Kara propagandanın kitleler üzerindeki ikna kabiliyeti geçicidir; gerçekler er ya da geç ortaya çıkar, yalancının mumu yatsıya kadar yanar ve iyiler her zaman kazanır.

Amerika’nın keşfiyle birlikte Avrupalılar yağma için kıtaya üşüştüler ve güneyde Patagonya’dan kuzeyde Kanada’ya, Alaska’ya kadar kıtanın tamamında yerlilere soykırım uyguladılar. 1492’den 1900’lü yılların başına kadar sadece bugünkü Amerika Birleşik Devletleri topraklarında milyonlarca Kızılderili toplu halde yok edildi.

Amerikan propaganda makinesi Hollywood Kızılderili soykırımını meşrulaştırmak için yüzlerce film yaptı. Televizyon aracılığıyla evlerimize ya da sinema perdelerine kadar ulaşan filmlerde Kızılderililer vahşi, kafa derisi yüzen, uzlaşılmaz, konuşulmaz ve “medenileştirilemez” varlıklar olarak gösterildiler. Sinemanın yanında çocukluğumuzda yüzlercesini okuduğumuz Zagor, Tommiks, Texas gibi çizgi romanlarda da Kızılderililer korkunç, ürkütücü, kötü insanlar olarak resmedildiler.

Bütün bu propagandaya, harcanan milyar dolarlara rağmen bugün tüm dünya Kızılderililere büyük sempati duyuyor. Kızılderililer kıyafetleriyle, müzikleriyle, danslarıyla ilgi topluyorlar. Mazlum bir ulus olarak küresel vicdanda merhametle muamele görüyorlar.

Tersi bir vakayı da Yahudi soykırımında görüyoruz. Kuşkusuz Yahudiler Avrupa’da soykırıma maruz kaldılar; soykırımın hikâyesini anlatmaya da tabii ki hakları var. Hollywood’da yapılan neredeyse her 10 filmden biri Yahudi soykırımı üzerineydi ve hala da öyle. Her filme, her diziye az ya da çok soykırım hikâyesi eklediler. Bu filmler ABD’nin elinin ulaşabildiği her ülkede gösterime girdi. Örneğin Türkiye’de tek kanallı siyah-beyaz tv günlerinden başlayarak yıllarca vahşi Kızılderili filmlerinin yanında “mazlum Yahudi” filmleri bolca gösterildi. Yine milyarlarca dolar harcanarak yapılan bu propaganda filmleri izleyici üzerinde ister istemez “bıktırıcı” bir etki yaptı. Propaganda artık tersine işlemeye başladı.

İsrail Filistin’de soykırım uygularken eşzamanlı olarak kara propaganda makinesini de tam kapasite çalıştırıyor. Küresel ölçekte her medya aracına müdahale ederek terörle mücadele ettiğini, haklı olduğunu, zaten mazlum bir millet olarak var oluş kavgası verdiğini dünyaya anlatmaya çalışıyor. Sadece medya araçlarını değil, medya patronlarını, gazetecileri, yazarları da fonlayarak, satın alarak, olmazsa tehdit ederek işlediği soykırım suçunu perdelemeye çalışıyor. Sosyal medya mecralarının patronları zaten İsrail’in yanında ama tek tek mesajlara kafayı takabiliyor ya da etki ajanlarıyla mecraları manipüle etmeye çalışıyor. Sonuç? Kocaman bir sıfır. Milyarlarca doların harcandığı bu propaganda makinesi karşısında Filistin sıfır bütçeyle, evet sıfır bütçeyle haklılığını tüm dünyaya anlatıyor ve küresel çapta mücadelesine, direnişine sempati toplayabiliyor.

7 Ekim’den bu yana Facebook Filistin soykırımını karartıyor. Diğer sosyal medya mecralarında da gözle görülür bir perdeleme var. Twitter’ın sahibi Elon Musk’a İsrail’in ve yandaşları yoğun baskı yapıyorlar. Önümüzdeki günlerde Twitter da karartmaya dâhil olabilir.

Bu karartmalar, perdelemeler, saklayıp gizlemeler, çarpıtmalar, manipülâsyonlar önemli mi? Asla. Ne yaparlarsa yapsınlar, hakikatin üzerine örtemiyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, soykırıma uğrayan mazlum bir halkın feryadını da, umutla direnişini de gözlerden kaçıramıyorlar.

Bütün dünyaya yalan ve yanlış bilgi aktarsalar dahi mazlum Filistin’in haklılığını karartamayacaklar. Tıpkı Kızılderililerin onca kara propagandaya rağmen haklılığının teslim edilmesi gibi, tıpkı Siyonizm’in onca lehte propagandaya rağmen bir nefret objesi olması gibi, Filistinliler de aleyhlerinde yapılan milyarlarca dolarlık kara propagandaya rağmen küresel vicdanda karşılık buluyorlar ve öyle de kalacaklar.

Son zamanlarda özellikle gençlere “iyiler her zaman kazanır” dediğimizde acı acı gülümsüyorlar. Evet, iyiler her zaman kazanır. Allah’a imanın, Müslüman olmanın gereğidir “iyilerin her zaman kazanacağına” inanmak. Zira onların tuzağı varsa, Allah’ın da tuzağı var. Onların trilyon dolarları, filmleri, dizileri, kitapları, sosyal medya şirketleri, küresel markaları, modern silahları, gönüllü ya da paralı askerleri varsa mazlumun da imanı var. Halis bir iman, bunların tamamını yok etme kudretine sahiptir. İlahi mesajı yeterli bulmayanlar tarihe de bakabilir, bugüne de…

QOSHE - Kızılderililer, Yahudiler, Filistinliler - Aydın Ünal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kızılderililer, Yahudiler, Filistinliler

34 1
01.12.2023

Kara propagandanın kitleler üzerindeki ikna kabiliyeti geçicidir; gerçekler er ya da geç ortaya çıkar, yalancının mumu yatsıya kadar yanar ve iyiler her zaman kazanır.

Amerika’nın keşfiyle birlikte Avrupalılar yağma için kıtaya üşüştüler ve güneyde Patagonya’dan kuzeyde Kanada’ya, Alaska’ya kadar kıtanın tamamında yerlilere soykırım uyguladılar. 1492’den 1900’lü yılların başına kadar sadece bugünkü Amerika Birleşik Devletleri topraklarında milyonlarca Kızılderili toplu halde yok edildi.

Amerikan propaganda makinesi Hollywood Kızılderili soykırımını meşrulaştırmak için yüzlerce film yaptı. Televizyon aracılığıyla evlerimize ya da sinema perdelerine kadar ulaşan filmlerde Kızılderililer vahşi, kafa derisi yüzen, uzlaşılmaz, konuşulmaz ve “medenileştirilemez” varlıklar olarak gösterildiler. Sinemanın yanında çocukluğumuzda yüzlercesini okuduğumuz Zagor, Tommiks, Texas gibi çizgi romanlarda da Kızılderililer korkunç, ürkütücü, kötü insanlar olarak resmedildiler.

Bütün bu propagandaya, harcanan milyar dolarlara rağmen bugün tüm dünya Kızılderililere büyük sempati duyuyor. Kızılderililer kıyafetleriyle, müzikleriyle, danslarıyla ilgi topluyorlar. Mazlum bir ulus olarak küresel vicdanda merhametle muamele görüyorlar.

Tersi bir vakayı da Yahudi soykırımında görüyoruz. Kuşkusuz Yahudiler Avrupa’da soykırıma maruz kaldılar; soykırımın hikâyesini anlatmaya da tabii ki hakları var. Hollywood’da yapılan neredeyse her 10 filmden........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play