Çok uzun yazmayacağım.

Zira bu bahiste çok kırgınım.

Geçmişte konuştuk, bağırdık, çığırdık, en ön saflarda mücadele ettik de ne oldu?

Bu sorunun kendisi bile canımızı acıtıyor.

FETÖ siyaseten hâlâ çok güçlü.

Kim ne derse desin gerçek bu.

FETÖ ile ölümüne mücadele edenler bir bir tasfiye edildiler.

FETÖ’ye siyasi hâmilik yapanlar hâlâ etkililer.

Bir bakın isterseniz etrafınıza.

Bir mukayese ediniz dünden bugüne, kim kimdir, nerdedir diye.

17/25 Aralık’tan itibaren FETÖ ile canı pahasına mücadele edenler şimdi neredeler? Bir de tüm o süreçlerde FETÖ’ye siyasi abilik ve hâmilik yapanlar neredeler, hangi katta bulunuyorlar?

Benim dememe gerek yok.

Cevabını kendiniz verirsiniz gayrı.

15 Temmuz’da kefenini giyip ölüm meydanına atılanlar neredeler, o gece korkularından hangarlara sığınanlar, meydanlara çıkmayanlar, Reis’i ve ailesini ölüm karşısında yalnız bırakanlar neredeler?

17/25 Aralık’tan sonra “Erdoğansız AK Parti” operasyonları içinde olanlar mı daha çok değerliler bugün, yoksa onlara karşı siyasi geleceklerini riske ederek mücadele edenler mi?

17/25 Aralık’tan sonra Reis’i yalnız bırakanlar hâlâ makbul katlarda bulunuyorlarsa oturup düşünmek gerek.

Hiçbirine hiçbir şey olmadı.

Her dönem pozisyonlarını korumasını bildiler.

Hep ayakları üstünde yere düşmesini bildiler.

Ama çıkarsız ve beklentisiz Reis’in arkasında duranlar yalnız bırakıldılar.

Reis için cümle âleme, yedi düvele ve dahi içimizdeki hainlere kılıç sallayanlar, FETÖ ile mücadele süreçlerinde en ön safta bulunanlar, 15 Temmuz’un ölüm meydanlarında vuruşanlar adeta siyasi kırıma uğradılar.

Kimse kusura bakmasın ama gerçek bu.

***

Hiç unutmam.

17/25 Aralık’tan itibaren FETÖ ile ölümüne bir mücadele başladığında ekranlara çıkmaya cesaret edecek kimse bulunamıyordu.

En baba adamlar bile kenara köşeye çekilmişlerdi.

Reis yalnız bırakılmıştı.

Keşke sadece yalnız bırakılsaydı.

İçerde de güçlü bir dirençle karşı karşıyaydı.

Bir elin parmağını geçmeyecek insan dışında kimse çıkıp savunmadı ekranlarda ve siyaset meydanlarında Reis’i ve FETÖ ile kavgasını.

Ey televizyonlarımızın anlı-şanlı yöneticileri çıkıp konuşsanıza! O gün ekranlara çıkartmak için aradıklarınızın nasıl fellik fellik sizden kaçtıklarını anlatsanıza! Niçin susuyorsunuz?

Tıpkı 15 Temmuz akşamında kaçtıkları gibi.

Ama şimdi ekran bülbülleri gibi şakıyorlar.

Her akşam bir yerde üst perdeden ahkâm kesiyorlar, ayar çekiyorlar!

Meğer ne kadar çoklarmış!

Biliyorum, bu lafları ettiğimiz için ateş püskürecek o birileri.

Hep öyle oldu zaten.

Onlar çok akıllı.

Siyaseten de çok akıllılar.

Biz ise deli.

Akılsız.

Varsın öyle bilsinler bizi.

Onlar gibi akıllı olacağımıza deli olmayı yeğleriz biz.

Zira beklentimiz yok bizim.

FETÖ ile mücadele edenler bugün suskun ve sürgün! FETÖ’ye siyasi hâmilik edenler ise başköşede!

O can yakıcı bir sorunumuz.

Doğru, o birileri gerçekten çok akıllı.

Çünkü hep konumlarını korumasını bildiler. Biliyorlar.

Şimdi birileri dönüp bize soruyor: Niçin eskisi gibi FETÖ ile en ön saflarda mücadele etmiyorsunuz?

Bu sorunun cevabı bu satırlarda mündemiç.

Anlayan için bu kadarı kâfi.

Ah canım kardeşim ah!

Ne diyeyim, nasıl diyeyim bilmem ki!

Düne kadar Reis’e ve partimize olmadık sözler eden, Reis’e ihanette sınır tanımayan, partimizin önünden geçmeyen, ömrü hayatlarında bir kez olsun Reis’e ve partisine oy vermemiş olan, ekranlarda ve siyaset meydanlarında Reis’e ve partisine demediğini bırakmayan o birileri bugün bize Reis’imiz üzerinden parmak sallamaya kalkışıyorlar.

Ne günlere kaldık Allah’ım!

Reis’i savunduğumuz için bize düşman kesilenler ne hikmetse gelip başımıza geçtiklerinde de bu kez Reis üzerinden bize ayar çekmeye kalkışıyorlar.

Geçmişte Reis’i savunduğumuz için bize duydukları hıncı bu kez suretimizden görünerek başka türlü yansıtmaya çalışıyorlar.

Ne günlere kaldık yarabbi!

Biz partimizin selameti ve başarısı için onlara bile tahammül edip hatta kimilerini başımıza geçirmekte beis görmezken, onlar kalkıp kendilerini partinin sahibi gibi görüp bir de bize ayar vermeye kalkışmıyorlar mı?

İşte ona yanıyor canımız bizim.

O birileri bilsin ki bu küçük siyasi-iktidar oyunları altında ezilirler.

O birileri bilsin ki biz Başbakan/Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı değil, ta 1980 öncesinden beri o beyazların yüzüne dahi bakmadığı en zayıf en güçsüz dönemindeki Erdoğan’ı sevdik. Onlar yokken onunla beraberdik, O gün de onunla beraberdik. Bugün de onunla beraberiz. Yarın da onunla beraber olmaya devam ederiz.

Onun hatırı için sıkılmayacak nice eli sıktık. Yine sıkarız. Onun hatırına asla katlanmayacağımız nice insanlara katlandık. Yine katlanırız. Ama herkes de haddini-hududunu bilecek. Konuşurken bin düşünecek. Uluorta konuşmayacak. Bugünün yarını da var elbet.

Bir seçim arifesindeyiz. Tek amacımız, Reis’imizin ve partimizin güçlü çıkmasını sağlamak. Bu amaçla sahadayız. Var gücümüzle.

Davamız ve partimiz için çalışırken kimseden izin almamıza gerek yok. Kimse bizim ne sahibimizdir ne efendimizdir ne de patronumuz. Dava bizim davamız, parti bizim partimiz, ev bizim evimizdir. Herkese evimizde yer vardır.

Lafın tamamını söyletmesin kimse bize.

Had bilmek önemlidir çünkü.

Biz başkalarını Reis’e ve partimize güç katmaları koşuluyla gerekirse baş tacı etmesini biliriz elbet. Reis’imizin hatırına her şeyi yapmaktan da kaçınmayız asla. Ama onurumuza ve duruşumuza da zerre miskal halel getirmeyiz. Bu bahiste haddini aşan olursa gereğini yapmaktan da kaçınmayız, biline!

Sefer Bismillah!

Zafer Bismillah!

QOSHE - FETÖ siyaseten güçlü… Sitemimdir… - Mehmet Metiner
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

FETÖ siyaseten güçlü… Sitemimdir…

101 9
16.02.2024

Çok uzun yazmayacağım.

Zira bu bahiste çok kırgınım.

Geçmişte konuştuk, bağırdık, çığırdık, en ön saflarda mücadele ettik de ne oldu?

Bu sorunun kendisi bile canımızı acıtıyor.

FETÖ siyaseten hâlâ çok güçlü.

Kim ne derse desin gerçek bu.

FETÖ ile ölümüne mücadele edenler bir bir tasfiye edildiler.

FETÖ’ye siyasi hâmilik yapanlar hâlâ etkililer.

Bir bakın isterseniz etrafınıza.

Bir mukayese ediniz dünden bugüne, kim kimdir, nerdedir diye.

17/25 Aralık’tan itibaren FETÖ ile canı pahasına mücadele edenler şimdi neredeler? Bir de tüm o süreçlerde FETÖ’ye siyasi abilik ve hâmilik yapanlar neredeler, hangi katta bulunuyorlar?

Benim dememe gerek yok.

Cevabını kendiniz verirsiniz gayrı.

15 Temmuz’da kefenini giyip ölüm meydanına atılanlar neredeler, o gece korkularından hangarlara sığınanlar, meydanlara çıkmayanlar, Reis’i ve ailesini ölüm karşısında yalnız bırakanlar neredeler?

17/25 Aralık’tan sonra “Erdoğansız AK Parti” operasyonları içinde olanlar mı daha çok değerliler bugün, yoksa onlara karşı siyasi geleceklerini riske ederek mücadele edenler mi?

17/25 Aralık’tan sonra Reis’i yalnız bırakanlar hâlâ makbul katlarda bulunuyorlarsa oturup düşünmek gerek.

Hiçbirine hiçbir şey olmadı.

Her dönem pozisyonlarını korumasını bildiler.

Hep ayakları üstünde yere düşmesini bildiler.

Ama çıkarsız ve beklentisiz Reis’in arkasında duranlar yalnız bırakıldılar.

Reis için cümle âleme, yedi düvele ve dahi içimizdeki hainlere kılıç sallayanlar, FETÖ ile mücadele süreçlerinde en ön safta bulunanlar, 15 Temmuz’un ölüm meydanlarında vuruşanlar adeta siyasi kırıma uğradılar.

Kimse kusura bakmasın ama gerçek bu.

***

Hiç unutmam.

17/25 Aralık’tan itibaren FETÖ ile ölümüne bir mücadele başladığında ekranlara çıkmaya cesaret edecek kimse bulunamıyordu.

En baba adamlar bile kenara köşeye........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play