Aşık Dertli; "şeytan bunun neresinde" diye soradursun, şeytan bunun her yerinde.

"İzahü'l Meknun" isimli kitap kataloğunda ben 15 kitap ismi bulmuştum; kabir azabının var olduğu konusunda yazılmış.

Benim ulaşamadıklarım daha fazla olsa gerektir.

Kabir azabı haktır diyenler, başta Kur'an ayetlerini sonra da vahyin ilk muhatabı Hz. Muhammed'in beyanlarını ölçü alırlar.

Yoktur diyenler için Hz Muhammed'in ne dediğinin bir önemi yoktur.

Akademik tarihçesi 10-15 yılı geçmeyenin dilinden ve/veya kaleminden yaklaşık 3-5 milyon cümle dökülürken, Allah'ın kontrolü altında bir peygamberin, yani Hz. Muhammed'in (saa), 23 senede hiçbir şey söylememiş olması da çok manidar.

Dahası O'nun;

Konuşması,

Susması,

Yatması,

Kalkması,

Tebessümü,

Kaşını çantası,

Yüzünü ekşimesi,

Birer bağlayıcı ölçü iken...

Mezbahaneler arası koşuşturan kedi misali TV stüdyoları arasında koşuşturma yoktu o asırda.

Dijital asrın en büyük felâketidir;

Doğru-yanlış,

Hak-batıl,

Haklı-haksız...bir TV kanalın izlenme oranlarına, reytingine bağlı olması.

Reytingi yüksek TV'ye çık konuş hak/doğru senindir.

Elektronik Deccalizm; dijital dünya..

Buraya kadarını bir kenara koyarak, benim asıl takıldığında nokta şudur ki, yoktur deyip tabiri caizse kesip atanlar için; kendi düşüncesi mutlak doğru, karşı düşünce ise mutlak yanlıştır.

Oysa ilimden önce "illâ edep illâ edep" diyenlerin üslubu şöyledir;

"Sahip olduğum ilmî birikimim ile benim ulaştığım sonuç bu, sonra da şöyle bitirir cümlesini; "Allah'u a'lemu bi's sevâb/doğru olan en iyi bilen Allah'tır."

Var mı bu seçili tiplerin böyle bir Rahmanî cümlesi?

Seçili tipler diyorum, çünkü bunların -belki de çoğunun- kilise bursu ile yurtdışında teolojik eğitim dönemi var.

Adı Mahmut biriyle bir program sonrası kavga boyutunda tartışmam olmuştu.

Dinlerarası Diyalog fitnesini savunuyordu. İngiltere'de akademik çalışmalar yaparken yakalanmıştı Diyalog virüsüne.

Teknik vs konuda anlarım da, İslam konusunda bir Hıristiyan ülkede nereye varmaya çalışılır, ülkemizde veya diğer İslam ülkelerinde varılamayan?

Bu soruyu Haydar hocam sormuştu söz konusu Mahmud'a yıllar önce hem de yerinde...

(Sahi, Hıristiyan ülkelerde İslamî hakikatlere varmaya çalışan bu kişiler kimlerdir?

Yada şöyle sorayım; "teslis/Allah'ı üçleme" diyarlarında "Tevhid'e/Allah'ın birliğine" ulaşmak isteyenler kimlerdir?..).

Şurası da bir hakikattir.

İslam beldelerine musallat olan Haçlılar işgalden sonra iki şeyi yaptı;

Sulbü bozmak.

Başta kütüphaneler olmak üzere tarihi kültürel mirası çalıp götürmek.

Batıdaki kütüphanelerde bulunan eserler.

Mesela 10. asırda Endülüs kütüphanelerinde 500 bin cilt eserin olduğunu yazar tarihçiler. Ziya Paşa'nın Endülüs Tarihi'ni okuyun.

QOSHE - Şeytan bunun her yerinde... - Müslim Karabacak
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Şeytan bunun her yerinde...

13 1
09.12.2023

Aşık Dertli; "şeytan bunun neresinde" diye soradursun, şeytan bunun her yerinde.

"İzahü'l Meknun" isimli kitap kataloğunda ben 15 kitap ismi bulmuştum; kabir azabının var olduğu konusunda yazılmış.

Benim ulaşamadıklarım daha fazla olsa gerektir.

Kabir azabı haktır diyenler, başta Kur'an ayetlerini sonra da vahyin ilk muhatabı Hz. Muhammed'in beyanlarını ölçü alırlar.

Yoktur diyenler için Hz Muhammed'in ne dediğinin bir önemi yoktur.

Akademik tarihçesi 10-15 yılı geçmeyenin dilinden ve/veya kaleminden yaklaşık 3-5 milyon cümle dökülürken, Allah'ın kontrolü altında bir peygamberin, yani Hz. Muhammed'in (saa), 23 senede hiçbir şey söylememiş olması da çok manidar.

Dahası O'nun;

Konuşması,

Susması,

Yatması,

Kalkması,

Tebessümü,

Kaşını çantası,

Yüzünü ekşimesi,

Birer bağlayıcı ölçü iken...

Mezbahaneler arası koşuşturan kedi misali TV stüdyoları........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play