Meseleye İsrâil-Filistin denklemi olarak bakmakta ısrarlı olanlar, ABD ve Birleşik Krallığın bile gâfil avlandığını, donanmalarını getirmelerinin sebebinin Hizbullah ve İran’ın dâhil olmasına, bir bakıma yangının büyümesine mâni olmak olduğunu iddia ettiler. “İsrâil söz dinlemiyordu”; iyisi mi, onun Filistin ile hesaplaşmasına rıza göstermekle yetinmeliydiler. Savaşın büyümesine ancak bu şekilde mâni olabilirlerdi. Bu sûretle İran’ın “oyunu” da bozulmuş olacaktı.

beri ilk defâ kapsamlı bir gezi yaptı ve Körfez’i,

petrol kardeşliği havası estirerek ziyaret etti. Kimse de ne Suudlar’a ne de BAE’ne hesap sorabildi.

Bu durumda Putin, İran çok arzulasa da İsrâil-Filistin meselesinde topa girer mi? Ekonomik meseleleriyle boğuşan Çin’in durumu da bundan farklı değil.

(Kiev hükûmeti ise bekleneceği üzere tam bir hayâl kırıklığı yaşadı; anlaşılıyor ki bundan sonra daha da yaşayacak).

Şahsî kanaatim odur ki, 7 Ekim ve arkasından yaşananlar, ne ABD ne de Birleşik Krallık için bir sürpriz oldu. Ertesi gün donanmalarıyla Levant bölgesinde zuhûr etmeleri durumu kontrol etmek için değil; tam aksine İsrâil’in güvenliğine tam destek vermek içindi. İran’ın, ortaklarıyla geri duracağını onlar da biliyorlardı. Nasıl ki, 1982’de Sadra ve Şatilla katliamlarında Falanjistlere İsrâil kol kanat gerdiyse; bu defâ da İsrâil’in katliamlarına ABD ve Birleşik Krallık perdeleme yapıyor. Niyetleri, İsrâil’i bir vekil güç olarak kullanıp Sûriye ve Irak’ı istedikleri şekilde tanzim etmek. Bu elbette İsrâil’in de işine geliyor. Yâni bu savaşın büyümesine mâni olmak değil dertleri. Tam aksine, savaşı büyütmek için oradalar. Son ateşkes girişiminin ABD’den veto yemesi bunun açık ıspatıdır. Her ne kadar, beri durarak geçici bir rahatlama yaşamış olsa da İran, eninde sonunda bu savaşa çekilecek. Anladığım bu. ABD ve Birleşik Krallık Rusya ile ne Ortadoğu ne de Akdeniz’de karşı karşıya gelmeyecektir. Rusya’ya dâir hesapları Karadeniz’de açılmıştır. Kırım ve Kafkasya’dır cepheler. Bu cephelerde yaşanan göreli donmalara aldanmamak gerekir. Her an yeniden canlanabilecektir.

QOSHE - Gazze; tesadüf mü, plânlanmış mı? - Süleyman Seyfi Öğün
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Gazze; tesadüf mü, plânlanmış mı?

77 8
11.12.2023

Meseleye İsrâil-Filistin denklemi olarak bakmakta ısrarlı olanlar, ABD ve Birleşik Krallığın bile gâfil avlandığını, donanmalarını getirmelerinin sebebinin Hizbullah ve İran’ın dâhil olmasına, bir bakıma yangının büyümesine mâni olmak olduğunu iddia ettiler. “İsrâil söz dinlemiyordu”; iyisi mi, onun Filistin ile hesaplaşmasına rıza göstermekle yetinmeliydiler. Savaşın büyümesine ancak bu şekilde mâni olabilirlerdi. Bu sûretle İran’ın “oyunu” da bozulmuş olacaktı.

beri ilk defâ kapsamlı bir gezi yaptı ve Körfez’i,

petrol kardeşliği havası estirerek ziyaret etti. Kimse de ne Suudlar’a ne de BAE’ne hesap sorabildi.

Bu durumda Putin, İran çok arzulasa da İsrâil-Filistin........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play