Kemal Kılıçdaroğlu’nu kim getirdiyse onlar götürdü.

Onların kim olduğunu bu saatten sonra artık sormayınız.

Sayın Kılıçdaroğlu ile yol yürüyemeyeceklerini, daha doğrusu Erdoğan’ı alt edemeyeceklerini gördüler.

Özgür Özel o güçler için biçilmiş bir kaftan.

Ama o güçlerin asıl adamı Ekrem İmamoğlu. Sayın Özel görünen başkan. Doğrusu Özel’i seçtiren de İmamoğlu’nun kendisi. Para ve güç, belirleyici oldu. Erdoğan karşıtı muhalefet CHP üzerinden bir kez daha dizayn edildi.

Burada henüz kestirilemeyen bir durum yok. Özel’in İmamoğlu’nun liderliğini son tahlilde kabul edip etmeyeceği meselesi, ciddi bir soru işareti.

Biliniyor: İktidar şerik kabul etmez. İmamoğlu’nun emrinde veya onunla uyumlu olduğu için tercih edilen Özel’in tıpkı Kılıçdaroğlu gibi “Başkan benim, lider benim!” demeyeceğinin garantisi yok. Hatırlanacağı üzere, Kılıçdaroğlu da kendisine hükmedebileceğine inanan herkesi günün sonunda tasfiye ederek tek adam olmuştu. Bence günün sonunda Özel’in de yapacağı bu olacak. Çünkü yönetimde çift başlılık olmaz. Ayrıca İmamoğlu’nun adamlarıyla Özel’in adamlarının süreç içinde güç paylaşımı konusunda karşı karşıya geleceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok.

Bu bahse birazcık ara verip Kılıçdaroğlu’na dair bir kaç daha söylemek siyaseten çok gerekli.

Nasıl geldiyseniz öyle gidersiniz.

Kılıçdaroğlu Baykal’ın en yakınındakilerden biriydi. Güvendiği grup başkanvekiliydi.

Özel de Kılıçdaroğlu’nun en güvendiği biriydi. En yakınında tuttuğu grup başkanvekiliydi/grup başkanıydı. Yani mecliste kendi koltuğuna oturttuğu kişiydi.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun kongre konuşmasında “Bay Kemal’in yol arkadaşları vefalı olacak” dediğini duyunca acıyla gülümsemiştim. Sırtındaki hançerlerden üzüntüyle bahsetmesi karşısında da siyaset adına hüzünlenmiştim. Kılıçdaroğlu’nun bu siteme hakkı var mıydı? Yoktu. Çünkü kendi genel başkanını en zor zamanında üstelik de hangi güç odakları tarafından götürülmek istendiğini bildiği halde vefasız davranmış, en fenası da hançerini başkanının sırtına saplamaktan kaçınmamıştı. Şimdi kalkıp yol arkadaşlığından, vefadan ve sadakatten bahsetmesi ne yaman bir çelişkiydi!

Siyaset böyle bir şeydir işte!

Bir de şu çelişkiye bakın.

Kılıçdaroğlu seçimden önce CHP grup toplantısında CB adayı sıfatıyla konuşuyor. Cumhurbaşkanı seçileceğinden kesin emin bir dille bir tür veda konuşması yapıyor. Herkes hüngür hüngür ağlıyor. Onların en başında da Özgür Özel var. O ağlarkenki fotoğrafı hâlâ gözlerimizin önünde capcanlı duruyor.

Ne mi oldu sonra?

Kılıçdaroğlu yenildi. Ertesi günü değişim diye başladılar söylenmeye. Kılıçdaroğlu’na zehir zemberek eleştirilerle yüklendiler. O ana kadar Kılıçdaroğlu’nun karşısında el pençe divan duranlar, onun sayesinde makamlara gelenler birden bire karşısına geçip yenilginin tek müsebbibi olarak onu ve siyasetini gösterdiler.

Şimdi tersini düşünelim.

Kılıçdaroğlu CB seçilseydi bugün onu devirenler ne yaparlardı? “İkinci Kemal” diye göklere çıkarırlardı. Kılıçdaroğlu’nun karşısında yaltaklanıp dururlardı. Bakanlık koltuklarına kurulurlardı.

Siyaset böyle bir şey işte!

Kazandığınız sürece büyük lidersiniz!

Güçlü olduğunuz sürece haklısınız!

Bakmayın siz onların Atatürkçü geçindiklerine, kuvayımilliye edebiyatı yaptıklarına! Gazi Mustafa Kemal yenilmiş olsaydı ona herkesten önce onlar hain derdi. Gazi Mustafa Kemal kazanmasaydı, yani güç ve iktidar tekelini eline geçirmemiş olsaydı bugün Atatürkçü olduklarını söyleyenlerin tamamı, Gazi’nin neyine güvenerek yedi düvelin karşısına dikildiğini, böyle yaparak Türk milletinin kanının na-hak yerine dökülmesine sebebiyet verdiğini söyleyerek en acımasız suçlamalarda bulunurlardı.

Siyaset böyle bir şey işte!

Siyaset-güç ilişkisini bilmeden konuşanlara şaşıyorum.

Göreceksiniz düne kadar Özel’e demediğini bırakmayanların nasıl “Kral öldü, yaşasın yeni Kral!” dediklerini, Özel’in karşısında hizalandıklarını!

Merak etmeyin bir yolunu bulurlar. Mesela şöyle derler: “Biz CHP’liyiz. CHP’nin başarısı için genel başkanımızın emrindeyiz.” Bu öyle bir üsluptur ki her şeyi CHP için yaptıklarını, aslında kendileri için bir şey istemediklerini demeye getirip kendilerini yüceltme taktiği!

Ah şu maskeli siyaset ah!

Her şeyi kendileri için isteyen ama “CHP için!” diyerek kendilerini maskeleyen nice omurgasız ve ilkesiz siyasetçinin yeni dönemdeki dönüşümlerini iyi izleyiniz derim.

***

CHP’de ne mi değişti?

Bu anlamda hiçbir şey değişmedi. Değişmez de.

Değişen ne peki?

Kılıçdaroğlu gitti Özel geldi.

İkisi de aynı odağın adamı, ikisi de aynı kumaştan.

Kemal Bey sadece açıktan Kur’an kursları için “Ortaçağ zihniyeti!” demiyordu. Onu yüksek sesle demekten kaçınmayan, Recep Peker laisizmine iman etmiş bir Özgür Özel var artık!

Kemal Bey HAMAS için “terör örgütüdür” demiyordu. Şimdi onu diyen Özel var. Yani ABD-İsrail odağına onların söylemlerini sahiplenerek “Merak etmeyin, artık ben varım!” mesajı veren Özel var gayrı!

Demirtaş üzerinden tıpkı Kılıçdaroğlu gibi Kandil’e mesaj yollayan bir Özel var.

Özel’le CHP’nin kendi ayarlarına döneceği söyleniyor.

Milletimiz o ayarları çok iyi biliyor.

CHP’nin ideolojik genleri asla değişmez, sadece malum odağa kim daha iyi hizmet edecekse onlar değişir.

Bay Kemal’le olmadı, Bay Özgür gelsin!

QOSHE - CHP’de ne mi değişti? - Mehmet Metiner
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

CHP’de ne mi değişti?

30 1
07.11.2023

Kemal Kılıçdaroğlu’nu kim getirdiyse onlar götürdü.

Onların kim olduğunu bu saatten sonra artık sormayınız.

Sayın Kılıçdaroğlu ile yol yürüyemeyeceklerini, daha doğrusu Erdoğan’ı alt edemeyeceklerini gördüler.

Özgür Özel o güçler için biçilmiş bir kaftan.

Ama o güçlerin asıl adamı Ekrem İmamoğlu. Sayın Özel görünen başkan. Doğrusu Özel’i seçtiren de İmamoğlu’nun kendisi. Para ve güç, belirleyici oldu. Erdoğan karşıtı muhalefet CHP üzerinden bir kez daha dizayn edildi.

Burada henüz kestirilemeyen bir durum yok. Özel’in İmamoğlu’nun liderliğini son tahlilde kabul edip etmeyeceği meselesi, ciddi bir soru işareti.

Biliniyor: İktidar şerik kabul etmez. İmamoğlu’nun emrinde veya onunla uyumlu olduğu için tercih edilen Özel’in tıpkı Kılıçdaroğlu gibi “Başkan benim, lider benim!” demeyeceğinin garantisi yok. Hatırlanacağı üzere, Kılıçdaroğlu da kendisine hükmedebileceğine inanan herkesi günün sonunda tasfiye ederek tek adam olmuştu. Bence günün sonunda Özel’in de yapacağı bu olacak. Çünkü yönetimde çift başlılık olmaz. Ayrıca İmamoğlu’nun adamlarıyla Özel’in adamlarının süreç içinde güç paylaşımı konusunda karşı karşıya geleceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok.

Bu bahse birazcık ara verip Kılıçdaroğlu’na dair bir kaç daha söylemek siyaseten çok gerekli.

Nasıl geldiyseniz öyle gidersiniz.

Kılıçdaroğlu Baykal’ın en yakınındakilerden biriydi. Güvendiği grup başkanvekiliydi.

Özel de Kılıçdaroğlu’nun en güvendiği biriydi. En yakınında tuttuğu grup başkanvekiliydi/grup başkanıydı. Yani mecliste kendi koltuğuna oturttuğu kişiydi.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun kongre konuşmasında “Bay Kemal’in yol arkadaşları vefalı olacak” dediğini duyunca acıyla gülümsemiştim. Sırtındaki hançerlerden üzüntüyle bahsetmesi........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play