Mübarek ramazan ayı geldi. İlk teravihle başlayan o tanıdık heyecan, ilk sahur ve ilk oruç, 11 ay sonra bizi yeniden rahmet ayına ulaştırdı.

Her yeri kandillerle donatıp ramazan sevinciyle ilgili uzun uzun konuşmak, teravih için cami seçip cemaate yetişmeye çalışırken o mutluluğu ailecek yaşamak ve “iftara ne pişireyim” sorusuna şöyle canımız çeke çeke cevap vermek istiyoruz. Pide kuyruğundan alınan sıcak pide kucağımızı ısıtsın, saatler süren susuzluktan sonra ezan sesiyle birlikte kuruyan boğazımızdan geçen ilk su yudumunun ardından ağız dolusu bir ‘elhamdülillah’ diyelim istiyoruz. Sahura kalkma ve kaldırma gayretleri, ‘ne yersek tok tutar’ ve ‘ne yersek susatır’ arayışında olmayı arzuluyoruz. Bunlar çok özlediğimiz, bütün sene beklediğimiz, rahmet ayının en güzel anıları, anları. Hepsi masum, hepsi güzel, hepsi bizlere özel.

Ramazan aynı ramazan ama geçen yıldan çok farklı bir dünyadayız. Uzun süren çaresizlik ve acizliğin yorgunluğuyla çoğumuz sevinecek maneviyatı bulamıyoruz içimizde ama biliyoruz ki Ramazan ayının gelişine sevinmek de imanın bir meyvesi.

Müslüman olsun olmasın, Hazreti Peygamberi teslim etmeyen Haşimoğulları (Ebu Leheb ve çocukları hariç) ve Muttaliboğulları da Kureyş tarafından toplu cezalandırmaya maruz bırakılmıştı. Üç sene süren muhasara dâhilinde Ebu Talib, kavminin fertlerini Efendimizin de içinde doğduğu Haşimoğulları’nın eski mahallesinde toplamıştı. “Şi‘bu Ebî Tâlib” denilen bu mahallede yaşayanlar için boykotun fikir babası ve lideri Ebû Cehil önderliğinde şartlar şöyle belirlenmişti: “Muhammed teslim edilmediği sürece Hâşimoğulları ve Muttaliboğulları ile tüm ilişkiler kesilecek. Kız alınıp-verilmeyecek. Kendilerine mal satılmayacak veya onlardan mal alınmayacak. Haram aylar dâhilinde mahalleden çıkabildiklerinde diğer kavimlere mal satmalarına veya diğer kavimlerden mal almalarına engel olunacak.”

Acımasız boykot kararı müşriklerin kan dökmeden önceki son hamlesiydi. Siyer kaynakları, muhasara sırasında tam 3 yıl boyunca Ebu Talip Mahallesinden aç çocukların feryatları yükseldiğini, kemik ve deri parçalarıyla hayatta kalmaya çalışan bir avuç Müslüman’ın açlığın pençesinde çok ağır bir imtihandan geçtiğini aktarıyor bizlere.

QOSHE - Ebu Cehil’in boykotu, Gazze ve çaresizliğimiz! - Ersin Çelik
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ebu Cehil’in boykotu, Gazze ve çaresizliğimiz!

62 1
12.03.2024

Mübarek ramazan ayı geldi. İlk teravihle başlayan o tanıdık heyecan, ilk sahur ve ilk oruç, 11 ay sonra bizi yeniden rahmet ayına ulaştırdı.

Her yeri kandillerle donatıp ramazan sevinciyle ilgili uzun uzun konuşmak, teravih için cami seçip cemaate yetişmeye çalışırken o mutluluğu ailecek yaşamak ve “iftara ne pişireyim” sorusuna şöyle canımız çeke çeke cevap vermek istiyoruz. Pide kuyruğundan alınan sıcak pide kucağımızı ısıtsın, saatler süren susuzluktan sonra ezan sesiyle birlikte kuruyan boğazımızdan geçen ilk su yudumunun ardından ağız dolusu bir ‘elhamdülillah’ diyelim istiyoruz. Sahura kalkma ve kaldırma gayretleri, ‘ne yersek tok tutar’ ve ‘ne yersek susatır’ arayışında olmayı arzuluyoruz. Bunlar çok özlediğimiz,........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play