Bu makalemizde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin toprakları üzerinde yaşama şerefine sahip olan bu vatanın evlatlarına, gönülden sitemimizi dile getireceğiz.

Hani bir söz vardır sözüm ona dinleyenler, okuyanlar alınması diye "sözüm meclisten dışarı" derler ya. Ben alışılmışın dışında bu makalemde "sözüm meclisten içeri" diyeceğim. Yani okuyan herkesedir sözümüz. Hafızanızı tazelersiniz bu vesileyle…

Bir ömür, Çağın Bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın başlattığı aydınlatma ve uyarma faaliyetlerinde bulunduk.

Kokuşmuş sistemin düzelmesi için sistemi yaşayacak insanın irşadının ve ikazının esas olduğu "Önce insan" teziyle yarım asırlık bir çalışma faaliyeti yürüttük.

Bu faaliyet kapsamında milli ve dini bütünlüğümüze kasteden fikirlerle mücadele ettik. Her adımımızı Haydar Baş hocamızın fikir ve gönül yönlendirmesiyle attık.

Özellikle vatanın bölünmez bütünlüğüne kasteden Dinlerarası Diyalog, Medeniyetler İttifakı, bölücü ve yıkıcı her faaliyete karşı göğsümüzü siper ederek vazife yaptık. Ne maddi ne manevi hiçbir kuldan, hiçbir kurumdan, destek görmeden sadece Allah'ın rızasını, devletin ve milletin bekasını esas aldık. Bu faaliyette çok yalnız bırakıldık.

Ülkede kanaat önderi diye adı geçen cami imamlarından köy muhtarlarına, şeyhlere-ağalara-tüccarlara varıncaya kadar oynanan oyunları anlattık. Kimi kovdu, kimi fişledi, kimi alay etti. Kimi dostlar da hak verdi ama vermesi gereken desteği vermediler…

Aydınlatma faaliyetleri için seyahatlerimize katılan gönül dostlarıyla cep harçlıklarıyla bulabildiğimiz araca yakıt koymak zorunda kalıyorduk çoğu zaman. Bir müddet Kuva-yi Milliye faaliyetiyle, daha sonra da Bağımsız Türkiye Partisi hareketinin başlatılmasıyla çilemiz katbekat daha da arttı.

Milli Ekonomi Modeliyle zenginlik vadettiğimizi anlattık. Halk, "vereceğim" diyeni değil de alanı-çalanı tercih ettiler. Yeraltı yer üstü kaynaklarımızın varlığını, sosyal adaleti, insanca yaşamayı anlattık. Bize güldü geçtiler. Vatanın bölünmez bütünlüğünü korumayı değil de basit şahsi menfaatlerini tercih ettiler.

Kimileri çocuğunun okuyabilmesi için inansa da inanmasa da dini ve milli bütünlüğümüze kastedenlerin okuluna, dershanesine göndererek evlatlarının geleceklerini zehirlediler.

Kimileri boy boy cemaatin yayınlarını işyerlerinin masasına tezgâhına koymakla övündüler.

Kimileri ticari kazancını arttırmak için onlara haksız kazanç sağladılar.

Kimileri fitrelerini zekâtlarını dahi göstermelik bir yarışa girerek onlara verdiler.

Kimileri yüzümüze gülüp arkamızdan kuyumuzu kazdılar.

Takke düşüp de kel görününce "kandırıldık" dediler…

Yenimle söyleyeyim "kandırıldık" diyen herkes yalan söylüyor. Dağdaki çobandan saraydakine kadar, imamından şeyhine kadar, siyasetçisinden tüccarına kadar, herkese milli ve dini bütünlüğümüze kastedenleri tanıttık ve anlattık. Bize inanan samimi, vefakâr ve cefakâr dostlar dışında herkes kendi şahsi menfaatini tercih ettiler.

Yıkıcı ve bölücü faaliyetlerde bulunanlar, şimdilerde timsah gözyaşları döküp duruyorlar. En çok da kanıma dokunan onlardır.

Vatanın ve milletin düştüğü bu zifiri karanlıkta payı olanların, sözde pişmanlık duyup tövbe ederek bir kenara çekilmesi ya da susması onları mahşerdeki hesaptan kurtarmayacaktır. Hala gizli gizli yanlışta yürüyenlerin hesabı da farklı görülür herhalde…

Kul hakkının yendiği bir davada sadece sözlü pişmanlık olmaz. Yanlış değirmene su taşıyanların tövbesi dille olmaz. Yapmaları gereken iş; önce pişman olup yüce Yaratandan af dilemek, sonra da vesile oldukları bu yanlışın düzeltilmesi için Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın gösterdiği yolda, Av. Hüseyin Baş'ın bayraktarlığını yaptığı Bağımsız Türkiye Partisi hareketinde daha fazla gayret ortaya koymaktır.

Çünkü Prof. Dr. Haydar Baş hocamız Bağımsız Türkiye Partisi hareketini mili ve dini bütünlüğümüze kastedenlerle mücadele etmek; milletini zengin, devletini kâinat devleti yapmak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün emanetine sahip çıkmak için başlatmıştır.

Ufukta Bağımsız Türkiye güneşi doğdu. Gelen gelsin, bilmeyen bilsin. Yolda biri var geliyor. Kervana siz de katılın bizden söylemesi…

QOSHE - Gönülden sitemimiz var! - Uğur Kepekçi
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Gönülden sitemimiz var!

11 21
14.03.2024

Bu makalemizde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin toprakları üzerinde yaşama şerefine sahip olan bu vatanın evlatlarına, gönülden sitemimizi dile getireceğiz.

Hani bir söz vardır sözüm ona dinleyenler, okuyanlar alınması diye "sözüm meclisten dışarı" derler ya. Ben alışılmışın dışında bu makalemde "sözüm meclisten içeri" diyeceğim. Yani okuyan herkesedir sözümüz. Hafızanızı tazelersiniz bu vesileyle…

Bir ömür, Çağın Bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın başlattığı aydınlatma ve uyarma faaliyetlerinde bulunduk.

Kokuşmuş sistemin düzelmesi için sistemi yaşayacak insanın irşadının ve ikazının esas olduğu "Önce insan" teziyle yarım asırlık bir çalışma faaliyeti yürüttük.

Bu faaliyet kapsamında milli ve dini bütünlüğümüze kasteden fikirlerle mücadele ettik. Her adımımızı Haydar Baş hocamızın fikir ve gönül yönlendirmesiyle attık.

Özellikle vatanın bölünmez bütünlüğüne kasteden Dinlerarası Diyalog, Medeniyetler İttifakı, bölücü ve yıkıcı her faaliyete karşı göğsümüzü siper ederek vazife yaptık. Ne maddi ne manevi hiçbir kuldan, hiçbir kurumdan, destek görmeden sadece Allah'ın rızasını, devletin ve milletin bekasını esas aldık. Bu faaliyette çok yalnız bırakıldık.

Ülkede kanaat önderi diye adı geçen cami imamlarından köy muhtarlarına, şeyhlere-ağalara-tüccarlara varıncaya kadar oynanan oyunları anlattık. Kimi kovdu, kimi fişledi, kimi........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play