Son haftalarda Beşiktaş üzerine yazılıp söylenen şeyler birbirine benzer oldu. Nasıl olmasın ki? Aylardır kulüpte değişen hiçbir şey yok. Değişiklik olmadığı gibi koca bir belirsizlik ve kargaşa var. Kongre tarihi 17 Aralık’tan 3 Aralık’a alındı alınmasına da, üzerinde oynanan şey sadece rakamlar oldu. Kongreye sadece 25 gün kaldı. Başkan Ahmet Nur Çebi hala aday olup olmayacağını açıklamadı. Bu durum neden bu kadar önemli? Çünkü çıkacak diğer adaylar Çebi’nin kararına göre hareket edecek. Hasan Arat dışında şu ana kadar çıkan kimse olmadı. Hasan Bey’i de bu cesaretinden ve çıkışından dolayı tebrik edelim. Kendisi de aday olarak çıkmasa, 120 yıllık koca bir tarihe sahip olan Beşiktaş, kongreye günler kala sahipsiz bir görüntü verecekti. Gerçekten de bu kadar kudretli bir camiada, işler böyle kötü giderken ortaya çıkıp da “Bir dakika, biz buradayız” diyecek 3-4 kişi yok mu? Görünen o ki yokmuş! Görünen o ki, aday çıkmak isteyen, Beşiktaş’a başkanlık yapma hayalleri kuranlar (ki her Beşiktaşlı’nın hayalidir), bu durumu bir şarta, bir gerekçeye bağlamış. Beşiktaş’ın böyle kötü günlerinde yaşananlar, hafızalara kazınıyor. Tarihte hep böyle oldu, bunda sonra da böyle olacaktır. Süreçler kişisel hesaplarla mı yoksa Beşiktaş için mi yürütülüyor akıllarda soru işaretleri oluşuyor.

Öte yandan Beşiktaş yönetimindeki başıboşluk, takıma da fazlasıyla sirayet etmiş durumda. Antalyaspor maçında devre arasında Eric Bailly ve Tayfur Bingöl arasında yaşananları, takımın menfaatlerini düşünerek olgunlukla çözmesi gerekirken Burak Yılmaz, maç sonu açıklamalarıyla da bu hareketin üstüne tuz biber ekti. Ne o hamleler ne açıklamalar, Beşiktaş teknik direktörlük makamına yakışmadı. Ayrıca, böylesine büyük bir kulübün teknik direktörlük makamına oluşan fırsatla geçmenin onurunu yaşamak varken, “Başkana şartlarımı sunacağım, olmazsa ayrılacağım” diyerek şart koşmak da değişik bir bakış açısıymış. Kendisi de sakinleşip düşündükten sonra ne yapmaması gerektiğini görmüştür. Yok, hala “söylediklerimin ve kararlarımın arkasındayım” diyorsa, bu iş bugün de olmaz, yarın da olmaz...