Geçtiğimiz hafta içi Kahramanmaraş’taydık. 6 Şubat’taki depremin ertesi günü de oradaydım, ilk gelenlerdendim. Felaketin ilk günü yaşadığım hüzün ve burada geçirdiğim günlere dair anılar birbirine karıştı. Adım adım yürüdüm şehri. Eskinin izlerini ararken yeni haline alışmaya çalıştım. Tarifsiz acılar yüzlerden okunuyordu. Şairlerin, şiirlerin, ozanların, ağıtların şehri Maraş yorgundu. Ama ayaktaydı. Vakurdu.

İki büyük deprem, binlerce can kaybı, günlerce süren bekleyişler, dondurucu soğuk, yıkılan 8 bin bina, geçit vermeyen yollar, ağır hasarlı, girilemeyen 47 bin bina, ⁠belki de bir daha dönmemeyi düşünerek yollara düşenler ve aradan geçen bir yıl… Kahramanmaraş, tüm acılarını sinesine bastırıp gidemeyenlerin, gidip de hasretle dönenlerin, gittiği yere sığamayıp dönüş yolu arayanların memleketi artık.

***

Kahramanmaraş’ta çok sayıda cami de depremde ağır hasar aldı. Hem ibadethane hem de şehrin simgesi yapılardı bunlar. Şeyh Camisi tamamen yıkılmış. Maraş’ın kalbi olan Ulu Cami ise ağır hasarlı. Vakıflar Genel Müdürlüğü verilerine göre 38 tarihi cami depremden etkilenmiş kentte. Bunlardan üçü ağır, geri kalanlar da orta ve hafif hasarlı. Maraş merkezde, her bir çift gözün aradığı, görünce de ferahladığı Ulu Cami’nin restorasyon çalışmaları sürüyor. Kahramanmaraş Çarşı’nın girişinde selamlaştığım bir esnaf, “Gün sayıyoruz. Ulu Camimiz açılırsa ferahlığımız olacak” dedi. Şunu da ekledi; “Şükür çarşımız açık. Esnafımız işinin başında. Gelenimiz, gidenimiz var. Çay ikram ediyoruz misafirlerimize. Ne büyük nimet.”

***

Anladık ki esnaflığın beş kuralı tavizsiz işliyor Maraş Çarşısı’nda. Depremler, yıkımlar ve büyük acılara rağmen… Türkiye’nin en büyük beşinci çarşısı, ahilik geleneği ve disipliniyle dimdik ayakta duruyor. Kahramanmaraş’ı bir yılda gözle görülür şekilde hızla toparlayan, düştüğü yerden kaldıran da bu miras olmuş. Yardıma koşanıyla, belediyesiyle, esnafıyla, halkıyla kenetlenmiş Maraş.

***

Maraş’tan döndüğümden beri farklı hikayeler, şahit olduklarım, dinlediklerim zihnimde geziniyor. Ama aklımda kalan en unutulmaz kare; gözlerin hep puslu, hep derinlerde oluşuydu. Bakışlarda acının izleri vardı… Daha güzel günlerde tekrar buluşmak üzere sözleştik eski öğrencilerimle, hepimizin o günlere inancı tam. Tekrar geçmiş olsun güzel ülkemize.

QOSHE - Gidemeyenler ve dönenlerin şehri… - Ersin Çelik
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Gidemeyenler ve dönenlerin şehri…

38 1
11.02.2024

Geçtiğimiz hafta içi Kahramanmaraş’taydık. 6 Şubat’taki depremin ertesi günü de oradaydım, ilk gelenlerdendim. Felaketin ilk günü yaşadığım hüzün ve burada geçirdiğim günlere dair anılar birbirine karıştı. Adım adım yürüdüm şehri. Eskinin izlerini ararken yeni haline alışmaya çalıştım. Tarifsiz acılar yüzlerden okunuyordu. Şairlerin, şiirlerin, ozanların, ağıtların şehri Maraş yorgundu. Ama ayaktaydı. Vakurdu.

İki büyük deprem, binlerce can kaybı, günlerce süren bekleyişler, dondurucu soğuk, yıkılan 8 bin bina, geçit vermeyen yollar, ağır hasarlı, girilemeyen 47 bin bina, ⁠belki de bir daha dönmemeyi düşünerek yollara düşenler ve aradan geçen bir yıl… Kahramanmaraş, tüm acılarını sinesine bastırıp gidemeyenlerin, gidip de hasretle dönenlerin, gittiği yere sığamayıp........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play