“Türkiye, şöyle bir fotoğrafın ortasında bulunmaktadır; bölgemizde yaşanan savaşlar, çatışmalar ve saldırılar kesintisiz sürüyor. Küresel güvenlik mimarisindeki kırılmalar, küresel ekonomideki belirsizlikler de derinleşiyor. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin önemli bir kısmı ciddi siyasi istikrarsızlık ve buna bağlı sosyal gerilim tehditleriyle yüzleşiyor. Dünya genelinde etkili olan tüm bu olumsuzluklara rağmen, Türkiye, hamdolsun hedefleri doğrultusunda kararlılıkla ilerliyor”…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Pazartesi günü kabine toplantısının ardından yaptığı konuşmanın bir bölümünde çizdiği ‘panorama/durum tespiti’, Türkiye’nin nasıl bir dünyada yürüdüğüne ilişkin kaba haritayı veriyor…

Çünkü işaret edilen ülke ve bölgeler, “küresel dalgayı” kazasız-belasız atlatabilmek adına tutunacak yer arıyorlar. Bulamama hali ‘istikrarsızlıktır’. Tutunma hali ‘sabitlenmek’tir, Türkiye dalgada yürüyor, kaptanlık burada belli oluyor…

Yeni jeo-politikte, ‘herkes kaybeder’i aşmak, “en az kayıpla çıkmak” demek değil. Klişedir bunlar. Öğrenilmiş çaresizliktir. Önce bunu aşmak gerekiyor…

Birden çok ‘stratejik’ işi aynı anda yapan ülke olarak tarifini en az yaptığımız “harekettir”. Yani yürüyüşün nasıl olması gerektiği…

İyice açalım, ‘yüzleşmektir’, mecburuz…

Örneğin, İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanması ve F-16 savaş uçaklarında yaşanan ilerleme, ABD ile yeni ve “temiz” bir sayfanın açılmasına vesile olacağı yönünde kimi mahfillere umut veriyor ama Trump’ın seçilmesi durumunda, “nasıl bir Amerika” ile yüzleşeceğimiz konusunda hesap yapan yok…

Bölgemizde yaşanacak herhangi bir değişiklik doğasında seri riskler barındırıyor. Bir o kadar da fırsatlar. ‘Yürürken etrafı daha sıkı kolaçan edelim’ demek o.

En ağrılı işlerden İsrail-Gazze krizinin sadece olası sonuçları üzerinde değil, istediğimiz/hedeflediğimiz sonuçları üzerinde mutabık mıyız?

Cumhurbaşkanı Erdoğan yukarıdaki açıklamalarının ardından BAE ve Mısır’a gitti. İsrail-Gazze üzerine Ankara ve Kahire’nin duruşu önemli. Hele ortak politika kurulursa! Zor. Mısır, Refah Kapısı’nda biriken masumların üzerine kanlı bir saldırı gerçekleştirecek olan İsrail’e karşı 45 yıldır süren barış anlaşmasından çekilebileceğini ihsas etti. Bunu yapabilir mi? Doğrusu bunu görmek isterdim ama tabii ki yapamaz…

Mısır, Gazze halkının kendi üzerine sürülmesini savaş nedeni sayacağını da söyledi. Hatta bölgeye asker ve zırhlı araç sevk ettiği basına yansıdı. Anlamı şu mu yani; İsrail-Mısır savaşı? ‘Kaygan zemin’ dediğimiz bunlar işte…

Büyük haritada da durum farklı değil. Yerli-yabancı askeri uzmanlar, sahada debelenme devam etse de Ukrayna’nın artık yenildiğini söylüyor. Üzerine ABD seçimlerinden Trump’ın çıkması, hatta ihtimali bile Avrupa’yı başı kesik tavuklar gibi birbirlerine çarptırmaya başladı. Panik elle tutuluyor…

Ukrayna’da bir barış/müzakere süreci ortaya çıkar, Trump seçilir ve dediği gibi ‘NATO aidatlarını’ ödemeyenleri bir Rus saldırısında savunmama türünden politikalar getirirse? Hali düşünebiliyor musunuz? NATO’nun bittiği gündür. Daha kaygan zemin mi olur?

Hepsinde bir kararınız olması lazım, tamam ama.. ‘Türkiye Yüzyılı’nın öncelikli stratejik ihtiyacı bu değil! İş; dünyada, Filistin ve Ukrayna’da yok olan on binlerce hayatın ya da içeride, F16’lara sevinmeyi bırakıp F35’in hesabını sorma gücüne erişmekte. Gerisi konvansiyoneldir…

QOSHE - ‘Kaybet-kaybet’ dünyasında Türkiye hangi elle kazanır? - Nedret Ersanel
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

‘Kaybet-kaybet’ dünyasında Türkiye hangi elle kazanır?

125 1
14.02.2024

“Türkiye, şöyle bir fotoğrafın ortasında bulunmaktadır; bölgemizde yaşanan savaşlar, çatışmalar ve saldırılar kesintisiz sürüyor. Küresel güvenlik mimarisindeki kırılmalar, küresel ekonomideki belirsizlikler de derinleşiyor. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin önemli bir kısmı ciddi siyasi istikrarsızlık ve buna bağlı sosyal gerilim tehditleriyle yüzleşiyor. Dünya genelinde etkili olan tüm bu olumsuzluklara rağmen, Türkiye, hamdolsun hedefleri doğrultusunda kararlılıkla ilerliyor”…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Pazartesi günü kabine toplantısının ardından yaptığı konuşmanın bir bölümünde çizdiği ‘panorama/durum tespiti’, Türkiye’nin nasıl bir dünyada yürüdüğüne ilişkin kaba haritayı veriyor…

Çünkü işaret edilen ülke ve bölgeler, “küresel dalgayı” kazasız-belasız atlatabilmek adına tutunacak yer arıyorlar. Bulamama hali ‘istikrarsızlıktır’. Tutunma hali ‘sabitlenmek’tir, Türkiye dalgada yürüyor, kaptanlık burada belli oluyor…

Yeni jeo-politikte, ‘herkes kaybeder’i aşmak, “en az kayıpla çıkmak” demek değil. Klişedir bunlar. Öğrenilmiş çaresizliktir. Önce bunu aşmak gerekiyor…

Birden çok........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play