Gazze soykırımının sadece insani ve İslami bir mesele olmadığının, aynı zamanda Türkiye’nin güvenliğini ve bağımsızlığını yakından ilgilendiren milli bir mesele olduğunun altını ısrarla çiziyoruz. İki gecede 12 Mehmed’imizin şehit edilmesini, denkleme ABD ve İsrail’i dâhil etmeden okumak mümkün değildir.

ABD’nin bölgemizde 3 terör örgütünü kuruluşlarından bugüne açıktan desteklediğini fark etmeyen kaldı mı? İsrail terör devleti, PKK ve FETÖ bölgemizde ABD çıkarlarına hizmet veriyorlar. ABD İsrail’e desteğini hiç çekinmeden zaten ifade ediyor. PKK ile Suriye’nin kuzeyinde açık ve resmi işbirliği yapıyor. FETÖ elebaşını ve teröristleri hem ABD’de, hem de kendisine hizmet ettiği ülkelerde açıktan koruyor ve kolluyor.

Her 3 örgütün, İsrail, PKK ve FETÖ’nün, aynı patronun elemanları olarak bölgede kardeş kardeş geçindiklerini, kimi zaman aleni, kimi zaman gizliden işbirliği yaptıklarını da biliyoruz. Örneğin FETÖ’cülerin İsrail’e olan aşkları; örneğin PKK’nın İsrail’in güvenliğini tesis edecek biçimde Suriye kuzeyinde yerleşme çabası bunun ispatı değil midir? Ya da içerdeki siyasi uzantıların tavırlarına bakın: PKK uzantısı partinin ABD ve İsrail aleyhine tek cümle kurmadığını görürsünüz. CHP’nin uzunca bir süredir FETÖ kontrolünde PKK’ya yakınlaşması da, HAMAS’a terör örgütü demesi de bundandır.

Diplomasinin dili açık ve keskin değildir ancak bizim sırtımızda yumurta küfesi yok, açıktan söyleyelim: PKK ya da FETÖ sorunu ABD, İsrail (ve tabii ki Avrupa) hesaba katılmadan çözülemez. İçerde ve dışarda bütün uzantıları ve ilişkileriyle teröre karşı böyle bir konseptle mücadele kaçınılmazdır.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun, PKK ve FETÖ desteğini de arkasına alarak, Demirtaş’a özgürlük isteyerek yüzde 48,5 oy alabilmesi sosyolojinin de alarm verdiğini göstermektedir; oradaki sorun da mutlaka dikkate alınmalıdır.

On iki askerimizin şehit edildiği son terör eylemi Türkiye’nin başta Gazze olmak üzere bölgesel meselelerdeki haklı duyarlılığına bir gözdağıdır. Gazzeliye kurşun sıkanla Mehmetçiğimize kurşun sıkan el aynı eldir. Bunu görmeden bağımsız olmak da, terörün kökünü kurutmak da mümkün değildir.

Tv Net’te Ersin Çelik ve İsmail Kılıçarslan’la yaptığımız “Siyaseten” programında çarşamba günü Yeni Şafak’ın son derece önemli “Tuzla Teğmenler Cuntası” haberini ve Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in STK’larla işbirliği açıklamasını değerlendirdik. Bu haberler bağlamında Kemalizm’in FETÖ benzeri bir tarikat olduğunu ifade ettim.

Evet. Kemalizm bir ideoloji değildir. Kemalizm Türkiye’de ya da dünyada karşılığı olan bir düşünce sistemi de değildir. Kemalizm, Türk ulusçuluğunu ve çarpık, başarısızlığı ispatlanmış bir modernleşme projesini bünyesinde bulunduran bir tarikat, cemaat, mezhep veya din, yani bir inançtır. Nitekim her ideoloji ve düşünce yeryüzünde serbestçe eleştirilebilirken, Kemalizm hakkında konuşulamaz. Her inanç gibi Kemalizm de “şerik” kabul etmez ki dindarlığa ve dini yapılara husumeti de bundandır.

Türkiye’nin çıkmazı ise, modası çoktan geçmiş, 1940’larda benzerleri her ülkede terk edilmiş bu inancı resmi olarak desteklemesi, anaokullarından üniversitelere hatta doğumdan ölüme kadar insanımıza zerk ediyor olmasıdır.

Kemalizm’in Mustafa Kemal’le ilgisinin olmadığını, 40’larda, 50’lerde, özellikle de darbe dönemlerinde şekillendirildiğini hatırlatalım ki bazı aklı evveller mahkeme kapılarına üşüşmesinler.

Bu arada yaptığı her açıklama ve eylemle Türkiye düşmanı ülke ve çevrelerin değirmenine su taşıyan, son olarak şahsımı arkasına takılmış ayak takımına hedef gösteren Ümit Özdağ’ın bir milli güvenlik sorunu olduğunu da tekrar hatırlatmak isterim. Etnik olarak Türk olmayan bu sözde Türk ırkçısının vatana ihanet suçundan yargılanacağı günü sabırsızlıkla bekliyoruz. Elde yeterince delil var. Daha ne bekleniyor acaba?

QOSHE - Terörle verilen mesaj - Aydın Ünal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Terörle verilen mesaj

34 27
25.12.2023

Gazze soykırımının sadece insani ve İslami bir mesele olmadığının, aynı zamanda Türkiye’nin güvenliğini ve bağımsızlığını yakından ilgilendiren milli bir mesele olduğunun altını ısrarla çiziyoruz. İki gecede 12 Mehmed’imizin şehit edilmesini, denkleme ABD ve İsrail’i dâhil etmeden okumak mümkün değildir.

ABD’nin bölgemizde 3 terör örgütünü kuruluşlarından bugüne açıktan desteklediğini fark etmeyen kaldı mı? İsrail terör devleti, PKK ve FETÖ bölgemizde ABD çıkarlarına hizmet veriyorlar. ABD İsrail’e desteğini hiç çekinmeden zaten ifade ediyor. PKK ile Suriye’nin kuzeyinde açık ve resmi işbirliği yapıyor. FETÖ elebaşını ve teröristleri hem ABD’de, hem de kendisine hizmet ettiği ülkelerde açıktan koruyor ve kolluyor.

Her 3 örgütün, İsrail, PKK ve FETÖ’nün, aynı patronun elemanları olarak bölgede kardeş kardeş geçindiklerini, kimi zaman aleni, kimi zaman gizliden işbirliği yaptıklarını da biliyoruz. Örneğin FETÖ’cülerin İsrail’e olan aşkları; örneğin PKK’nın İsrail’in güvenliğini tesis edecek biçimde Suriye kuzeyinde yerleşme çabası bunun ispatı değil midir? Ya da içerdeki siyasi uzantıların tavırlarına bakın: PKK uzantısı partinin ABD ve İsrail aleyhine tek cümle kurmadığını görürsünüz. CHP’nin uzunca bir süredir FETÖ kontrolünde PKK’ya........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play