Batı medeniyetinin kendi farkını belirtme tahtında sunduğu insan hakları, demokrasi, özgürlük vb. sözüm ona tüm değerler Gazze’de çöktü.

Savaş hukukundan söz eden bir medeniyetin mensupları ABD-İsrail özelinde ittifak ederek Gazze’nin her bir metrekaresine çocuk, kadın, genç, ihtiyar, sivil, asker… ayrımı gözetmeksizin tonlarca bomba attılar. Sadece evleri değil hastaneleri, su kaynaklarını, okulları, camileri, kiliseleri, yardım merkezlerini, gıda depolarını… yerle bir etmekle kalmadılar, HAMAS mücahitlerince kullanıldığını vehmettikleri tünelleri bulabilmek için Gazze toprağının altını üstüne getirdiler.

Şimdi Gazze’den evsizlerin, asgari sağlık hizmetlerinden bile yoksun aç ve biilaç insanların ölüm haberleri geliyor. Çünkü Türkiye dahil vicdan sahibi birkaç ülkenin gönderdikleri yardımlar, Refah kapsına bir yılan gibi çöreklenmiş olan ABD-İsrail tarafından Gazze’ye sokulmuyor.

On yaşlarında bir kız çocuğunu –bir savaş hedefi olarak– katlettiğini ama asıl arzusunun bebek katletmek olduğunu söyleyen bir ABD-İsrail askerinin, Siyonistlerin muharref Tevrat’tan güncelledikleri Amelekliler’i öldürme safsatasıyla dininin emrini yerine getiren biri olarak aklanmaya kalkışılmasının yanı sıra, sayısı üç milyona yakın bir topluluğun aç ve susuz bırakılarak ölüme terkedilmeleri de inanç bağlamında normalleştirilmeye çalışılıyor.

Bunların karşısında Gazze halkına yardım edemedikleri için acziyet duygusunu iliklerine kadar yaşayan vicdan sahipleri biliyorlar ki, ABD-İsrail eliyle sergilenen bu vahşet, Ashâbü’l-uhdûd’un yeni yüzü olarak Yahudilerin ilk vahşeti olmadığı gibi, başka milletlerin, toplulukların kanından ve acısından beslenen yeni Siyonist Hıristiyanlığın son vahşeti de olmayacaktır

Sızlayan vicdanlarıyla “İnsanlar açlıktan ölüyor, bilginin ne önemi var!” diye tepki gösterebilecekler için şunu hemen iletmeliyiz ki, mezkûr vahşetin kavranması, insanlık düşmanlarının evvelini bilerek şimdiyi ve geleceği doğru inşa etmeye sebep olacaktır.

Bu manada Gazze halkının maruz kaldığı olumsuzluklar üzerinden Batının sözüm ona insani değerlerinin beraberinde, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Siyonistlerin ürettikleri Yahudi mağduriyeti masalının bitirilmiş olması küçümsenebilecek bir şey değildir.

Böylece Siyonist Hıristiyanlığın her koşulda tüm insanlığı tehdit eden varlığı açığa çıkmış, onlara gösterilecek en küçük bir merhametin bile insanlığa nasıl bir hadsiz vahşet olarak hemen geri dönebileceği kuşkulardan arındırılmış bir gerçekliğe dönüşmüştür.

Gazze’den sonra dünya artık iki kutupludur: Bir yanda vahşi Siyonist Hıristiyanlık, diğer yanda insana sahip çıkan vicdan ehli vardır.

Geçmişin bilgisi ise aslında bu kutupluluğun kadimliğini yeniden hatırlamak, düşmanın temel vasıflarını eskimez ve değişmez kaynaklardan öğrenerek tahkim etmek suretiyle şimdiki ve gelecek nesillerin o –asıl vasıfları hiç değişmeyen– düşmana karşı sürekli uyanık olmalarını sağlamak için son derece gereklidir.

Siyonist Hıristiyanlığın önceki bir yüzü olarak yazımıza başlık yaptığımız Ashâbü’luhdûd’un kıssası böyle bir bilgi olarak, belki çoklarımızın okuduğu ya da duyduğu ama ABD-İsrail’in Gazze’deki vahşetiyle birlikte Siyonist Hıristiyanlık bağlamında düşünmediği bir bilgi değeriyle hemen elimizin altında bulunmaktadır

Çeşitli vesilelerle sıkça dile getirdiğimiz üzere adına antikite, arketip, kök imge… vb. ne dersek diyelim hayatın akışı başlangıçların, ilk-el hakikatlerin tekrarından başka bir şey değildir. Ashâbü’l-uhdûd kıssasını da bu doğruya yaslanarak vahiyden ve Peygamberimizin Aleyhisselam’ın ilettikleri haberlerden yeniden hatırlatmalıyız.

Ashâbü’l-uhdûd, Peygamberimiz Aleyhisselam’ın doğumundan yaklaşık yarım asır önce, o zamanın muvahhitlerini inançlarından döndürmek için ateş dolu hendeklere atarak işkence ile öldürenlerin Kur’an’daki isimdir.

Onlarla ilgili vahyî bilgi Büruc suresinin ilk dokuz ayetinde verilmiştir:

Vaat edilmiş güne,

Tanıklık edene ve edilene ki,

O çukurları, alev alev yanan ateşçukurlarını hazırlayanlar (eshabu’l-uhdudi) mahvolmuşlardır!

Hani o sırada ateşin başında oturmuşlar, inananlara yaptıklarını seyrediyorlardı. Aziz, övgüye layık, göklerin ve yerin maliki olan Allah’a inandıkları için, sırf bu sebeple onlara ağır işkence uyguladılar. Ama Allah her şeye şahittir.”

Uzun olması nedeniyle metnine burada yer vermediğimiz Suheyb b. Sinân tarafından rivayetle Peygamerimiz Aleyhisselam’dan gelen haberler de Müslim ve Tirmizî ile Kutubî ve başka tefsirlerden okunabilir.

Nasipse buradan devam edelim inşallah.

QOSHE - Ashâbü’l-uhdûd’un yeni yüzü: Siyonist Hıristiyanlık - Ömer Lekesiz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ashâbü’l-uhdûd’un yeni yüzü: Siyonist Hıristiyanlık

33 1
25.01.2024

Batı medeniyetinin kendi farkını belirtme tahtında sunduğu insan hakları, demokrasi, özgürlük vb. sözüm ona tüm değerler Gazze’de çöktü.

Savaş hukukundan söz eden bir medeniyetin mensupları ABD-İsrail özelinde ittifak ederek Gazze’nin her bir metrekaresine çocuk, kadın, genç, ihtiyar, sivil, asker… ayrımı gözetmeksizin tonlarca bomba attılar. Sadece evleri değil hastaneleri, su kaynaklarını, okulları, camileri, kiliseleri, yardım merkezlerini, gıda depolarını… yerle bir etmekle kalmadılar, HAMAS mücahitlerince kullanıldığını vehmettikleri tünelleri bulabilmek için Gazze toprağının altını üstüne getirdiler.

Şimdi Gazze’den evsizlerin, asgari sağlık hizmetlerinden bile yoksun aç ve biilaç insanların ölüm haberleri geliyor. Çünkü Türkiye dahil vicdan sahibi birkaç ülkenin gönderdikleri yardımlar, Refah kapsına bir yılan gibi çöreklenmiş olan ABD-İsrail tarafından Gazze’ye sokulmuyor.

On yaşlarında bir kız çocuğunu –bir savaş hedefi olarak– katlettiğini ama asıl arzusunun bebek katletmek olduğunu söyleyen bir ABD-İsrail askerinin, Siyonistlerin muharref Tevrat’tan güncelledikleri Amelekliler’i öldürme safsatasıyla dininin emrini yerine getiren biri olarak aklanmaya kalkışılmasının yanı sıra, sayısı üç milyona yakın bir topluluğun aç ve susuz bırakılarak ölüme terkedilmeleri de inanç bağlamında normalleştirilmeye çalışılıyor.

Bunların karşısında Gazze halkına yardım edemedikleri için acziyet duygusunu iliklerine kadar yaşayan vicdan sahipleri biliyorlar ki, ABD-İsrail eliyle sergilenen bu vahşet,........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play