Bu köşede zaman zaman Anayasa Mahkemesi tarafından verilen bireysel başvuru kararlarını eleştiriyoruz. AYM’nin bireysel başvurularda önemli kararlara imza atarak bireysel özgürlüklerin gelişmesinde ciddi açılım sağladığını ve hak ihlallerini önlediğini de belirtmemiz gerekiyor. Ancak verilen bazı kararların isabeti noktasında endişeli olduğumuzu ifade etmek isteriz. Bu yazımızda AYM tarafından verilen bir kararı analiz edeceğiz.

Bir kurumda bekçi olarak görev yapan kişi Kültür Merkezi Tiyatro Salonu›ndaki bir programda kadın öğretmenlerden birine cinsel tacizde bulunduğu gerekçesiyle şikâyet edilmiştir. Şikâyetçi olan öğretmen, başvurucunun kumanda odasında bulundukları sırada elini tuttuğunu ve yanağından öptüğünü iddia etmiştir. Başlatılan soruşturma sonucu açılan ceza davası sonucunda, cinsel taciz suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmış ve hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verilmiştir.

Ayrıca başlatılan soruşturma sonucunda başvurucuya isnat edilen eylemin mahkeme kararıyla sabit olduğu, bu eylemin karşılığının devlet memurluğundan çıkarma cezası olduğu ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmıştır.

İdare mahkemesi, memuriyetten ihraç işlemini iptal etti

Memuriyetten çıkarma cezasının iptali istemiyle Diyarbakır 1. İdare Mahkemesinde dava açılmıştır. Anılan Mahkemenin 30/7/2009 tarihli kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Kararın gerekçesinde; başvurucu ve E.Y. dışında olayın başkaca tanığının olmadığı, şikâyete tabi olan basit cinsel taciz suçunda E.Y.’nin şikâyetini geri aldığı, olayla ilgili ceza davasında HAGB kararı verildiği hususlarının dikkate alınması ile açık ve net bir şekilde cinsel taciz suçunun, memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunulduğunun sabit olmadığı kanaatine varılarak dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği belirtilmiştir.

Temyiz edilen karar Danıştay 12. Dairesinin 27/9/2012 tarihli kararıyla bozulmuştur. Bozma kararının gerekçesinde; başvurucu hakkında ceza yargılaması sonucu verilen HAGB kararının başvurucuya isnat edilen eylemin disiplin yönünden idarece ele alınmasına ve disiplin cezası verilmesine engel teşkil etmeyeceği vurgulanmıştır. Başvurucuya isnat edilen fiilin ceza mahkemesi kararıyla sübuta erdiği, bu fiilin memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareket niteliğinde bulunduğu sonucuna varıldığı belirtilerek dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği ifade edilmiştir.

Başvurucu tarafından bozma kararına karşı kararın düzeltilmesi istemi de reddedilmiştir.

Başvurucu; suçun işlendiği tarihe göre disiplin soruşturmasına başlanılan tarih itibarıyla disiplin cezası verme yetkisinin zamanaşımına uğradığını, isnat edilen fiilin cinsel taciz suçunu oluşturmadığını, bu fiilin memurluktan çıkarmayı gerektirmediğini, hakkında HAGB kararı verildiğini ifade etmektedir. HAGB kararlarının amacına aykırı bir yorum yapıldığını, idarenin takdir yetkisini kötüye kullandığını, masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkının gözardı edildiğini, Mahkemece mevzuatın ve somut olayın eksik ve hatalı değerlendirildiğini, aynı konudaki davalarda farklı kararlar verildiğini, hak arama özgürlüğünü zedelediğini belirterek adil yargılanma hakkının, eşitlik ilkesinin ve masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucu; her ne kadar suç ve cezaların kanuniliği ilkesi ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini iddia etmiş ise de anılan şikâyetin içeriği incelendiğinde başvurucunun şikâyetinin özünün iptal davasında HAGB kararının esas alınmasına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

Somut olayda başvurucu, devlet memurluğundan çıkarma işleminin iptali istemiyle açtığı davada çıkarma işlemine konu eylem nedeniyle yapılan ceza yargılamasında HAGB kararı verilmesine karşın İdare Mahkemesince eylemin sabit görülerek işlemin hukuka uygun bulunmasından şikâyet etmektedir. Gerek mahkeme kararında gerekse disiplin makamlarının işlemlerinde ceza yargılamasına konu eylemlerle ilgili olarak değerlendirme yapıldığı gözlemlenmektedir. Bu hususlar -herhangi bir ihlale yol açıp açmadıkları hususu aşağıda değerlendirilecek olmakla birlikte- disiplin işleminin denetlendiği yargı süreci ile ceza yargılaması arasında bağlantının bulunduğu sonucuna ulaşılması bakımından yeterli görülmüştür. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

Somut olayda başvurucu, aleyhine ceza davası açılmış ve hüküm verilmiş olmasının disiplin cezası verilmesine ilişkin işleme karşı açtığı davanın reddine gerekçe olarak gösterilmesi nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bir başka ifadeyle başvurucu gerek idarenin disiplin cezası kararında gerekse mahkeme kararında geçen somut herhangi bir ifadeden şikâyet etmemiş, bir bütün olarak ceza davasındaki suçlamalar esas alınarak disiplin cezası verilmesi ve buna karşı açtığı davanın reddedilmesinden yakınmıştır.

Sonuç olarak AYM, ceza gerektiren herhangi bir suç isnat edilen ancak kesin olarak mahkûm edilmemiş bulunan bir kişiye yönelik hukuki kararın kişinin suçlu olduğu yönünde bir görüşü yansıtması hâlinde masumiyet karinesinin ihlal edilmiş olacağı gerekçesiyle oy çokluğu ile başvurucu lehine karar vermiştir.

AYM’nin verdiği karara katılmayan İdari Yargı kökenli AYM Üyesi başvuran yönünden masumiyet karinesinin ihlal edilmediğini belirtiyor. Şerh yazan üyenin kararında şu ifadelere yer verilmiştir; “Mahkeme kararında geçen “...davacıya isnat edilen fiilin, ceza mahkemesi kararıyla sübuta erdiği, bu fiilin memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareket niteliğinde bulunduğu... “ ifadesi, gerekçenin tek başına ceza mahkemesi kararına dayanmamış olması, Mahkemenin soruşturma raporundaki tespitler, tanık ifadeleri, diğer bilgi ve belgelere göre başvurucunun üzerine atılı bulunan disiplin suçunu işlediği sonucuna vardığı göz önünde bulundurulduğunda bir bütün olarak gerekçenin masumiyet karinesini ihlal etmediği sonucuna varılmıştır.

Dolayısıyla başvuruya konu mahkeme kararında başvurucunun suçlu olduğuna yönelik bir ithamın bulunmadığı, suç vasfının ve mahiyetinin tartışılmadığı, yalnızca somut olayın işlem tarihindeki koşullar dikkate alınarak mevzuat bağlamında idari yönden değerlendirildiği ve tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu yönünde hüküm kurulduğu görüldüğünden bireysel başvuruya konu edilen mahkeme kararında masumiyet karinesine yönelik bir müdahalenin bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.”

Sonuç olarak ceza yargılamasında HAGB kararı verilse de öğretmenlik yapan bir kişiye yapılanın yüz kızartıcı bir fiil olduğu şüphesiz olup, AYM aksi yönde bir görüş de beyan etmemektedir. Hal böyle iken bu çirkin fiili işleyen kişinin tekrar memuriyete döndürülmesi yönünde verilen kararın masumiyet karinesinin ihlal edildiği yönündeki gerekçesinin isabetli olmadığını düşünüyorum. AYM tarafından verilen bireysel başvuru kararlarında maalesef yukarıdakine benzer çok fazla karar olduğunu görüyoruz. Bu nedenle verilen bazı kararların kamu kurumlarının çalışma barışını bozduğu hususunun da düşünülmesi gerekmektedir.

QOSHE - Anayasa Mahkemesi tacizde bulunan bekçiyi adeta ödüllendirdi! - Ahmet Ünlü
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Anayasa Mahkemesi tacizde bulunan bekçiyi adeta ödüllendirdi!

37 11
24.12.2023

Bu köşede zaman zaman Anayasa Mahkemesi tarafından verilen bireysel başvuru kararlarını eleştiriyoruz. AYM’nin bireysel başvurularda önemli kararlara imza atarak bireysel özgürlüklerin gelişmesinde ciddi açılım sağladığını ve hak ihlallerini önlediğini de belirtmemiz gerekiyor. Ancak verilen bazı kararların isabeti noktasında endişeli olduğumuzu ifade etmek isteriz. Bu yazımızda AYM tarafından verilen bir kararı analiz edeceğiz.

Bir kurumda bekçi olarak görev yapan kişi Kültür Merkezi Tiyatro Salonu›ndaki bir programda kadın öğretmenlerden birine cinsel tacizde bulunduğu gerekçesiyle şikâyet edilmiştir. Şikâyetçi olan öğretmen, başvurucunun kumanda odasında bulundukları sırada elini tuttuğunu ve yanağından öptüğünü iddia etmiştir. Başlatılan soruşturma sonucu açılan ceza davası sonucunda, cinsel taciz suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmış ve hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verilmiştir.

Ayrıca başlatılan soruşturma sonucunda başvurucuya isnat edilen eylemin mahkeme kararıyla sabit olduğu, bu eylemin karşılığının devlet memurluğundan çıkarma cezası olduğu ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmıştır.

İdare mahkemesi, memuriyetten ihraç işlemini iptal etti

Memuriyetten çıkarma cezasının iptali istemiyle Diyarbakır 1. İdare Mahkemesinde dava açılmıştır. Anılan Mahkemenin 30/7/2009 tarihli kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Kararın gerekçesinde; başvurucu ve E.Y. dışında olayın başkaca tanığının olmadığı, şikâyete tabi olan basit cinsel taciz suçunda E.Y.’nin şikâyetini geri aldığı, olayla ilgili ceza davasında HAGB kararı verildiği hususlarının dikkate alınması ile açık ve net bir şekilde cinsel taciz suçunun, memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunulduğunun sabit olmadığı kanaatine varılarak dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği belirtilmiştir.

Temyiz edilen karar Danıştay 12. Dairesinin 27/9/2012 tarihli kararıyla bozulmuştur. Bozma kararının gerekçesinde; başvurucu hakkında ceza yargılaması sonucu verilen HAGB kararının başvurucuya isnat edilen eylemin disiplin yönünden idarece ele alınmasına ve disiplin cezası verilmesine engel teşkil etmeyeceği vurgulanmıştır. Başvurucuya isnat edilen fiilin ceza mahkemesi kararıyla sübuta erdiği, bu fiilin memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareket........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play