Otobüs kötüydü, çok kötü. Ne demek o, bir otobüs kötü olabilir mi? Yahu anlasanıza, yani delik deşik, her yanı vuruk, mermi yarası ve rengi atmış.

Dışarda bir ayaz, bir ayaz, parmak kesiyor. Otobüs buz tutmuş yolda ilerliyor. Çocuk en arka camı hohlayarak açıyor, yola bir pencere açıyor yanında annesi. Çocuğun korku dolu gözleri, nereye gidiyoruz? Köpeği otobüsün ardından koşuyor. Çocuk sanki köpekle konuşuyor. Annesi yanında, gencecik kadın, genç yaşta çökmüş. Kim bilir neler neler görmüş. Evi, ailesi arkada kalıyor. Bahçe kapısı önünde bir ihtiyar kadın ile bir ihtiyar adam. Arkalarından su döküyorlar ve okuyorlar. Kadının gözünde yaş kalmamış. Kocası cephede savaşıyor, nedense haber yok. Kadın sadece dişlerini sıkıyor ve kanatıyor. O iki ihtiyarla otobüsün arası açılıyor. Açılıyor ve sonra ikisi de kayboluyor.

Uzaklardan top sesleri geliyor.

Orada değildim diyorsun. Yalan söylüyorsun. Elin ayağın, her yanın kan kokuyor. Biliyor musun bu koku çıkmaz. Keşke ölsem dersin, toprağa gömülüp çürüsem. Hıh! Yine kaybolmaz koku, toprağı dahi kokutur. Kanlı topraklar lafı buradan geliyor işte.

Orada değildim diyorsun, yalan söylüyorsun. Geceydi, karanlıktı, bütün bunlar bahane. Yüzüne kan sıçramış, kan sıçramış gömleğe.

Gömlek beyaz, kan kırmızı.

Hani şahit deme.

Uzaklarda bir mitralyöz işliyor.

Genç gölgeler birer birer toprağa düşüyor. Düşerken kelime-i şehadet getiriyorlar. İşte şahit.

Böyle şahit olmaz diyorsun. O zaman vicdanı çağırsınlar. Ormanı, yaprakları, geceyi çağırsınlar.

Vicdan nedir, sen onu biliyor musun?

Vicdan, Cenab-ı Hak’ın kalbimizdeki sesidir, bunu biliyor musun? Ama sende kalp var mı, ondan şüpheliyim işte. Herkes kalbi bir et parçası sanır, büyük yanılgı.

Yine bahar geldi, her yanda gelincikler. Her yan çimen çiçek, bir de mezar taşları. Uzayıp giden beyaz mezar taşları. Bir kadın elinden tuttuğu çocuğu ile, bir o taşa, bir bu taşa gidiyor. Mezarlığı baştan ayağa dolaşıyor. Sonunda çöküp kalıyor. Oğlanın elinde bir gelincik.

Bir yaşlı kadın gelip kaldırıyor kadını.

Mezarlık yine sessiz, yine rüzgârın ilâhîsi.

Mustafa Kutlu, Fırtınayı Kucaklamak, Dergâh Yayınları, 2019.

QOSHE - Kan - Mustafa Kutlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kan

46 1
06.12.2023

Otobüs kötüydü, çok kötü. Ne demek o, bir otobüs kötü olabilir mi? Yahu anlasanıza, yani delik deşik, her yanı vuruk, mermi yarası ve rengi atmış.

Dışarda bir ayaz, bir ayaz, parmak kesiyor. Otobüs buz tutmuş yolda ilerliyor. Çocuk en arka camı hohlayarak açıyor, yola bir pencere açıyor yanında annesi. Çocuğun korku dolu gözleri, nereye gidiyoruz? Köpeği otobüsün ardından koşuyor. Çocuk sanki köpekle konuşuyor. Annesi yanında, gencecik kadın, genç yaşta çökmüş. Kim bilir neler neler görmüş. Evi, ailesi arkada kalıyor. Bahçe kapısı önünde bir ihtiyar kadın ile bir ihtiyar adam. Arkalarından su döküyorlar ve okuyorlar. Kadının gözünde yaş kalmamış. Kocası cephede savaşıyor, nedense haber yok. Kadın sadece dişlerini........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play