AK Parti Yerel Yönetimler Başkanlığı, seçimlere yakın bir zamanda şehircilik üzerine bir toplantı düzenlemişti. Bir bakıma politika geliştirme toplantısı gibiydi. Toplantıya birçok köşe yazarı, akademisyen ve bir kısım belediye başkanı katılmıştı. Bugün İstanbul İl Başkanı olan Osman Nuri Kabaktepe de katılımcılar arasındaydı. Başkan, sırasıyla katılımcılara söz veriyor, ardı ardına yorumlar yapılıyordu. Kabaktepe, bana dönerek “Dikkat ediyor musun herkes bağlamının dışında konuşuyor.” dedi. Ben de “Çaktırma, 45 yaşından sonra şehircilik doktorasına başlamasaydık biz de aynı pozisyonda olurduk. Birkaç cümle kurduktan sonra geleneksel şehir der ve oralarda kaybolurduk.” diye karşılık verdim.

Türkiye’de yerel yönetimlerde kentlerin yönettirilebilir hale gelmesi ve planlı şehircilik, Refah Partisi ile başladı demek abartılı bir yorum olmaz. Konya ve Urfa ile başlayan serüven özellikle Erdoğan’ın İstanbul başarısı ile zirveye ulaştı. 2000’li yıllara varmadan İSKİ Genel Müdürü olan Veysel Eroğlu ile bir konuyu müzakere etmiştik. Refah Partisi ile başlayan belediyecilik, cumhuriyet tarihinde yerel devrim sayılacak bir yönetimdi. Muhtemeldir ki yıllar geçecek ve bu yerel devrim yazılmamış olacak. Akademik bir kadro kurarak, yönetim anlayışından planlama, fiziki belediyecilik, sosyal belediyecilik ve kültürel belediyecilik anlayışını kayıt altına alabiliriyiz diye.

Refah belediyeciliği sistematik olarak bir ansiklopediye dönüşmediği gibi AK Parti belediyeciliği ile ilgili de bir çalışma yapılmadı. AK Pati, kuruluş yıllarında siyaset sahnesine oldukça hazırlıklı çıkmıştı. Parti siyaset üretir, meclis ve yürütme ise kanun çalışmalarıyla uygulama yapardı. Bu durum siyaset üretimini sürekli canlı tutuyordu.

Yerel yönetim sorunu cumhuriyetin kurulduğu günden bugüne kadar büyük oranda kaynak yetersizliği sorunuydu. Her ne kadar İstanbul Henry Prost ve Ankara da Hermann Jansen adlı ecnebi planlamacıları çağırarak iki şehirle ilgili planlama yapılmış olsa da diğer illerle ilgili planlama hikayelerine vakıf değiliz. Konya ve Kayseri planlı şehirlerimiz olarak görünüyor. Özal döneminde şehirler kaynakla tanışmış, su, kanalizasyon ve bazı alt yapı konularında çalışmalar yapılmıştır. Kentleşme süreçlerinin ivme kazanması AK Parti döneminde yoğunluk kazanmıştı.

AK Parti döneminde kentlerin nasıl bir dönüşüme uğradığını yaşayarak gördük. Her ne kadar ülkemizde stratejik plan, yerleşim ve nüfus planı sanayii planlaması, ulaşım planlaması, tarım lojistik vs. konularında Almanya ölçeğinde bir disipline sahip olunmasa da her bir ilde ihtiyaç olan alanlarda önemli faaliyetler yürütülmüştür.

Sahada yapılan önemli yatırımlar, entelektüel anlamda bir birikime ve müktesebata dönüşmedi. Bazı şehirlerde kurulan düşünce merkezleri ve şehir politika merkezleri salt kendi şehirleri ile ilgili yayınlar yaptı. Refah Partisi belediye anlayışının analitik bir kitaplaştırma faaliyeti olmadığı gibi halihazırda AK Parti belediyeciliğinin de kayıtlı bir külliyatı yoktur.

Zaman zaman belediye başkanlarına rehberlik edecek bazı çalışmalar yapılmıştır. Fakat AK Parti’de yeni başlayacak bir belediye başkanı için “Partimizin geleneği, müktesebatı, birikimi nedir?” diye bir soru sorduğunda başkana verilecek ‘derli-toplu’ bir cevap yoktur diye düşünüyorum.

Mart’ta yapılacak yerel seçimlere kısa bir zaman kala muhtemeldir ki kentlerin geleceği ve hangi partinin kent politikasının ne olacağına dair felsefi bütünlük içerisinde bir bilgi veya tartışmaya muhatap olup olmayacağımızı bilmiyoruz. Başkanların güçlü vizyonları tartışılmıyor. Diğer taraftan CHP’nin polemik siyaseti, yerel yönetim tartışmalarını boş alanlara çekiyor.

Ülkemizin İstanbul ve Antalya gibi küresel şehirleri var. Küresel şehir olmaya aday olan kentlerimiz var. Yöneten şehirlimiz var. Başta Ankara olmak üzere büyükşehirler ve insan ölçekli şehirlerimiz var. Bu kentlerden her bir şehri ölçeğinin kendine göre bir vizyonu olmalı, ketler bu vizyona göre şekillenmeli.

Altyapı deneyimini son 20 yıla sığdıran AK Parti hükümeti, dünyanı en genç yatırım, donanım ve bilgisine sahip oldu. Bir devlet için bu çok önemli bir tecrübedir. Yerel yönetimler alanında büyük işler yapan 25 yıllık birikimi olan AK Parti belediyeciliğinin, “hafıza oluşturma” vakti gelmiştir.

QOSHE - AK Parti’nin yerel hafızası ve seçimlerde kenti konuşabilmek - İhsan Aktaş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

AK Parti’nin yerel hafızası ve seçimlerde kenti konuşabilmek

10 1
23.01.2024

AK Parti Yerel Yönetimler Başkanlığı, seçimlere yakın bir zamanda şehircilik üzerine bir toplantı düzenlemişti. Bir bakıma politika geliştirme toplantısı gibiydi. Toplantıya birçok köşe yazarı, akademisyen ve bir kısım belediye başkanı katılmıştı. Bugün İstanbul İl Başkanı olan Osman Nuri Kabaktepe de katılımcılar arasındaydı. Başkan, sırasıyla katılımcılara söz veriyor, ardı ardına yorumlar yapılıyordu. Kabaktepe, bana dönerek “Dikkat ediyor musun herkes bağlamının dışında konuşuyor.” dedi. Ben de “Çaktırma, 45 yaşından sonra şehircilik doktorasına başlamasaydık biz de aynı pozisyonda olurduk. Birkaç cümle kurduktan sonra geleneksel şehir der ve oralarda kaybolurduk.” diye karşılık verdim.

Türkiye’de yerel yönetimlerde kentlerin yönettirilebilir hale gelmesi ve planlı şehircilik, Refah Partisi ile başladı demek abartılı bir yorum olmaz. Konya ve Urfa ile başlayan serüven özellikle Erdoğan’ın İstanbul başarısı ile zirveye ulaştı. 2000’li yıllara varmadan İSKİ Genel Müdürü olan Veysel Eroğlu ile bir konuyu müzakere etmiştik. Refah Partisi ile başlayan belediyecilik, cumhuriyet tarihinde yerel devrim sayılacak bir yönetimdi. Muhtemeldir ki yıllar geçecek ve bu yerel devrim yazılmamış olacak. Akademik bir kadro kurarak, yönetim anlayışından planlama, fiziki belediyecilik, sosyal belediyecilik ve kültürel belediyecilik anlayışını kayıt altına alabiliriyiz diye.

Refah belediyeciliği sistematik olarak bir........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play