Malumunuz bir süreden bu yana ekonomi yönetimi enflasyonla mücadele kapsamında bir sıkılaştırma programı uyguluyor. Programın genel olarak 3 bacağı var. İlki politika faizlerindeki artışlar. İkincisi mikro- makroihtiyati tedbirler adı altında hayata geçirilmeye devam eden regülasyonlar ve sonuncusu ise miktarsal sıkılaştırma.

Politika faizindeki gelişmelere bakarsak genel beklenti Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun (PPK) Ocak ayındaki toplantıda 250 baz puan daha faiz artışı yaparak faizi %45’e çıkaracağı ve bir süre o seviyede bekleyeceği yönünde. Elbette bu beklentinin oluşmasındaki en önemli etken geçen yılın son toplantısından sonra yayınlanan PPK metni. Metindeki yazılı yönlendirmeye göre faiz seviyesi enflasyonla mücadele programı için yeterli seviyeye işaret ediyor.

Diğer yandan Merkez Bankası çeşitli regülasyonlarla bankaların uygulamalarını yönlendirerek özellikle kredi büyümesi tarafını kontrol altında tutmaya çalışıyor. Bir diğer süreç ise KKM’den çıkış üzerine. Merkez Bankası bankalara gönderdiği uygulama talimatını sürekli güncelleyerek KKM’den çıkışı kurda şok yaşatmadan yönetmeye çalışıyor.

Bu iki konuda çerçeve hemen hemen şekillendi ve yol haritası piyasalar tarafından satın alınmış durumda. Şimdi gözler miktarsal sıkılaşmaya çevrilmiş durumda. Zira BDDK verilerine göre bankalarda ciddi bir Türk Lirası likidite fazlası var. Bu likidite fazlasının en ciddi yan etkisi TL mevduat faizlerinin istenilen seviyenin altına düşmesi. Çünkü bankalardaki TL mevduatın krediye dönüşüm oranı düşük kalınca bankalar da mevduat faizlerini aşağı çekiyorlar.

Merkez Bankası kendi stratejisi ile uyumlu olmayan bu durumu yönetebilmek için Aralık ayının son haftasından bu yana “sterilizasyon” amacıyla TL Depo Alım İhaleleri yaparak piyasadaki bu fazla likiditeyi çekmeye çalışıyor. Son verilere göre Banka 22 Aralık’tan itibaren düzenlediği 8 TL depo alım ihalesinde 425 milyar lirayı piyasadan çekmiş durumda. Ancak bu miktardaki sterilizasyon bile yetersiz kalmış görünüyor. Çünkü mevduat faizleri görece olarak halen düşük seviyede. Bu bakımdan Merkez Bankası’nın piyasadaki fazla likiditeyi çekmek için TL Depo Alım İhalelerine devam etmesini bekliyoruz.

Elbette bu politikalardan beklenen sonuçların başında iç talebin yavaşlaması ve kredi talebinin azalması geliyor. Merkez Bankası bu adımlarla beraber özellikle Temmuz ayından itibaren baz etkisi rüzgarını da arkasına alarak enflasyonu düşürmeyi hedefliyor. Ayrıca KMM çıkışlarının dövize dönüşme oranını azaltma ve beklenen yabancı girişinin de başlaması için söz konusu politikanın uzun bir süre devam edeceği vurgulanıyor.

QOSHE - Miktarsal sıkılaşma devam ediyor - Levent Yılmaz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Miktarsal sıkılaşma devam ediyor

10 1
11.01.2024

Malumunuz bir süreden bu yana ekonomi yönetimi enflasyonla mücadele kapsamında bir sıkılaştırma programı uyguluyor. Programın genel olarak 3 bacağı var. İlki politika faizlerindeki artışlar. İkincisi mikro- makroihtiyati tedbirler adı altında hayata geçirilmeye devam eden regülasyonlar ve sonuncusu ise miktarsal sıkılaştırma.

Politika faizindeki gelişmelere bakarsak genel beklenti Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun (PPK) Ocak ayındaki toplantıda 250 baz puan daha faiz artışı yaparak faizi E’e çıkaracağı ve bir süre o seviyede bekleyeceği yönünde. Elbette bu beklentinin oluşmasındaki en önemli etken geçen yılın son toplantısından sonra yayınlanan PPK metni. Metindeki yazılı yönlendirmeye göre faiz seviyesi enflasyonla mücadele programı için yeterli seviyeye işaret ediyor.

Diğer yandan Merkez Bankası çeşitli regülasyonlarla bankaların uygulamalarını yönlendirerek........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play