Gören anlar. Bu aslında deve değil, piredir der. Hörgücü bile yoktur nitekim. Deve hörgüçsüz olmaz.

Yine de alışkın olduğumuz bir durumdur bu. Deyim hâline gelmiştir. Abartı, mübalağa der geçeriz. Fazla büyütüldü-ğünü ima ederiz.

Fakat bununla yetinmeyip daha ileri gidenler vardır.

Sineğin kanatlarını kırarlar ve bit yaparlar. Kanat kırmakla sinekten bit olmayacağını düşünen yanılır.

Saray, palas olur.

Palas zaten saraydır.

Hırsızlığın adı intihal.

Mahkeme karar verir.

Mine G. Kırıkkanat’ın “Sinek Sarayı” isimli romanı, bir başkasında “Bit Palas” olmuştur.

Temyiz yolu açık olsa da pek temiz görünmemektedir.

*

Alıntı ile çalıntı arasındaki fark, bir ç’den ötedir. (Bunu en iyi Behzat Ç ile sevenleri bilir.)

Bilenlerle bilmeyenler karışır ve bir bildiri yayınlanır. Ne anlama geldiğini yazar şöyle izah eder:

“Mahkemenin gerekçeli intihal kararını takiben 124 yazarın ‘İntihalin suç sayılması yaratıcılığımıza tehdittir’ anafikriyle temyiz mahkemesini etkilemek için imzaladıkları bildiri, işte bu anlamda evrensel bir utanç anıtıdır.”

İntihalin intihara çok yakın olması yalnızca şekil bakımından mıdır?

Bir yazar için şekilden ileri olsa gerek.

Sağlık olsun deyip işimize mi bakalım?

Elif demedim, be demedim. Gız ben sana ne demedim? Guş ganedi galem olsa…

Murat Kurum’un İstanbul için hazırladığı projeleri gördük.

Bu vuruş, hiç de kör vuruşuna benzemiyor demiş ya adam, tıpkı onun gibi, Murat Bey’in heyecanla anlattıklarının, üç beş günlük bir hazırlığın ürünü olmadığı belli.

Açıklanan her bir kalem üzerinde titizlikle çalışıldığını tahmin etmek zor değil.

Her konunun üzerine ciddiyetle eğilerek kafa yorulmuş.

Çözülmez sanılan problemlere ekibiyle beraber çareler üretmiş.

Devasa boyutlara ulaşmış konular var. Biri deprem tehlikesi, diğeri trafik.

İstanbul halkına sorunca deprem riski ikinci sırada yer buluyor, trafik en başa geçiyor.

*

Havaalanı trafiği Yeşilköy’den uzaklaştırıldı. Buna rağmen yoğunluk var.

Murat Kurum’un açıkladığı projelerden biri İstanbul otogarını Esenler’den İhsaniye’ye taşımak.

Esenler otogarı 32 yıl önce açıldı. Öncesinde Topkapı’daydı. Giriş çıkış imkânsız hâle gelmişti. Bugün Esenler de ihtiyacı karşılamaktan uzak. Orası açılırken “Şehir bu hızla büyümeye devam ederse, bir sonraki İstanbul otogarının Çorlu’ya yapılması gerekir” yazmıştık. Maalesef artık bu mübalağa olmaktan çıktı.

İstanbul halkının işe gelip giderken yolda harcadığı zaman, dayanılmaz seviyeye ulaştı artık.

Şehir içindeki cadde ve sokakların, araçlar için otopark olmaktan çıkarılması, çok katlı otoparkların yapılması, raylı sistemin yaygınlaştırılması gerekir.

Aksi hâlde günün birinde bütün araçlar yollarda kıpırdayamaz duruma gelecek ve herkes arabasını kaldığı yerde bırakıp gideceği yere yürümek zorunda kalacak.

*

Yürümekle ilgili bu tespiti on beş sene önce yazmıştık burada. Tedbir almak, çözüm üretmek konusunda çok yavaş davranıldı ve bugün bütün yolları tıkamayı başardık.

Bayan Demirtaş aday olmaktan vazgeçti. Böyle olacağı belliydi. Büyük patron izin vermez kimsenin zıpçıktı gibi davranmasına. Emir komuta zinciri varken, hiç kimse kafasına göre hareket edemez.

Böylece, herkese çay ısmarlamak zorunda kalmadık. Şimdi âdet yerini bulsun diye düşük profilli birini aday gösterebilirler. Esas maksat belliyken,

o aday bile kendine oy vermeye çekinir.

QOSHE - Pireyi deve yaparlar - Mehmet Şeker
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Pireyi deve yaparlar

17 1
09.02.2024

Gören anlar. Bu aslında deve değil, piredir der. Hörgücü bile yoktur nitekim. Deve hörgüçsüz olmaz.

Yine de alışkın olduğumuz bir durumdur bu. Deyim hâline gelmiştir. Abartı, mübalağa der geçeriz. Fazla büyütüldü-ğünü ima ederiz.

Fakat bununla yetinmeyip daha ileri gidenler vardır.

Sineğin kanatlarını kırarlar ve bit yaparlar. Kanat kırmakla sinekten bit olmayacağını düşünen yanılır.

Saray, palas olur.

Palas zaten saraydır.

Hırsızlığın adı intihal.

Mahkeme karar verir.

Mine G. Kırıkkanat’ın “Sinek Sarayı” isimli romanı, bir başkasında “Bit Palas” olmuştur.

Temyiz yolu açık olsa da pek temiz görünmemektedir.

Alıntı ile çalıntı arasındaki fark, bir ç’den ötedir. (Bunu en iyi Behzat Ç ile sevenleri bilir.)

Bilenlerle bilmeyenler karışır ve bir bildiri yayınlanır. Ne anlama geldiğini yazar şöyle izah eder:

“Mahkemenin gerekçeli intihal kararını takiben 124 yazarın ‘İntihalin suç sayılması yaratıcılığımıza tehdittir’ anafikriyle temyiz mahkemesini etkilemek için imzaladıkları bildiri, işte bu anlamda evrensel bir utanç anıtıdır.”

İntihalin intihara çok yakın olması yalnızca........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play