Gazze’de modernitenin sınırları mı yoksa temelleri mi ortaya çıktı?
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın her hangi bir kişi olarak İsrail’den ve onun uzantısı Yahudi lobisinden korktuğunu düşünmemiz bizi hatalı sonuçlara götürmez. Fakat sıra ABD dış politikasına gelmişse Yahudi lobisinin isteklerinden ziyade ABD derin aklının güç odaklarına teslim olmayacağını da kabul etmemiz gerekir. Bu, aslında devlet olmanın gereğidir. Güç odaklarını ve lobileri küçümsemek elbette büyük hatadır. Fakat “devlet” ilanihaye onlara teslim olmaz. Bu durum İngiltere için de geçerlidir. Üstelik İngiltere’de güç odaklarından ziyade geleneksel güç merkezlerinin söz sahibi olduğu yönünde geniş bir mutabakat vardır. Yahudi sermayesi ve devlet aklı arasındaki zıtlığı ABD ve İngiltere’nin İslam coğrafyasına yönelik son otuz yıllık politikası bağlamında da tartışabiliriz. Bu iki ülkenin Yahudi sermayesine ve İsrail’e bağımlı olduğunu düşünmemiz bizi hataya sürükler. Ne İngiltere ne de ABD, Siyonist kolonyalizmini destekleyerek derin ilişkilerini tehlikeye atacak bir bağımlılık durumuna teslim olmuştur. Gazze soykırımını ABD ve İngiltere’nin son otuz yıldaki siyasetinin bir uzantısı olarak görmemiz gerekir. Bu durum İsrail’in sınır tanımaz soykırımından ABD ve İngiltere’nin birinci derecede sorumlu olduğunu gösterir. Bu iki ülkenin Yahudi sermayesi ile derin ilişkilerinin genel olarak Yahudilere bakışını belirlediğini düşünebiliriz fakat İsrail’in bugünkü yerleşimci yayılmacılığını da aynı çerçeveye yerleştiremeyiz.
İsrail akıl almaz vahşeti ile tarihin en büyük soykırımlarından birini yaparken ABD ve........
© Yeni Şafak
visit website