Bir süreden bu yana ekonomi yönetimi yeni bir yol haritası ile politikalar üretiyor. Bu politikaların ana ekseni ise enflasyonu düşürmek. Ancak bu çok kolay değil. Öncelikle fiyatlama davranışlarındaki bozulmayı kontrol altına almak zaman gerektiren bir iş. Buna ilave olarak bir de fiyat yapışkanlığı dediğimiz bir gerçek var.

Öte yandan Türkiye’de döviz kurunun seviyesi de enflasyonun önemli belirleyicilerinden bir tanesi. Döviz kuru geçişkenliği çok yüksek. Yani kurdaki artış enflasyona çok ciddi oranda etki ediyor. Merkez Bankası döviz kuru geçişkenliğini %25’ler civarında hesaplıyor ancak farklı bankalarda ve bazı akademik çalışmalarda bu oran %60’lara kadar çıkıyor. Yani kurdaki %10’luk bir artış enflasyona yıllık 6 puan etki ediyor.

Türkiye’de enflasyonun yayılma etkisini artıran bir diğer değişken de enerji fiyatları. Özellikle akaryakıt fiyatlarındaki artışlar enflasyonu çok ciddi ölçüde tetikliyor. Bu noktada ise benzin ve motorin fiyatlarındaki artışların diğer ürünlerin fiyatlamalarındaki etkisinin çok hızlı olduğunu görüyoruz.

Örnekleri artırmak mümkün ancak benim bugün esas belirtmek istediğim konu enflasyonla mücadelenin algısal boyutu. Zira beklentiler bozuk olduğunda para politikasındaki tüm sıkılaştırma adımlarına rağmen talebin azalmadığını ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmaların devam ettiğini görüyoruz.

Peki enflasyonla mücadelenin algısal tarafında ne yapmak gerekiyor? Cevap şu: beklentileri çıpalamak… “Çıpa” kelime olarak gemilerin dalgalara veya akıntılara kapılarak yer değiştirmemesi için suya atılan, zincirle gemiye bağlı bulunan ucu çengelli ağır bir demir anlamında kullanılıyor. Çıpayı ekonomide kullandığımızda ise gelecek dönemde oluşacak bir verinin hangi aralıkta gerçekleşeceğine ilişkin olarak bugünden bir yönlendirme yapmayı ifade ederiz. Çünkü çıpalama etkisi, bir bireyin bilinmeyen bir niceliği tahmin etmeden önce daha önceden ifade edilen bir veriyi dikkate aldığında oluşur.

O halde yıl sonunda enflasyonun ve/veya döviz kurunun hangi seviyelerde olacağına ilişkin olarak atılan teknik adımlar ve yapılan sözlü yönlendirmeleri esasen beklentileri çıpalamaya çalışmak olarak ifade edebiliriz. Çalışmak diyorum çünkü beklentileri yönetmek çok kolay bir iş değildir. Dikkatle yönetilmesi ve teknik olarak içinin doldurulması gerekir. Ayrıca inandırıcı olmak gerekir ki bana kalırsa en önemli etken de budur.

Merkez Bankası’nın 2024 yıl sonu enflasyon tahmini %36. Bu oran piyasalar açısından gerçekçi algılanmadığı için çeşitli anket ve raporlarda daha yukarıda oranlar oluşuyor. Diğer yandan tahmini gerçekleştirmeye yönelik atılması gereken adımlarda da ikna edici olmak gerekiyor. Teknik açıdan baktığımızda politika faizinin geldiği seviye hem enflasyonla mücadele hem de döviz kurlarındaki stabilizasyon açısından yeterli görünüyor. Ancak beklentiler bankalardaki TL likidite fazlası meselesi bir türlü çözüme kavuşmadığı için mevduat faizleri görece düşük kalıyor. Diğer yandan özellikle döviz dönüşüm KKM’den çıkışın süresi ve etkileri de henüz tam tespit edilebilmiş değil. Hal böyle olunca da beklentileri çıpalamak kolay olmuyor.

Elbette beklentileri çıpalama konusunda en büyük görev Merkez Bankası’nın. Banka’nın daha açık ve net bir iletişimle piyasanın önünde gitmesi gerekiyor. Kısa, teknik ve inandırıcı sözlü yönlendirmelerle polemiklerden uzak bir şekilde beklentileri yönlendirmesi piyasa aktörlerinin davranışlarını belirlemesi açısından son derece önemli.

QOSHE - Beklentileri çıpalamak… - Levent Yılmaz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Beklentileri çıpalamak…

22 1
20.01.2024

Bir süreden bu yana ekonomi yönetimi yeni bir yol haritası ile politikalar üretiyor. Bu politikaların ana ekseni ise enflasyonu düşürmek. Ancak bu çok kolay değil. Öncelikle fiyatlama davranışlarındaki bozulmayı kontrol altına almak zaman gerektiren bir iş. Buna ilave olarak bir de fiyat yapışkanlığı dediğimiz bir gerçek var.

Öte yandan Türkiye’de döviz kurunun seviyesi de enflasyonun önemli belirleyicilerinden bir tanesi. Döviz kuru geçişkenliği çok yüksek. Yani kurdaki artış enflasyona çok ciddi oranda etki ediyor. Merkez Bankası döviz kuru geçişkenliğini %’ler civarında hesaplıyor ancak farklı bankalarda ve bazı akademik çalışmalarda bu oran `’lara kadar çıkıyor. Yani kurdaki ’luk bir artış enflasyona yıllık 6 puan etki ediyor.

Türkiye’de enflasyonun yayılma etkisini artıran bir diğer değişken de enerji fiyatları. Özellikle akaryakıt fiyatlarındaki artışlar enflasyonu çok ciddi ölçüde tetikliyor. Bu noktada ise benzin ve motorin fiyatlarındaki artışların diğer ürünlerin fiyatlamalarındaki etkisinin çok hızlı olduğunu görüyoruz.

Örnekleri artırmak mümkün ancak benim bugün esas belirtmek istediğim konu enflasyonla mücadelenin........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play