Savaşların birçok cephesi vardır. Sömürge imparatorluğu, kavramlar kullanarak, savaş başlamadan, düşmanını psikolojik olarak yenmiş olur. İki yüzyıllık Batı işgal ve sömürge tarihine baktığımızda, bunu, her millete karşı işlenen soykırım düzeyindeki katliamlarda ve bağımsızlık savaşlarında görürüz.

Cezayir bağımsızlık savaşında 1,5 milyon insan hayatını kaybetti. Fransa ile hiçbir sınırı yok, komşu değiller.

Uzakdoğu’da erken kolonyalizm döneminde İspanya, Portekiz, Hollanda ve İngiltere’nin işgal ettikleri her toprak parçasında, çeşitli milletlere uyguladıkları benzersin insan kıyımları vardır.

Afrika ülkelerinin her birini işgal eden Batılı devletlere sorsanız, Afrika’ya medeniyet götürdüklerinden dem vururlar.

Irak, Afganistan ve Yemen’de milyonlarca insan öldü. ABD ve müttefikleri Irak’a demokrasi getireceklerdi. Afganistan’da Taliban’ı yeneceklerdi. Yemen’de ise hiçbir amaç gütmeden birçok tesisi El-Kaide bahanesi ile yerle bir ettiler.

Her ne kadar bugün Batılı devletlerin tutarlılıktan, adaletten, hakkaniyetten, demokrasiden yana olduklarına dair bir emare kalmadıysa da, hala kendi dışında olanları şeytanlaştırma çabaları devam ediyor.

Eski Yunan’da “sitenin dışındakiler”, Roma’da “barbarlar” ve Avrupa’da “ötekiler” olarak tarif ettiklerini, şimdi “terörist” diye tanımlayıp, bunun üzerinde tepiniyorlar.

Bugün İsraillilerin Gazze’de yaptıklarına bakın, dünyanın en acımasız en ahlaksız terör örgütünün yapma ihtimali olan katliamların bin katını Filistinlilere yapmaktalar. Bütün bu soykırım sürecini devam ettirirken, karşında siyaset yapan, devlet kurumları bulunan Filistinli Hamas’a ve Kassam Tugayları’na terörist demekten geri durmuyor. Hatta bırakın savaşan mücahitleri, Gazze halkının tamamını kendi zulümlerine boyun eğmediği için terörist olmakla suçluyor.

Başta milli mücadele yıllarında İngilizler, İtalyanlar, Fransızlar ve Anadolu’yu kan gölüne çeviren Yunanlılar, barbarlarla savaştıklarını savunuyorlardı. Afrika ve Asya milletleri gibi Anadolu’yu işgal atlında tutacaklarını düşünmüşlerdir. Anadolu işgale direndi, insanımız yurdun dört bir yanında seferber oldu. Topraklarımızda düşman postalı kalmadı.

Kurtuluş savaşları başlar ve bitmez. Bağımsızlık tutkusu ve inancı toplumsal bir ruh halidir. Bütün bir millete beraberce sirayet eder. Filistinlilerin yüzyıllık var olma mücadelesi bir noktaya geldi. Bağımsızlık tutkusu, Mescid-i Aksa’yı koruma güdüsü ve imân ateşiyle birleşince, savaş cephesinde İsrail’e karşı büyük bir direnç ve karşı koyma gücü ortaya çıkardı.

Var olma ve kurtuluş savaşı bütün dünyayı sardı. Tarih boyunca bir milletin mücadelesine bu derece destek hiç olmamıştı. Filistinlilerin masumiyeti daha yeni doğmuş bebeklerin katledilmesi, hastanelerin vurulması, ölülerin üzerinden dozerlerle geçilip cesetlerin parçalanması, dünyanın görüp göreceği en korkunç vahşettir. Bu vahşetin boyutu insanlığı endişeye sevk ediyor. Bir avuç Siyonist, uzaydan gelen vampirler gibi, insanlığın kaderini esir almış. Dünyanın bütün milletleri kendi kaderinden endişe etmeye başladı. Tüm milletler kendi topraklarının Filistin olmaması için çabalıyor.

Batılı devletlerin, istihbarat teşkilatlarının ve Siyonizm’in, önce kavramsal yıkıcılığına bir son vermek lazım gelir. Psikolojik savaşın ilk adımı budur. Bu konuda ilk devrimci adımı Erdoğan attı. ‘’Filistinli Hamas direnişçileri kendi topraklarını savunan vatanperver mücahitlerdir’’ ifadesinin savaş ortamında gönlü Kudüs’ten ve Filistin’den yana olanlara nedenli güç kattığını zamanla daha iyi anlayacağız.

İsrail işgalci olarak anılacak. Yerleşimciler hırsız ve gaspçı, kendi askerlerine hukuksuz olmayı emreden İsrail ordusu terör örgütü olarak dillendirilecek. “Katil ve Yahudi Nazizm”i, bu katil sürüleri için belki de en uygun niteleme olacak.

Gazze’de olup bitenleri, soykırımın bütün detaylarını, entelektüel ve sanatsal açıdan protestoya tabi tutan bu programa katkı sunan gazeteciler, yazarlar, TV kanalları, geniş medya ağının her birine ayrı ayrı teşekkür ederim. İnisiyatif sözcüsü olarak, karınca kararınca bir eylem çeşitliliği ve duruş ortaya koyduk. Duruşunu Gazze’yle paylaşan her bir çabaya sonsuz teşekkür.

Bundan böyle Filistin Kurtuluş Savaşı diyeceğiz ve bu meşale hep yanacak.

QOSHE - Filistin Kurtuluş Savaşı - İhsan Aktaş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Filistin Kurtuluş Savaşı

25 1
31.12.2023

Savaşların birçok cephesi vardır. Sömürge imparatorluğu, kavramlar kullanarak, savaş başlamadan, düşmanını psikolojik olarak yenmiş olur. İki yüzyıllık Batı işgal ve sömürge tarihine baktığımızda, bunu, her millete karşı işlenen soykırım düzeyindeki katliamlarda ve bağımsızlık savaşlarında görürüz.

Cezayir bağımsızlık savaşında 1,5 milyon insan hayatını kaybetti. Fransa ile hiçbir sınırı yok, komşu değiller.

Uzakdoğu’da erken kolonyalizm döneminde İspanya, Portekiz, Hollanda ve İngiltere’nin işgal ettikleri her toprak parçasında, çeşitli milletlere uyguladıkları benzersin insan kıyımları vardır.

Afrika ülkelerinin her birini işgal eden Batılı devletlere sorsanız, Afrika’ya medeniyet götürdüklerinden dem vururlar.

Irak, Afganistan ve Yemen’de milyonlarca insan öldü. ABD ve müttefikleri Irak’a demokrasi getireceklerdi. Afganistan’da Taliban’ı yeneceklerdi. Yemen’de ise hiçbir amaç gütmeden birçok tesisi El-Kaide bahanesi ile yerle bir ettiler.

Her ne kadar bugün Batılı devletlerin tutarlılıktan, adaletten, hakkaniyetten, demokrasiden yana olduklarına dair bir emare kalmadıysa da, hala kendi dışında olanları şeytanlaştırma çabaları devam ediyor.

Eski Yunan’da “sitenin dışındakiler”, Roma’da “barbarlar” ve Avrupa’da “ötekiler” olarak tarif ettiklerini, şimdi “terörist” diye tanımlayıp, bunun üzerinde tepiniyorlar.

Bugün İsraillilerin Gazze’de yaptıklarına bakın,........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play