Türk futbolu; her türlü kalıba sığdırıldı, yetmedi yerli-yabancı sınırlaması ile paranın gölgesinde bırakıldı. Lastik gibi bir o yana bir bu yana çekildi ve sonunda çadır tiyatrosuna da evrildi.

“Yılın maçı, Avrupa derbisi, yürek dayanmaz” denilerek günlerdir, haftalardır methiyeler dizilen, göklere çıkartılan Fenerbahçe-Galatasaray maçı oynandı geçti. Bıraktık golü, adam gibi doğru dürüst bir şutun bile atılmadığı, örnek derbi (!) toplam çalınan 45 düdük sonrasında ancak 43 dakika oynanabildi. Sizin anlayacağınız iki takım için de korku Kadıköy’ü sardı da kimse o tarafına bakmıyor.

Adama sormazlar mı derbiniz buysa diğer maçlarınız nasıl diye?

Ligin henüz ilk yarısı bitmeden, ki birilerinin ilk yarının son maçları dediğine bakmayın siz. Yabancı oyuncular yılbaşında oynatılamadıklarından böyle bir kılıf uyduruldu. İlk yarı bittiyse, ligin ikinci yarısında takımlar birbirleriyle iki maç mı oynayacak? Yapmayın Allah rızası için bu komedilere bir son verin.

Bir de şu seneye 11 yabancı muhabbeti var ki tam bir komedi. Sözleşmeleri devam eden 14 yabancı futbolcu kontenjanını bir anda 11 yabancıya indirip, kalan 3 oyuncuyu kadronuzda mevsimlik işçi statüsünde mi tutacaksınız?

Neyse. Dediğim gibi 20 takımlı ligde henüz ilk yarı tamamlanmadan 15 teknik adamın görevine son veren sistem, bakan Osman Aşkın Bak’ın da katıldığı Kulüpler Birliği toplantısında futbol diye bir kaygının olmadığını ortaya çıkarttı.

Hakem dövülmüş, takım sahadan çekilmiş, VAR yokları oynuyor, düdük taraflı ve kasıtlı çalıyor, hakem camiasının bölgesel ayrımcılığı ayyuka çıkmış. Kendilerine rol model seçtikleri ağabeylerinden önce açıklama yapan Mete Kalkavan ile Arda Kardeşler’den sonra finali sınır ötesinden yapan Cüneyt Çakır’ın hakemleri sahiplenmesi ile malum süreç noktalandı.

Kızılca kıyamet koparken bizim anlı şanlı kulüp başkanları için varsa yoksa naklen yayın gelirleri… Adama sormazlar mı? Sen marka değerini arttıracak ne yapıyorsun ki para istiyorsun? Binlerce taraftar onca eziyet çekip 43 dakika için mi tribünleri doldurdu?

Federasyona ve kurullarına güven kalmadığı için insanlar statları bırakın, futboldan uzaklaşıyor.

Yetmedi, siz elde edeceğiniz geliri sanal kumara terk ettikten sonra yayıncı kuruluştan ne parası alacaksınız?

Öncelikli olarak hakem hatalarını ortadan kaldırmak ve futbolu geliştirmek en önemli sorun iken koca koca adamlar oturmuş “para da para” diye gündem oluşturmaya çalışıyor.

Para sorunu sizi ilgilendirir, bunun toplumsal olaylarla bir ilgisi yok. Bir de tepeden tırnağa üslup muhabbeti var ki bomboş. Zoraki mikrofon karşısına geçiyorlarmış gibi. Eğitim seviyeleri konusunda bir şey yazmak haddime değil ama bu arkadaşlar; bıraktık kriz çözmelerini, stres yönetimi, topluluk karşısında sunum, öz güven ve vücut dilini bile kullanamayan yetkili ama etkili olmayan sıfatlar. Banka borçlarını naklen yayın gelirleriyle çözmeyi düşünüyorsanız geçin beyler.

Sizin yönetimlerinizle Türk futbolunun geldiği nokta ortada. Yayın hakkı 500 milyon Euro’dan 90 milyon Euro ya düşmüşse bu toplumu ilgilendirmez. Bu konu sadece ve sadece sizin organizasyon ve yönetim hatalarınızdan kaynaklanıyor.

Bu transfer hovardalığında ve menajerlerin kıskacında bunu yapma olasılığınız yok denecek kadar az. Futbolu öyle bir hale getirdiniz ki sadece futbol değil, “büyük” diye adlandırdığınız takımlarınız da sıradanlaştı.

Siz önce ortalama 43 dakika oynanan oyunu bıraktık diğer ülkeleri, ortalama 60-65 dakikaya taşıyın, marka değeriniz bir şekilde değerlendirilir.

Futbolun gelişmesi, futbolun evrensel bir hale dönüp futbolcu üretmek ve pazarlamak adına hamlelerin konuşulması gereken toplantılarda sadece para odaklı bir muhabbete girersiniz.

Toplanmanızdan üç gün sonra “büyük” denilen kulüplerin temsilcileri yine kameralar önünde “Ahmet saçımı çekti hocam” muhabbetine devam ederler. Biz yine de boş verelim.

Aslında geminin su aldığını herkes biliyor.

Trabzonspor mu? Bildiğiniz gibi; geri pas, yan pas, bir ileri iki geri idare edip gidiyoruz işte.

QOSHE - Herkes geminin su aldığını biliyor - Ali Kemal Yazıcı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Herkes geminin su aldığını biliyor

15 3
27.12.2023

Türk futbolu; her türlü kalıba sığdırıldı, yetmedi yerli-yabancı sınırlaması ile paranın gölgesinde bırakıldı. Lastik gibi bir o yana bir bu yana çekildi ve sonunda çadır tiyatrosuna da evrildi.

“Yılın maçı, Avrupa derbisi, yürek dayanmaz” denilerek günlerdir, haftalardır methiyeler dizilen, göklere çıkartılan Fenerbahçe-Galatasaray maçı oynandı geçti. Bıraktık golü, adam gibi doğru dürüst bir şutun bile atılmadığı, örnek derbi (!) toplam çalınan 45 düdük sonrasında ancak 43 dakika oynanabildi. Sizin anlayacağınız iki takım için de korku Kadıköy’ü sardı da kimse o tarafına bakmıyor.

Adama sormazlar mı derbiniz buysa diğer maçlarınız nasıl diye?

Ligin henüz ilk yarısı bitmeden, ki birilerinin ilk yarının son maçları dediğine bakmayın siz. Yabancı oyuncular yılbaşında oynatılamadıklarından böyle bir kılıf uyduruldu. İlk yarı bittiyse, ligin ikinci yarısında takımlar birbirleriyle iki maç mı oynayacak? Yapmayın Allah rızası için bu komedilere bir son verin.

Bir de şu seneye 11 yabancı muhabbeti var ki tam bir komedi. Sözleşmeleri devam eden 14 yabancı futbolcu kontenjanını bir anda 11 yabancıya indirip, kalan 3 oyuncuyu kadronuzda mevsimlik işçi statüsünde mi tutacaksınız?

Neyse. Dediğim gibi 20 takımlı ligde henüz ilk yarı tamamlanmadan 15 teknik adamın görevine son veren sistem, bakan Osman Aşkın Bak’ın da........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play