Yeşilçam’ın pala bıyıklı babacan oyuncusu Hulusi Kentmen’i filmlerdeki gibi çok zengin bir fabrikatör veya karakolun başkomiseri zannedenler az değildir. Hâlbuki zenginlikle uzaktan yakından alakası yoktu. Fabrikatör rolünü sette tamamladıktan sonra, evine belediye otobüsüyle dönen biriydi Hulusi Kentmen.

*

Yeşilçam sinemasının en meşhur kötü karakteri olarak bilinen Erol Taş’ın filmlerde rol yaptığını fark edemeyen yahut bilse bile idrak edemeyen bazı vatandaşlar, usta oyuncuya tepkili davranmıştır.

Erol Taş, bu durumu röportajlarında dile getirmişti.

Gerçek hayatta da onu “kötü adam” zannedenler olmuştur.

Rolü gerçek olarak algılayan bazı vatandaşların, sokakta rastladıkları zaman nasıl tepki gösterdiklerini gülerek anlatırdı Erol Taş.

Kötü adam rolü oynayan diğer aktörlerin de aynı tepkiyle karşılaştıklarını biliyoruz. Yeşilçam Sokağındaki kahveye ara sokaklardan, mümkün olduğunca kimseye görünmeden, şapkasını yüzüne indirerek gittiğini söyleyenler vardır. Rastgele birinden dayak yeme riski vardı çünkü.

Kötü kadın rolündeki oyuncular için de geçerli aynı durum.

*

Anthony Quinn’i de Hz. Hamza zannedenler az değildi. Yahut Hz. Hamza’dan bahsedildiğinde, gözünün önüne Anthony Quinn gelenler arasında olmadığını kaç kişi söyleyebilir?

Algı, gerçeğin önüne geçer. Hep böyledir.

Sen ne söylersen söyle, karşıdakinin ne anladığı önemlidir.

Çöl aslanı Ömer Muhtar rolü de Anthony Quinn’in üstüne elbise gibi oturmuştur.

Örnekleri çoğaltmak mümkün ama sözü uzatmanın gereği yok.

*

Sıradan vatandaşların bu şekilde algıya yaslanması ve gerçeği göz ardı etmesi makul görülebilir.

Fakat CHP yönetiminin, bir aktörü oynadığı rollerle değerlendirmesi ve önemli bir ilçede aday göstermesi izah edilebilir mi?

Behzat Ç. şimdi belediye başkan adayı.

“Hayır, o değil. Behzat Ç bir dizi karakteriydi. Onu oynayan oyuncu Erdal Bey aday” diyebilecek olanın alnını karışlamak gerekir.

Galiba Behzat Ç’yi gerçek sanıyorlar.

Vali rolünde de çok başarılıydı usta oyuncu. Merhum Recep Yazıcıoğlu görse o da çok beğenirdi.

“Valiliği lâyıkıyla yapan, belediyeyi de gayet güzel yönetir elbet” mi dediler ne!

Rol başka, gerçek hayat başka.

Karıştıranların kafası karışık demektir.

Şayet kahramanımız Etimesgut ilçesine belediye başkanı seçilirse, ilk açıklaması muhtemelen şu olacaktır: “Senaryo nerede? Getirin bakalım.”

“Metehan’dan Erdoğan’a” kitabındaki bir yazısıyla Mahmut Çelik, ülkemizin düşmanlarına ve huylarına dikkat çekiyor.

Düşman en güçlü zamanda ortaya çıkar. Zayıfın düşmanı olmaz. Zayıf, esirdir…

Şeytanın ve düşmanın envaiçeşidi ile karşılaştık, dahası ile karşılaşacağız.

‘Dost’ kisvesi altında da ‘düşman’ kisvesi altında da…

Bildiklerinizi, yaşadıklarınızı, hatta tahminlerinizi bu sebeple unutun.

Millî ve manevî reflekslerinize, umut ve hayallerinize güvenin.

Köpekler yoldan geçen arabalara havlar, peşlerinden koşarlar.

Ellerine de hiçbir şey geçmez. Sorsanız “Niçin böyle yapıyorsun?”

“Ben köpeğim” der, “huyum bu!”

(Demese bile der gibi bakar.)

QOSHE - Anthony Quinn’i de Hz. Hamza sandılar - Mehmet Şeker
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Anthony Quinn’i de Hz. Hamza sandılar

48 52
06.02.2024

Yeşilçam’ın pala bıyıklı babacan oyuncusu Hulusi Kentmen’i filmlerdeki gibi çok zengin bir fabrikatör veya karakolun başkomiseri zannedenler az değildir. Hâlbuki zenginlikle uzaktan yakından alakası yoktu. Fabrikatör rolünü sette tamamladıktan sonra, evine belediye otobüsüyle dönen biriydi Hulusi Kentmen.

Yeşilçam sinemasının en meşhur kötü karakteri olarak bilinen Erol Taş’ın filmlerde rol yaptığını fark edemeyen yahut bilse bile idrak edemeyen bazı vatandaşlar, usta oyuncuya tepkili davranmıştır.

Erol Taş, bu durumu röportajlarında dile getirmişti.

Gerçek hayatta da onu “kötü adam” zannedenler olmuştur.

Rolü gerçek olarak algılayan bazı vatandaşların, sokakta rastladıkları zaman nasıl tepki gösterdiklerini gülerek anlatırdı Erol Taş.

Kötü adam rolü oynayan diğer aktörlerin de aynı tepkiyle karşılaştıklarını biliyoruz. Yeşilçam Sokağındaki kahveye ara sokaklardan, mümkün olduğunca kimseye görünmeden, şapkasını yüzüne indirerek gittiğini söyleyenler vardır. Rastgele birinden dayak yeme riski vardı çünkü.

Kötü........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play