Küresel boyutta ve stratejik düzlemde uluslararası ilişkilere baktığımızda; ABD hegemonyası zayıflıyor. Çin'in ağırlığı artıyor. Atlantik sistemi zayıflıyor. Asya-Pasifik yükseliyor. Kurallarını ABD'nin yazdığı düzen değişiyor. Tek kutuplu dünyanın yerini çok kutupluluk/merkezlilik alıyor.

İnişler çıkışlar olacak ama stratejik düzlemde genel gidişat bu yöndedir. Devletler de bu gerçeği esas alarak konumlanmaya, pozisyon almaya başladı.

ABD de bu gerçeği görerek hareket ediyor. Değişimi engellemeye, kurallarını kendinin yazdığı düzeni olabildiğince sürdürmeye ama bu süremeyeceği için de değişimin içinde alabileceği en iyi pozisyonu almaya çalışıyor.

Şöyle diyor Biden: "BM Güvenlik Konseyi'nin daha kapayıcı bir hale getirilmesi gerektiğini düşünüyorum ki böylece günümüz dünyasının ihtiyaçlarını daha iyi karşılayabilelim. ABD, Konseye hem daimi hem de geçici üye sayılarının artırılmasını destekliyor. Afrika, Latin Amerika ve Karayip ülkeleri için daimi üyelik fikrini uzun zamandır destekliyoruz."

Fransa da benzer şekilde BM Genel Kurulu'nda "reform çağrısı" yapmış"; BM Güvenlik Konseyi'nin yeni üyeler kabul etmesini, temsil kabiliyetinin daha kapsamlı olmasını ve belli konularda veto hakkının sınırlandırılmasını talep etmiştir.

ABD ve Fransa'dan önce Rusya da BM Güvenlik Konseyi'nin genişletilmesi çağrısında bulunmuştu.

Konu sadece BM Güvenlik Konseyi üzerinden yürümüyor, G'ler düzeyinde de sürüyor. Örneğin eski ABD Başkanı Donald Trump, "G7'nin dünyada olanları düzgün bir şekilde temsil ettiğini hissetmiyorum. Bu ülkeler grubu miadını doldurdu. Gruba Rusya, Hindistan, Güney Kore ve Avustralya'nın da eklenmesini istiyoruz" demişti.

Trump böylece Rusya ve Hindistan'ı Batı kampına eklemleyerek Çin'i yalnızlaştırmak istemişti. İngiltere ise buna karşı çıkmış, Rusya hariç ABD'nin önerisine katılarak D10, yani Demokratik Ortaklar Kulübü önermişti.

Rusya, Trump'ın Çin-Rusya işbirliğini hedef alan bu taktiğini görerek itiraz etmişti. Rusya Dışişleri Sözcüsü Zaharova, özetle; "G7'nin miadının dolduğu yaklaşımını kabul ettiklerini" belirterek G20'yi işaret etmişti: "Dünyanın sadece bir parçasının değil, tümünün önde gelen ekonomik büyüme ve siyasi etki merkezlerinin temsil edildiği G20 gibi etkili ve denenmiş bir format var" diyordu.

Özetle, küresel güç mücadelesinde ağırlıklar değişiyor ve BM Güvenlik Konseyi, Dünya Ticaret Örgütü gibi kurumlar da bu değişime göre yeniden şekillenecek.

ABD ve İngiltere Batı düzeninin egemenliğinin süremeyeceğini görerek yeni düzen içinde iyi yer tutmaya, eşitler arasında önde olmaya çalışıyorlar.

QOSHE - Güç dengesi - Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Güç dengesi

9 1
21.12.2023

Küresel boyutta ve stratejik düzlemde uluslararası ilişkilere baktığımızda; ABD hegemonyası zayıflıyor. Çin'in ağırlığı artıyor. Atlantik sistemi zayıflıyor. Asya-Pasifik yükseliyor. Kurallarını ABD'nin yazdığı düzen değişiyor. Tek kutuplu dünyanın yerini çok kutupluluk/merkezlilik alıyor.

İnişler çıkışlar olacak ama stratejik düzlemde genel gidişat bu yöndedir. Devletler de bu gerçeği esas alarak konumlanmaya, pozisyon almaya başladı.

ABD de bu gerçeği görerek hareket ediyor. Değişimi engellemeye, kurallarını kendinin yazdığı düzeni olabildiğince sürdürmeye ama bu süremeyeceği için de değişimin içinde alabileceği en iyi pozisyonu almaya çalışıyor.

Şöyle diyor Biden: "BM Güvenlik Konseyi'nin daha kapayıcı bir hale getirilmesi gerektiğini düşünüyorum ki böylece günümüz dünyasının ihtiyaçlarını daha iyi karşılayabilelim. ABD, Konseye hem........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play