Gidiyorlar, ağıt yakalım arkalarından. Çünkü gitmek var, dönmek yok.

Bağırlarına basmışlar çocuklarını ve dişlerini sıkarak. Yağmura, kara, dipçiklere ve saat kulelerine aldırmayarak. Tel örgüleri yarıp duvara tırmanarak. Bozbulanık, coşkun bir nehrin kederli köpüğü gibi. Aniden havalanan sığırcık sürüsü gibi. O kadar kalabalık ve kocamanlar ki kimse görmüyor onları. Bakıyorlar ama görmüyorlar. Ne televizyonlar ne uydular ne çocuk mamaları ne don ne gömlek.

Onlar o çocuğun peşindeler, hani güzel fotoğraf. Denizin kustuğu cesetler ve defileler. Akıl yetirmeyin buna. Aklınıza tüküreyim nerde aklınız? Aklınız yok. Zaten siz de yoksunuz, ama paranız varmış.

Görmeye geldik.

O çocuğu oraya gömmeye geldik.

Diyeceğimizi dedik, bizi uğraştırmayın. Korku dağları bekliyor galiba, korkudan kurtulmak için, savaş kartalları sürekli o korkuyu bombalıyor. Ya gelirlerse diye gördüğünüz karabasanlar. Ve rüyalarınızı delik deşik eden tornavidalar. Onlar, o sırtında kırbaç şaklattığınız köleler, o kan, o asırlarca içtiğiniz kan. Boğulacağız, durdurun şu koşuyu. Durdurun yoksa dengemiz bozulacak, bir karadelik bizi yutacak.

Boşuna, zulmün âbad olduğu nerde görülmüş? O koşu sonsuzluğa yönelmiş, bir gün yakanıza yapışacak.

Fırtınayı kucaklayacak.

Uzaklardan, dağlardan, vadilerden gelen sesi dinleyin.

Dinleyin yankısı her yanı tutmuş.

Yaklaşıyor fukaranın ve onurun marşı.

Bombalara karşı durmaya geldik

Zincirleri hepten kırmaya geldik

O yüzsüz yüzünüzü görmeye geldik

Asırların hesabını sormaya geldik

Sormaya geldik.

Mustafa Kutlu,

Fırtınayı Kucaklamak,

Dergâh Yayınları, 2019.

QOSHE - Sormaya geldik - Mustafa Kutlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sormaya geldik

46 0
15.11.2023

Gidiyorlar, ağıt yakalım arkalarından. Çünkü gitmek var, dönmek yok.

Bağırlarına basmışlar çocuklarını ve dişlerini sıkarak. Yağmura, kara, dipçiklere ve saat kulelerine aldırmayarak. Tel örgüleri yarıp duvara tırmanarak. Bozbulanık, coşkun bir nehrin kederli köpüğü gibi. Aniden havalanan sığırcık sürüsü gibi. O kadar kalabalık ve kocamanlar ki kimse görmüyor onları. Bakıyorlar ama görmüyorlar. Ne televizyonlar ne uydular ne çocuk mamaları ne don ne gömlek.

Onlar o çocuğun peşindeler, hani güzel fotoğraf. Denizin kustuğu cesetler ve........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play