Bugün Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun (PPK) faiz kararını göreceğiz. Bir önceki toplantıda PPK 500 baz puanlık artış yaparak politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını %30’dan %35’e yükseltmişti. Ayrıca karar metninde de faiz artışlarına devam edeceğinin sinyalini vermişti.

Bugün de PPK’nın faiz artışı yapmasını bekliyoruz. Genel beklenti PPK’da 250 baz puanlık faiz artışı yapılacağı yönünde. Böylelikle politika faizinin %37,5 seviyesine yükselmesini bekliyoruz. Yani faiz artış hızında bir yavaşlama söz konusu olabilir.

Morgan Stanley’in hazırladığı bir notta bu yavaşlamaya gerekçe olarak şu cümleye yer verilmiş: “Büyümede ılımlı bir ayarlamaya yönelik politika tercihi ve parasal aktarımdaki gecikmeler göz önüne alındığında, TCMB’nin artış hızını azaltması ve birikimli sıkılaştırma adımlarının ekonomik aktivite ve enflasyon üzerindeki etkisini değerlendirmesi muhtemel.” Ayrıca Morgan Stanley Aralık’taki PPK’da da 250 baz puanlık faiz artışı yaparak TCMB’nin yıl sonu politika faizinin %40 olmasını beklediklerini ifade ediyor.

Diğer yandan Societe General de Kasım’daki PPK’da 300 ve Aralık’takinde ise 200 baz puanlık faiz artışı beklediklerini raporlamış durumda. ING’nin ekonomistleri de önümüzdeki iki PPK’da 250’şer baz puanlık faiz artışı beklediklerini kayda geçirmiş. Her iki kurum da TCMB’nin yılsonunda politika faizini %40’a getireceğini düşünüyor.

AA Finans’ın anketine katılan ekonomistler de Kasım toplantısında politika faizinin 250 baz puan artırımla %37,5’e çıkarılacağını bekliyor. AA Finans’ın anket sonuçlarına göre diğer kurumlarla benzer şekilde yılsonu için politika faizi beklentilerinin medyanı %40.

Peki neden %40? Bu soruyu sormamın nedeni TCMB’nin 2024 yıl sonu enflasyon tahmini yukarı yönlü güncellenmesine rağmen politika faizi beklentisinin %40’ta sabit kalmış olması. Peki birkaç ay önce beklenen enflasyona göre %7’lik pozitif reel faizi fiyatlayan ve isteyen piyasalar bu aydan itibaren neden %4’lük bir pozitif reel faize ikna oldu?

Hatırlayacağınız üzere 2 Kasım’daki yılın son Enflasyon Raporu’nda TCMB 2024 yılsonu enflasyon tahminini %33’ten %36’ya revize etmişti. Yani beklenen enflasyon yukarı yönlü güncellendi. Hâl böyle olunca beklenen enflasyona göre pozitif reel faiz beklentisi bu yılsonu için %7’den %4’e düşmüş oldu. Zira enflasyon tahmini %33 iken de yılsonu politika faizi beklentisi %40’tı.

Bana göre buradaki beklentilerde izaha muhtaç bir durum var. Hatta daha evvelki yazılarımda da belirtiğim üzere bu beklentilerin nasıl oluştuğuna dair de bir izah gerekli. Çünkü TCMB’nin politika faizi ile ilgili (bizim bildiğimiz) hiçbir sözlü ya da yazılı yönlendirmesi yok. Dahası TCMB enflasyon beklentilerini de bir önceki rapor dönemine kıyasla yükseltmiş durumda. Bu durumda (ortodoks politika önermesine göre) politika faizindeki artış hızının azaltılmasının mantıklı bir izahının olmaması lazım!

Hafta başında TEPAV’ın Para Politikası Değerlendirme Notu dikkatimi çekti. TEPAV notunda politika faizinin Kasım’daki PPK’da 500 baz puan artırılarak %40 düzeyine çıkarılması ve gerekirse sonraki toplantılarda da artırılacağının açıkça belirtilmesi gerektiği yazıyor. Yani TEPAV, TCMB’ye “oyunu kuralına göre oyna” diyor.

Ben devam eden sıkılaştırmanın hızı, dozu ve içeriğinin Türkiye’nin gerçekleri ile uyumlu olmadığı kanaatini taşıyorum. Politika faizi ve buna bağlı olarak diğer faizlerin geldiği seviyelerin ekonomide ciddi bir yavaşlamaya neden olacağı ve nihayet istihdam piyasasının bundan olumsuz yönde etkileneceğini değerlendiriyorum. Bana göre politika faizi belirli bir seviyeye kadar araç olarak kullanılabilir ama amaçsallaştırılmamalı. Ekonomi politikasındaki tercihlerle maliyet kanalından körüklenen bir enflasyon sadece talep kısılarak ve baz etkisine yaslanarak düşürülemez. Ayrıca sıcak paracıların sadece kağıt üzerinde önemsiyormuş gibi yaptığı bir reel faiz hesabı üzerinden tüm bir ekonominin durma riskini göze almak ne derece doğru emin değilim. Dahası döviz kuru geçişkenliği bu kadar yüksekken “yabancı gelecek” ümidi ile kurun kontrollü yükselişinin orta ve uzun vadeli enflasyonist etkilerini de unutmamak gerekiyor. Ancak her ne kadar şahsi görüşüm tersi yönde olsa da madem yabancı sermayeye sempatik mesaj verme kaygısı bu denli önemseniyor(!) o halde TEPAV’ın önerisinin göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

QOSHE - Merkez’in karar günü ve akıldaki sorular - Levent Yılmaz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Merkez’in karar günü ve akıldaki sorular

14 0
23.11.2023

Bugün Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun (PPK) faiz kararını göreceğiz. Bir önceki toplantıda PPK 500 baz puanlık artış yaparak politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 0’dan 5’e yükseltmişti. Ayrıca karar metninde de faiz artışlarına devam edeceğinin sinyalini vermişti.

Bugün de PPK’nın faiz artışı yapmasını bekliyoruz. Genel beklenti PPK’da 250 baz puanlık faiz artışı yapılacağı yönünde. Böylelikle politika faizinin 7,5 seviyesine yükselmesini bekliyoruz. Yani faiz artış hızında bir yavaşlama söz konusu olabilir.

Morgan Stanley’in hazırladığı bir notta bu yavaşlamaya gerekçe olarak şu cümleye yer verilmiş: “Büyümede ılımlı bir ayarlamaya yönelik politika tercihi ve parasal aktarımdaki gecikmeler göz önüne alındığında, TCMB’nin artış hızını azaltması ve birikimli sıkılaştırma adımlarının ekonomik aktivite ve enflasyon üzerindeki etkisini değerlendirmesi muhtemel.” Ayrıca Morgan Stanley Aralık’taki PPK’da da 250 baz puanlık faiz artışı yaparak TCMB’nin yıl sonu politika faizinin @ olmasını beklediklerini ifade ediyor.

Diğer yandan Societe General de Kasım’daki PPK’da 300 ve Aralık’takinde ise 200 baz puanlık faiz artışı beklediklerini raporlamış durumda. ING’nin ekonomistleri de önümüzdeki iki PPK’da 250’şer baz puanlık faiz artışı beklediklerini kayda geçirmiş. Her iki kurum da TCMB’nin yılsonunda politika faizini @’a getireceğini düşünüyor.

AA Finans’ın anketine........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play