Türkiye’de liberal muhafazakârlar 2023 seçimi yaklaşırken CHP’nin ABD’den davet ettiği danışmanlarla ilgili yoğun bir propaganda çalışmasına girişmişlerdi. Bir dönem CHP’ye danışmanlık yaptığı da bilinen bu meşhur kişilerin biyografisi son derece dikkat çekiciydi. Onlar Batı’da da şöhretliydi ve el üstünde tutuluyorlardı. Hatta kimi çevreler bu itibarlı kişilerin Türkiye’ye gelmesinin bir lütuf olduğunu dahi ifade etmişti. Bu kişiler hakkında bilgi edinmek için çok uzağa gitmeye gerek yok. Bunlardan birinin eserleri Türkçeye çevrilmişti ve bu eserlerden hareketle danışmanlar hakkında yeterince fikir elde edebilirdik. Benim işim nispeten daha kolaydı zira bahsi geçen danışmanlardan Daron Acemoğlu’nun kitaplarını önceden temin etmiş ve biraz da not almıştım. İlgili kitaplara tekrar baktım ve onlar hakkında yazılmış köşe yazılarını da okudum. Meşhur danışmanlar okuduğum eserlerinde Anglosakson kolonilerinin niçin başarılı oldukları sorusunu cevaplamaya çalışıyordu. Onlara göre İspanyol ve Portekiz kolonilerinden farklı olarak İngiliz kolonilerinin başarısı göz kamaştırıyordu. Bu gerçeği anlatabilmek için ABD ve Meksika arasında paylaşılan bir kasabanın iktisadî seviyesi örnek olarak seçilmiş. Karşılaştırmayı da buna göre yapmışlar. Türk liberal muhafazakârları ise köşe yazılarında anılan danışmanın kitabına övgü yarışına girişmişler. Acemoğlu, kendine göre çok temel bir sorudan hareket ediyor: ABD ve Meksika arasında paylaşılan bir kasabanın iktisadî farkı nereden kaynaklanıyor?

Bu sorunun ahlâkî bir soru olup olmamasını bir kenara bırakarak daha temel bir hakikati gündeme getirmemiz gerekir. Akademik çalışmalarını Anglosakson dünyada yapan Acemoğlu ne ABD’de ve Kanada’da ne de diğer Anglosakson kolonilerinde Batılılardan önce hayatını idame ettiren yerli insanlara ne oldu sorusu ile hiç ilgilenmiyor. Acemoğlu örneğin kendi sorusunu Anglosaksonlar yerleşimcilerle kolonize ettikleri ülkeler ve kıtalardan yerlileri radikal bir şekilde temizledikleri için başarılı oldular diyerek cevaplasaydı ürkütücü bir metin ortaya çıkardı fakat kendi içinde tutarlı davranmış olurdu. Ama onun bu türden hakikatlere gözünün kapalı olduğunu anlıyoruz. Yerli ahalinin, onun kurumsal kapsayıcılık alanına girmediği çok açıktı. Bu durum Türk muhafazakâr liberalleri için de geçerlidir. Onlar da daha birkaç yüz yıl önceye ait tarihî hakikatlere gözlerini kapatmış. Muhtemelen onlar da bugün Kızılderililer ve Aborjinler topraklarını satmasaydı diyerek meseleyi İngiliz kolonyalizminin başarısına bağlıyor.

Kızılderililer ve Aborjinler bahsini özellikle açtım. Çünkü İsrail de Filistin’de Anglosakson kolonyalizmini tatbik ediyor. İsrail meselesinin Türkiye’de kafa karışıklığına sebep olacak derecede bağlamından koparılmasının bununla ne derece ilgisi vardır sorusuna kapsamlı cevap verilmelidir. Bu cevaplar son derece önemli olacaktır zira Türkiye’de belirli çevreler hâlâ Yahudilerin “İsrailiyattan beslenen” dönüş hikâyesi ile meşgul olmaktan fazlasıyla memnun gözüküyor. Sonuçta bu hikâyede de başarı kabilinden tarım, sanayi, iktisat ve ticaret örnekleri bulabiliyorlar. Hâlbuki Siyonizm daha en başından itibaren Doğu’da Batı medeniyeti projesi olarak inşa edilmişti. Siyonist proje hayata geçirilirken Anglosaksonlar Kuzey Amerika yerlilerini nasıl görmüşse İsrailliler de Filistinlileri o şekilde görmüşlerdir. Türk liberal muhafazakârlar Vahşi Batı kavramının nereden geldiğini elbette duymuşlardır. Fakat Anglosakson başarısı onları da büyülediğinden İsraillilerin Filistinlileri tanımlamak için kullandığı kavramlarla aradaki benzerliği herhalde gözden kaçırdılar. Bu, Türk solu için de geçerlidir. Onlar da Hamas’ı terörle ilişkilendirme kolaylığına kaçtı. Konunun detayına girilse onlar da Filistinlileri insan olarak görmediklerini açığa vuracaklardır. Zaten Acemoğlu da onlara danışmanlık ediyordu. Türk liberal muhafazakârlarla CHP arasındaki yakınlığın dönemsel Tayyip Erdoğan düşmanlığı ile açıklanamayacağını kayda geçirmek zorundayız.

Filistin meselesinin bütün dünyayı etkisi altına aldığı çok açıktır. Batı Avrupa emperyalizmi yeniden canlandı ve 19. yüzyılda en yüksek seviyeye ulaşan kolonyalist politikalara dönmeye başladılar. Bu elbette eskiyi bütün yönleri ile günümüze taşıyacakları anlamına gelmez. Fakat bütün dünyanın tehdit altında olduğu çok açıktır. Küresel Kuzey, küresel Güney’e savaş açtı. Filistin ve Gazze bu gerçeği görmek için çok çarpıcı bir örnektir. Bundan sonra Türkiye de dâhil dünyanın hiçbir ülkesi güvende değildir. Elbette Türkiye’de küresel Kuzey’in temsilciliğine soyunanlar da onlarla aynı cephededir.

QOSHE - Küresel Kuzey Küresel Güney’e savaş açtı - Selçuk Türkyılmaz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Küresel Kuzey Küresel Güney’e savaş açtı

20 13
20.11.2023

Türkiye’de liberal muhafazakârlar 2023 seçimi yaklaşırken CHP’nin ABD’den davet ettiği danışmanlarla ilgili yoğun bir propaganda çalışmasına girişmişlerdi. Bir dönem CHP’ye danışmanlık yaptığı da bilinen bu meşhur kişilerin biyografisi son derece dikkat çekiciydi. Onlar Batı’da da şöhretliydi ve el üstünde tutuluyorlardı. Hatta kimi çevreler bu itibarlı kişilerin Türkiye’ye gelmesinin bir lütuf olduğunu dahi ifade etmişti. Bu kişiler hakkında bilgi edinmek için çok uzağa gitmeye gerek yok. Bunlardan birinin eserleri Türkçeye çevrilmişti ve bu eserlerden hareketle danışmanlar hakkında yeterince fikir elde edebilirdik. Benim işim nispeten daha kolaydı zira bahsi geçen danışmanlardan Daron Acemoğlu’nun kitaplarını önceden temin etmiş ve biraz da not almıştım. İlgili kitaplara tekrar baktım ve onlar hakkında yazılmış köşe yazılarını da okudum. Meşhur danışmanlar okuduğum eserlerinde Anglosakson kolonilerinin niçin başarılı oldukları sorusunu cevaplamaya çalışıyordu. Onlara göre İspanyol ve Portekiz kolonilerinden farklı olarak İngiliz kolonilerinin başarısı göz kamaştırıyordu. Bu gerçeği anlatabilmek için ABD ve Meksika arasında paylaşılan bir kasabanın iktisadî seviyesi örnek olarak seçilmiş. Karşılaştırmayı da buna göre yapmışlar. Türk liberal muhafazakârları ise köşe yazılarında anılan danışmanın kitabına övgü yarışına girişmişler. Acemoğlu, kendine göre çok temel bir sorudan hareket ediyor: ABD ve Meksika arasında paylaşılan bir kasabanın iktisadî farkı nereden kaynaklanıyor?

Bu sorunun........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play