Birinci Dünya Savaşı bittiğinde Batı dışı toprakların tamamı Batılılar tarafından işgal edildi. Osmanlı Devleti’nin hüküm sürdüğü topraklardan işgale uğramamış bir karış toprak kalmamıştı. Savaş sonrası kurulan düzen bir İngiliz-Fransız düzeniydi. Osmanlı Devleti’nin terk ettiği topraklar sömürgeci devlet tarafından pay edilmişti. II. Dünya Savaşına kadar kurtuluş savaşı vermiş ülke Türkiye ve Mısır, işgal edilmemiş ülke ise Afganistan’dı.

Batı sömürge imparatorluğu kendi milletinin refahını planalarken diğer milletlerin de sefaletini planlamıştı. Batı dışı toplumlar ya sömürgeleştirilmiş ya da yarı sömürge haline getirtilmişti. Bu sömürge düzenini kurmuş oldukları eğitim sistemi, yönetim tekeli, teknoloji tekeli, finans tekeli gibi tekellerle sayesinde yönetimleri ellerinde tutmaya devam ettiler.

Çin bir devlet olarak teknolojik ürünleri taklit edip seri ürünler üretene kadar dünyada teknoloji tekeli kırılmamıştı. Bununla birlikte Batı desteği olmadan kalkınmasını bağımsız bir şekilde devam ettiren, üç ülke ortaya çıktı; Çin, Türkiye ve Meksika. Japonya, Güney Kore ve Tayvan doğrudan ABD desteklidir.

Türkiye bölgesel güç olarak tekin bir ülke değildir. İmparatorluk geçmişi olan bütün ülkeler için geçerli olan yüksek potansiyel, ülkemiz için kat be kat fazladır. Milletin kendi tarihini, geçmişini ve gücünü hatırlamasının ne büyük devrimlere kapı aralayacağını bütün sömürgeciler bilmektedir.

PKK’lı teröristler 90’lı yıllarda sürü halinde karakolların dibine kadar gelip Mehmetçiklerimizi şehit ederdi. 2008 yılında meydana gelen bir terör saldırısında, ilgili komutan golf oynadığı için hazrete bilgi saatler sonra ulaşabilmişti. Ertuğrul Özkök köşesinde komutana serzenişte bulunmuş ve en azından söz söyleyebilmişti. Çünkü o dönemlerde vesayete laf etmek fermana mahsustu. “Olmadı Paşam. Lamı cimi yok. Orada şehit cenazeleri gelirken, Antalya’da golf oynamaya devam etmeyi kimseye anlatamazsınız. Sanmayın ki, bu sadece marjinal gazetelerin tepkisidir. Bize de anlatamazsınız. Üstelik golf. Sporların en papyonlusu. En monşeri. Sanmayın ki futbol oynamaya devam etseydiniz anlatabilirdiniz.”

Sömürgeciler her dönem Türkiye’yi potansiyelinden uzak tutmak için büyük çaba gösterdiler. Sanayi, kalkınma, zenginlik ve misyon sahibi bir ülkeye dönüşmemesi için siyasi istikrarı yok etmek için büyük emekler verdiler. 12 Eylül öncesinden FETÖ darbe girişimine kadar izlek takip edilebilir.

Kürt meselesi, 12 Eylülle birlikte derinleştirilmiş, askeri vesayet eliyle bir yüzyılımıza mal olacak terör zemini oluşturulmuştu. Aynı zamanda bu devir soğuk savaşın son devrine rastlamaktadır. Rusya tehdidini bertaraf eden ABD güçlü Türkiye’nin de önünü kesecek tedbirler alıyordu. Ergenekon ve PKK birbirlerine alan açıyor, biri elde ettiği güçle Kürtleri kendi kontrolüne tutuyor. Diğeri bu durumdan istifade ederek darbe iklimini canlı tutuyordu.

AK Parti iktidarında akademisyenler hükümet karşıtı gösteriler yaptı. 2002 ile FETÖ darbe girişimine kadar geçen süreç analiz edildiğinde emperyalistlerin bu ülkenin tam bağımsızlık mücadelesinde nasıl bir rol oynadıkları ortaya çıkar. Bir ülkenin akademik kadroları sokak arşınlama yoluna gitmişlerdi. Ergenekon nöbetini FETÖ’nün devralması darbeci zihniyette ve ABD namı hesabına var olmak konusunda bu millerin tam bağımsızlık mücadelesine kast etmeye devam ettiler.

Suriye iç savaşında ABD-Türkiye ilişkileri köklü bir değişime uğradı. Arap Baharı bir fırtına gibi ülkeleri yerle yeksan ederken, ABD’nin Türkiye ile ilgili amacının ne olduğu devlet aklı tarafından anlaşıldı. ABD’nin Suriye’de rejim değiştirmekten ziyade bölgesel kaos peşinde olduğu ve bu kaosun Türkiye dahil ülkeleri içine çekip yutması için bir küresel çaba olduğunu fark etti.

Ulus üstü müttefikliklerin ülkeleri korumadığını bir ulus devlet olarak kendini tahkim etmeyen ülkelerin teker teker çözüleceğini ilik öngören Türkiye oldu. Jeopolitik konumu ve ateşin topraklarımıza yakın olması bu öngörünün erken gelişmesine sebep oldu. Bugün bütün devletler bu yolu takip edecek.

ABD, İsrail ve müttefiklerin tüm çabası tam bağımsızlık yolunda emin adımlarla yürüyen Türkiye’nin yürüyüşünü yavaşlatma çabasıdır. Bu millet bir sefere çıktığında kolay kolay geri dönmez. Terör örgütleri ülke sınırlarının dışında takip ediliyor, iç karışıklıktan umut besleyenler varsa bilsinler ki bir ülkenin istihbaratı, askeri, polisi kendi evlatlarından teşekkül edip, ruh milli olduğu zaman çabalar beyhudedir.

QOSHE - Güvenlik bürokrasisi yerli olan Türkiye ile baş edilemez - İhsan Aktaş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Güvenlik bürokrasisi yerli olan Türkiye ile baş edilemez

10 11
16.01.2024

Birinci Dünya Savaşı bittiğinde Batı dışı toprakların tamamı Batılılar tarafından işgal edildi. Osmanlı Devleti’nin hüküm sürdüğü topraklardan işgale uğramamış bir karış toprak kalmamıştı. Savaş sonrası kurulan düzen bir İngiliz-Fransız düzeniydi. Osmanlı Devleti’nin terk ettiği topraklar sömürgeci devlet tarafından pay edilmişti. II. Dünya Savaşına kadar kurtuluş savaşı vermiş ülke Türkiye ve Mısır, işgal edilmemiş ülke ise Afganistan’dı.

Batı sömürge imparatorluğu kendi milletinin refahını planalarken diğer milletlerin de sefaletini planlamıştı. Batı dışı toplumlar ya sömürgeleştirilmiş ya da yarı sömürge haline getirtilmişti. Bu sömürge düzenini kurmuş oldukları eğitim sistemi, yönetim tekeli, teknoloji tekeli, finans tekeli gibi tekellerle sayesinde yönetimleri ellerinde tutmaya devam ettiler.

Çin bir devlet olarak teknolojik ürünleri taklit edip seri ürünler üretene kadar dünyada teknoloji tekeli kırılmamıştı. Bununla birlikte Batı desteği olmadan kalkınmasını bağımsız bir şekilde devam ettiren, üç ülke ortaya çıktı; Çin, Türkiye ve Meksika. Japonya, Güney Kore ve Tayvan doğrudan ABD desteklidir.

Türkiye bölgesel güç olarak tekin bir ülke değildir. İmparatorluk geçmişi olan bütün ülkeler için geçerli olan yüksek potansiyel, ülkemiz için kat be kat fazladır. Milletin kendi tarihini, geçmişini ve gücünü hatırlamasının ne büyük devrimlere kapı aralayacağını bütün sömürgeciler bilmektedir.

PKK’lı teröristler 90’lı yıllarda........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play