında ve sosyal medya platformlarında yaptığı konuşmalar vatandaşlarımız tarafından ilgiyle takip ediliyor.

Sokakta kime sorarsanız sorun, özellikle de gençlere, Hüseyin Baş'ı tanımayan yok. Bizler bir şey demeden Sayın Baş'ın yaptığı değerlendirmeleri onlar bize anlatıyorlar. Diğer parti liderlerinin hiçbirisinin Hüseyin Baş'ın yaptığı tespitleri yapamadığını bizzat vatandaşlar söylüyor.

BTP'nin liyakatli adayları da vatandaşların dikkatini çekiyor. Önümüzdeki yerel seçimlerin oldukça sürpriz sonuçlara gebe olduğunu söyleyebiliriz. BTP daha şimdiden arzu edilen değişimin merkezine oturmuştur.

BTP lideri Hüseyin Baş'ın, her seçimde olduğu gibi yerel seçimler öncesinde de dillendirilen "oyları bölmeyin" dayatmasına yönelik şu sözleri çok önemli:

"Oylarınızı bölmeyin diyerek aslında 'rantımızı bölmeyin' demek istiyorlar. O yüzden, oyları bölün, öyle bir özgürce bölün ki, oyları öyle bir hunharca bölün ki şaşırsınlar."

"Bunu yaptığımız gün emin olun, hepsi aklını başına alacak, hepsi dönecek, gençlerin peşlerinde gezmeye başlayacak, hepsi emeklilere değer vermeye başlayacak, hepsi işçilerimize haklısınız demeye başlayacak."

"Ama biz oy deposu olduğumuz sürece her zaman önemsizleştirilen, hiçbir düşüncesinin kıymeti olmayan insanlar olacağız."

"Oylar bölünmesin ifadesi ile oyun boşa gider ifadesi arasında bir fark var mı? Oyun boşa gider diyorlar. Seçmenin şunu diyebilmesi lazım; 'Bunca sene size oy verdik de doluya mı gitti?' Aslında daha da boşa gitti. Sadece oyumuz boşa gitmedi, sizlere oy vererek yıllarımız boşa gitti, gençliğimiz boşa gitti, hayatımız boşa gitti, geleceğimiz boşa gitti. Sizi destekleyerek aslında biz her şeyimizi kaybettik."

"AK Parti'nin devlet gücünü arkasına alarak seçimlere girdiğini konuşuyorsan, CHP'nin de belediyelerin gücünü arkasına alarak seçimlere girdiğini de konuşacaksın. Niye konuşmayacaksın? Oradaki otokrat bir rejim de buradaki çok demokratik bir rejim mi olmuş oldu. Bu adaletsiz durumdan kurtulmak için ikisini de yok saymamız lazım, ikisine de oy vermememiz lazım."

Evet, vatandaşlar olarak sorunlarımıza çözüm üretilmesini, bize hizmet edilmesini istiyorsak, gerçek demokrasi gelsin diye oyları böleceğiz ve kullandığımız o bir oyun ne kadar önemli olduğunu bileceğiz.

QOSHE - Oylar bölünmezse hizmet gelmez! - Murat Çabas
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Oylar bölünmezse hizmet gelmez!

18 22
23.03.2024

"Seçme ve seçilme hakkı" Cumhuriyet ile beraber elde ettiğimiz bir haktır.

Bu hakla beraber her vatandaşımız özgür iradesi ile istediği siyasi partiye ya da bağımsız adaya oyunu verebilir, istediğini seçebilir.

Ya da yine özgür iradesi ile seçilme hakkını kullanarak, parti kurabilir, herhangi bir partiye üye olabilir, o partiden aday olabilir ya da bağımsız bir aday olabilir.

Bu anayasal bir haktır. Ama maalesef ülkemizde bu anayasal hak, dayatmalarla, kayıkçı kavgalarıyla, danışıklı dövüşlerle, ideolojik yönlendirmelerle, oynanan tiyatrolarla vatandaşların elinden alınmak isteniyor.

Vatandaşlar "seçme" hakkını kullanmak istediklerinde, birçok aday olmasına rağmen 2 aday dayatılıyor; bunu seç, bu olmazsa diğerini seç gibi bir dayatmayla diğer adaylar yok farz ediliyor. Vatandaşlar zorla istemedikleri adaylara yönlendiriliyor.

Ya da "Oylar bölünmesin" denilerek yine vatandaşlar belirli partilere ve adaylara mecbur bırakılmaktadır.

Halbuki Cumhuriyet rejimi, demokrasi halkın ülke yönetiminde söz sahibi olmasıdır. Ve millet egemenliği, milli irade en önemli unsurdur.

Bu tür dayatmalarla milli iradeye ket vurulmaktadır, bir anayasal hak olan seçme hakkı, seçme özgürlüğü vatandaşların elinden alınmaktadır.

Benzer bir durum "seçilme" hakkı için de yaşanmaktadır.

Demokrasinin yaşanabilmesi için vatandaşların parti kurabilmesinin önü açılmalıdır. Ama sadece bu da yeterli değildir. Eğer partilere devletten yardım yapılacaksa, bu kurulan bütün partilere eşit miktarda olmalıdır.

Ama ne var ki, seçme hakkında olduğu gibi seçilme hakkında da vatandaşların önü kapatılmaktadır, milli iradenin önü kesilmektedir. Yüzde 7 seçim........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play