Bugün Gazze’yi yazacağım ama başka, bambaşka bir yerinden. Kendi muhasebemi yapmaya çalışacağım. Umulur ki başkaları da bu muhasebeye cesaret eder.

İlk soru şu olsun: “Gazze konusunda nerede duruyorum?”

Cevabı şöyle bu sorunun: Gazze’nin ve Gazze’nin lehine olabilecek her durumun yanında, İsrail’in ve İsrail’in lehine olabilecek her durumun karşısındayım. Bu pozisyonumu korumak ve berkitmek için yapabileceklerimin tümünü yapabildiğimi söyleyemem. Yapabileceklerimin tamamını yapmak cesaretle alakalı bir şey çünkü. Ya Siyonist asker öldürmek yahut Siyonist asker öldürmeye çabalarken başıma gelecek her ihtimale razı olmak istiyorum. Henüz bunun için cesaretimi toplayabilmiş değilim. Ama hiçbir şey yapmadım da demem, bu da haksızlık olur kendime. Hesabım kolaylaşsın diye yazı yazmak, programda konuşmak, boykot etmek, maddi yardımda bulunmak, Gazze hakkında konuşmaya devam etmek başlıklarında emek veriyorum. Hesabımın kolaylaşıp kolaylaşmayacağını ise cidden bilmiyorum. Pek umudum yok aslına bakarsanız. İsrail isimli terörist organizasyon Gazzeli kardeşlerimizi şehit edip dururken elimden gelenin bu kadarcık olması, hesabımı kolaylaştırmıyor, göğsümü genişletmiyor. Yine de yapıp ettiklerimi yapıp etmekten başkası gelmiyor elimden. Acziyet beyan ettiğimin farkındayım ama en azından burada bir cesaret gösterdiğimi söyleyebilirim bu itirafla. İsrail’i ve tüm Siyonistleri haritadan siline kadar hesabımız kolaylaşmayacak.

İkinci soru şu olsun: “Erdoğan ve AK Parti destekçisi olmam Gazze konusunda çifte standart yaptırıyor mu bana?”

Bunun cevabı da şu: Hayır. Kesinlikle hayır. Bu böyle olsaydı Aksa Tufanı’nın ilk gününden bu yana limanlarımızın ve hava sahamızın İsrail’e kapatılmasını savunamaz, İsrail ile tüm ticari ilişkileri bitirme çağrısı yapamaz, Türkiye de dahil olmak üzere tüm İslam dünyasını “yeteri kadar inisiyatif almamak”la suçlayamazdım. Burayı daha da açayım. İsrail ile, bu soykırıma rağmen ticaretini devam ettiren, tatlı kârından vazgeçemeyen adamın Tüsiad ya da Müsiad üyesi olması, seküler ya da muhafazakar olması umurumda değil. Daha da açayım. Türkiye’nin mevcut iktidarının Gazze konusunda tarihin doğru tarafında durduğuna bir anlığına ikna olmasam bu duruma isyan ederim. Türkiye, evet, tarihin doğru tarafında duruyor ama benim tam olarak istediğimi de yapmıyor ve/veya yapamıyor. Limanları ve hava sahasını kapatmaması, ticareti ebediyyen durdurmaması falan benim açımdan sorun elbette. Hatta ordumuza “hedefiniz İsrail’i haritadan silmektir” emrinin verilmemesini de “asıl sorun” olarak tanımlıyorum. Ancak mevcut durumda Türkiye bunları yapmıyor ve/veya yapamıyor diye mevcut iktidarın Gazze konusunda aldığı bir dünya inisiyatifi de görmezden gelmiyorum.

Üçüncü soru şu olsun: “Türkiye’de başka bir iktidar olsaydı Gazze konusundaki tavrım farklı olur muydu?”

Cevap şöyle: “Hem evet hem de hayır. Hayır, çünkü Gazze’ye ve bir bütün olarak Filistin’e bakışım iktidarlardan bağımsız bir bakış çünkü. Üstelik bu mesele, dünyadaki bütün geçici iktidarlardan daha çok önem verdiğim bir mesele. Dolayısıyla hayır, bakışımda en küçük bir değişiklik olmazdı. Ve evet, çünkü Türkiye’yi yöneten mevcut iktidardan farklı bir iktidar olsaydı şu an, muhtemelen Gazze konusunda kılını kıpırdatmayacak, Hamas’a “terör örgütü” diyecek, İsrailli dostlarını üzmemek için her türlü naneyi yiyecek bir iktidar olurdu büyük ihtimalle bu iktidar. O bakımdan elbette bu iktidara karşı geliştirdiğim refleksle o iktidara karşı geliştirdiğim refleks birbirinden farklı olurdu. Hamas’a “mücahitler topluluğu” diyenle Hamas’a “terörist” diyene aynı tepki olur mu?”

Son soru şu olsun: “Bundan sonra Gazze için ne yapmalıyım?”

Cevap da şu: Belli ki dünyanın kamuoyu baskısı bir şekilde sonuç verecek ve Gazze’de bir ateşkes sağlanacak. İşte her şey aslında bu ateşkesten sonra başlayacak bir bakıma. Gazze’nin inşası ve ihyası bir yandan, Gazzelilerin nefes almasını sağlamak bir yandan, boykotun sürdürülebilir hale getirilmesi bir yandan derken çok ama çok işim olacak. Unutkanlık atına binmemeye azmederek Gazze için yapılabileceğim her şeyi yapmaya devam edeceğim. Umulur ki hesabım kolaylaşır.

QOSHE - Durduğum yer hakkında bazı cevaplar - İsmail Kılıçarslan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Durduğum yer hakkında bazı cevaplar

179 1
10.02.2024

Bugün Gazze’yi yazacağım ama başka, bambaşka bir yerinden. Kendi muhasebemi yapmaya çalışacağım. Umulur ki başkaları da bu muhasebeye cesaret eder.

İlk soru şu olsun: “Gazze konusunda nerede duruyorum?”

Cevabı şöyle bu sorunun: Gazze’nin ve Gazze’nin lehine olabilecek her durumun yanında, İsrail’in ve İsrail’in lehine olabilecek her durumun karşısındayım. Bu pozisyonumu korumak ve berkitmek için yapabileceklerimin tümünü yapabildiğimi söyleyemem. Yapabileceklerimin tamamını yapmak cesaretle alakalı bir şey çünkü. Ya Siyonist asker öldürmek yahut Siyonist asker öldürmeye çabalarken başıma gelecek her ihtimale razı olmak istiyorum. Henüz bunun için cesaretimi toplayabilmiş değilim. Ama hiçbir şey yapmadım da demem, bu da haksızlık olur kendime. Hesabım kolaylaşsın diye yazı yazmak, programda konuşmak, boykot etmek, maddi yardımda bulunmak, Gazze hakkında konuşmaya devam etmek başlıklarında emek veriyorum. Hesabımın kolaylaşıp kolaylaşmayacağını ise cidden bilmiyorum. Pek umudum yok aslına bakarsanız. İsrail isimli terörist organizasyon Gazzeli kardeşlerimizi şehit edip dururken elimden gelenin bu kadarcık olması, hesabımı kolaylaştırmıyor, göğsümü genişletmiyor. Yine de yapıp ettiklerimi yapıp etmekten başkası gelmiyor elimden. Acziyet beyan ettiğimin farkındayım ama en azından burada bir cesaret gösterdiğimi söyleyebilirim bu itirafla. İsrail’i ve tüm Siyonistleri haritadan........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play