Dekolonizasyon çağının sonuna mı geldik yoksa yeni bir kolonizasyon döneminin başında mıyız? Kuşkusuz bu soruyu cevaplamadan önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir görüşmesinde jeopolitiğin dönüşünden bahsettiğini hatırlamalıyız. Stratejik önemi yüksek topraklarda hâkimiyet kurmaya dayalı yeni bir kamplaşmanın veya savaşın tekrar ortaya çıkması eski konuları yeniden gündeme getirecektir. Kuşkusuz bu da aslında “tarihin tarih olmadığını” bize tekrar hatırlatmaktadır.

İsrail, Anglosakson kolonyalizminin eseridir. Bu yapıyı ve onunla birlikte ortaya çıkan sorunları sömürge kavramı ile zihnimizde canlandırmamız mümkün değil. Evet, İsrail bir koloni devlettir fakat sömürge değildir. Bu koloni devletin ortaya çıkma sürecinde en önemli tamamlayıcı unsurlardan biri özellikle doğu Avrupa’dan getirilen yerleşimci kolonyalistlerdir. Türk düşünce hayatında kavram karmaşasının açtığı tahribatın boyutlarını hadiselerin gerçekliğini kavramak istediğimiz zaman daha iyi görebiliyoruz. Anglosaksonların eseri olan İsrail koloni yapısının nihaî bir aşamaya geldiğini yaşayarak görmüş olduk.

Hamas’ın ve Gazzelilerin bütün dünyayı şaşkına çevirmesinin sorumlusu şaşkına çevirenler mi yoksa şaşkınlık gösterenler midir? Bu sorunun cevabı önemli fakat entelektüel anlamda inanılması çok güç bir kayıtsızlığın bütün dünya için geçerli olduğu da görülebilir. Çünkü ne İsrail Hamas’ı antikolonyal ve antiemperyalist bir hareket olarak kabul etmeye niyetli ne de dünya kamuoyunda bu yönde bir kavrayış genişliği var. Fakat yine de bütün dünyanın üzerinde uzlaştığı kavramlar kullanıldığında yeni fikrin kendini kabul ettirme kabiliyetinin yüksek olduğu anlaşılıyor. İtiraf etmek gerekirse Filistinlilerin de kendi içlerinde Anglosakson imzası taşıyan kolonyal yapının çözülmesi karşısında şaşkınlık yaşadığını söyleyebiliriz. Bugünküne benzer bir durum birinci intifada sırasında yaşanmıştı. Arafat ve ekibi taş atan çocukların gücünü fark edememişti.

İsrailliler, bugünkü Filistinlilerin ve özellikle de Hamas’ın ortaya çıkardığı yeni gerçeklik karşısında ne yapacağını şaşırmış durumda. İsrailli Siyonist kişilerin sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımlar bu şaşkınlığı ele verecek niteliktedir. Örneğin Eylon Levy adlı kullanıcı “Eskiden İslam imparatorluğu olan toprakların tamamını geri alma davasının nasıl olup da ‘kolonyalizm karşıtı” bir mücadelenin parçası hâline geldiğini asla anlayamayacağım” diyor. İlgili hesapta verilen bilgiye göre bugünkü yönetimin sözcüsü olarak görev yapan sosyal medya kullanıcısı, ikinci mesajında düşüncesini daha da geliştirerek şunu söylüyor: “Hamas ‘kolonyalizm karşıtı’ değildir, siz katıksız aptallarsınız. Onlar bir imparatorluğun enkazında çıktıkları hâlde egemen bir unsur olarak eşitlik ve haysiyet hakkını savunabilmek için Ortadoğu’da kelimenin tam anlamıyla hilafetin kendilerini azınlığı kuşatması çağrısında bulunuyorlar. Sizler dangalaksınız.”

Eylon Levy, hem birinci hem de ikinci mesajında Hamas ve kolonyalizm karşıtlığının bir araya getirilmesine tepki göstermiş. O, Hamas’ı açıkça eski bir İslam imparatorluğu ve hilafet hareketi ile ilişkilendirmeye çalışmış. İsrailli sözcünün Hamas’ın ve doğal olarak Filistinlilerin antikolonyal vasfından aşırı derece rahatsız olduğu anlaşılıyor. O, Hamas’ı hilafet ve İslam imparatorluğu kavramları ile tanımlamak istediğini göstermiş.

Türkiye’de kolonyalizm ve müstemlekecilik kavramlarına ilgi gösterilmiyor. Bunun yerine sömürgecilik kavramı kullanılıyor. Doğal olarak bazı temel kavramlarla ilgili anlaşma zemini aşınıyor ve zamanla yok oluyor. Oysa temel kavramlarda uzlaşma olmadan herhangi bir meselede anlaşmak mümkün değildir. Körler döğüşü ve sağırlar diyaloğu tam da bu durumu anlatır. Buna mukabil kavram ortaklığı sağlandığında herkes ne söylendiğini gayet iyi bilir. Örneğin Dani Dayan adlı bir İsrailli Harvard Üniversitesinin bir salonunda konuşurken “The legal strategy for israeli settlements!” dediğinde dinleyiciler çok sakin bir şekilde tepki gösteriyor ve salondan ayrılıyor. Adam konuşamıyor. Herhangi bir İsrailli yetkili ya da tarihçi istedi diye yerleşimciler kavramının ifade ettiği gerçeklik değişmez. Kolonyalizm ve müstemlekecilik yüzyıllara yayılmış bir sistemdir. Bu sebeple salonu terk eden hukuk öğrencileri “Settlements are a war crime” diyor. Yerleşimciliğin bir savaş suçu olduğu sadece İsrail örneği ile sabit değildir. Fransa’nın Cezayir’e gönderdiği yerleşimciler de savaş suçu işlemişti. Bugün Kuzey Amerika’nın eski yerlilerinin Filistinliler lehine gösteri yaptıklarını haber alıyoruz. Onlar da Anglosakson yerleşimciliğinin ne anlama geldiğini çok iyi bilir.

İsrail entelektüel anlamda da kaybediyor.

QOSHE - İsrail entelektüel anlamda da kaybediyor - Selçuk Türkyılmaz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İsrail entelektüel anlamda da kaybediyor

21 15
06.11.2023

Dekolonizasyon çağının sonuna mı geldik yoksa yeni bir kolonizasyon döneminin başında mıyız? Kuşkusuz bu soruyu cevaplamadan önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir görüşmesinde jeopolitiğin dönüşünden bahsettiğini hatırlamalıyız. Stratejik önemi yüksek topraklarda hâkimiyet kurmaya dayalı yeni bir kamplaşmanın veya savaşın tekrar ortaya çıkması eski konuları yeniden gündeme getirecektir. Kuşkusuz bu da aslında “tarihin tarih olmadığını” bize tekrar hatırlatmaktadır.

İsrail, Anglosakson kolonyalizminin eseridir. Bu yapıyı ve onunla birlikte ortaya çıkan sorunları sömürge kavramı ile zihnimizde canlandırmamız mümkün değil. Evet, İsrail bir koloni devlettir fakat sömürge değildir. Bu koloni devletin ortaya çıkma sürecinde en önemli tamamlayıcı unsurlardan biri özellikle doğu Avrupa’dan getirilen yerleşimci kolonyalistlerdir. Türk düşünce hayatında kavram karmaşasının açtığı tahribatın boyutlarını hadiselerin gerçekliğini kavramak istediğimiz zaman daha iyi görebiliyoruz. Anglosaksonların eseri olan İsrail koloni yapısının nihaî bir aşamaya geldiğini yaşayarak görmüş olduk.

Hamas’ın ve Gazzelilerin bütün dünyayı şaşkına çevirmesinin sorumlusu şaşkına çevirenler mi yoksa şaşkınlık gösterenler midir? Bu sorunun cevabı önemli fakat entelektüel anlamda inanılması çok güç bir kayıtsızlığın bütün dünya için geçerli olduğu da görülebilir. Çünkü ne İsrail Hamas’ı antikolonyal ve antiemperyalist bir hareket olarak kabul etmeye niyetli ne de dünya kamuoyunda bu yönde bir kavrayış genişliği var. Fakat yine de bütün........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play