28 Mayıs’tan sonra muhalefet açısından yaşanan kırılmalar, parti içi demokrasi ve elit sirkülasyonu açısından önemli çıktılar ortaya koymaktadır. 14 Mayıs öncesinde Millet İttifakı’nı oluşturan iki ana parti olan CHP ve İYİ Parti’de yaşanan tartışmalara bakıldığında yeni denklemlerin ortaya çıktığı söylenebilir. Özellikle 14 Mayıs öncesinde ciddi kriz ve meydan okumalara rağmen bir masa etrafında konsolide olan her iki partinin yerel seçimler öncesinde bir işbirliği ya da ittifak kurma ihtimali bu tartışmaların başında gelmektedir.

CHP’NİN DEĞİŞİMİ!

Ana muhalefet partisi CHP’nin kongre sonucunda yaşadığı değişim ile ilgili çeşitli soru işaretleri, CHP’nin yakın gelecekte nasıl bir siyaset izleyeceği tartışmaları ile paralel seyretmektedir. Nitekim CHP’nin Genel Başkanlık makamı başta olmak üzere parti meclisi ve MYK’da yaşadığı değişimin bir politika değişimi olmadığı eleştirileri sıklıkla dile getirilmektedir. Bu eleştirilerin ana argümanı, CHP’de siyasetçiler değişse de izlenen politikada herhangi bir değişim olmadığıdır. Bu argümanı savunanların verdiği örneklerin başında CHP’de değişimi savunan aktörlerin kongrede kazanmaları durumunda parti içi demokrasiyi geliştirecekleri yönündeki vaatlerini tutmaması olarak gösterilmektedir. Nitekim yerel seçimlerde aday belirleme noktasında zaman sıkışıklığı nedeniyle önseçim yapılamayacağı yönündeki eğilimin baskın çıkması bunu doğrulamaktadır.

Özel’in konuşmaları sonrasında ortaya çıkan tabloya bakıldığında iki vurgu öne çıkmaktadır. Özel’e göre CHP, partinin değişmediğini iddia edenlerin aksine önemli değişimler yaşamıştır. Özel’in bu argümanı savunmasında ana gerekçe ise partide Genel Başkanlığın delege iradesinin sonucunda belirlenmesidir. Fakat siyasetin finansmanı noktasında ortaya çıkan spekülasyonlar ve İmamoğlu etkisine dair Özel’in söylemedikleri, söz konusu iradenin nasıl şekillendiği ile ilgili soru işaretlerini artırmaktadır.

Özel’in sahici bir değişim oluşturulduğu iddiasını, özellikle Ecevit kimliği üzerinden anlamlandırmaya çalışması da önemli bir tartışma konusu. Özel’in İmamoğlu ile deprem bölgesine yaptıkları ziyarette Ecevit şapkası ile çıkması ve kendi siyasi yolculuğunu Ecevit’in 70’li yılları ile kıyaslaması dikkat çekici idi. Ecevit’in o yıllarda genel seçim ve yerel seçimlerindeki görece başarısının Özel liderliğinde yakalanabileceği iddiasının seçmende ne düzeyde heyecan uyandırdığı muamma.

Özel’in kendi siyasi yolculuğunu Ecevit’le özdeşleştirmesi iki açıdan sorunlu. Birincisi, Ecevit’in Milli Şef kimliği ile bilinen İnönü’ye karşı 70’lerin başından itibaren ortaya çıkan eleştirilerini belirli bir ideolojik zemin üzerinden dile getirmesi. Hem ortanın solu hem de 12 Mart sonrası oluşan Nihat Erim hükümetine verilen desteğe kuvvetli bir eleştiri ortaya koyan Ecevit, parti içindeki gücünü tahkim etmiştir. İkincisi ise Ecevit’in kongre sürecine giderken Genel Sekreterlik makamını riske etmesi ve siyasi geleceğiyle ilgili belirsizliklerine rağmen değişim iddiasını sürdürmesi. Ecevit ile karşılaştırıldığında Özel’in Kılıçdaroğlu’na karşı adaylığı sürecindeki eleştirilerinin ideolojik olmaktan daha çok 14 ve 28 Mayıs öncesindeki taktik ve stratejik hatalara yönelik olduğu görülür. Bir diğer konu ise Özel’in kongre sürecinde parti içinde deruhte ettiği görevinden istifa etmeyerek sürdürdüğü mücadelede risk almayarak yola devam etmesi. Bu tür farklılıklar dikkate alındığında şu sonuç ortaya çıkmaktadır; tarihsel süreçleri bağlamından kopartarak kendi gerçekliğinizi anlamlandırmaya çalışmak kaçınılmaz olarak anakronizm tuzağına düşmenizi de beraberinde getirecektir.

Milliyetçiliğin gerçek temsilcisi olma iddiasıyla MHP’de yaşanan ayrılmalar sonucunda siyaset sahnesine çıkan İYİ Parti’nin ciddi sorunlar yaşadığı ortada. Bu sorunların en başında Akşener’in İYİ Parti’yi CHP’nin payandasında bir siyasi organizasyona dönüştürdüğü tartışmaları gelmektedir. Bir diğer sorun, seçimler öncesinde önemli görevler icra eden isimlerin istifa etmeleri. Finansal iddiaları bir kenara bırakırsak buradaki en temel konunun İYİ Parti’nin yerel seçimlerde bütün illerde kendi adaylarını desteklemesi kararının parti içerisinde yarattığı tartışma olduğu görülmektedir.

QOSHE - Muhalefetin geleceği: CHP ve İYİ Parti - Turgay Yerlikaya
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Muhalefetin geleceği: CHP ve İYİ Parti

24 1
16.11.2023

28 Mayıs’tan sonra muhalefet açısından yaşanan kırılmalar, parti içi demokrasi ve elit sirkülasyonu açısından önemli çıktılar ortaya koymaktadır. 14 Mayıs öncesinde Millet İttifakı’nı oluşturan iki ana parti olan CHP ve İYİ Parti’de yaşanan tartışmalara bakıldığında yeni denklemlerin ortaya çıktığı söylenebilir. Özellikle 14 Mayıs öncesinde ciddi kriz ve meydan okumalara rağmen bir masa etrafında konsolide olan her iki partinin yerel seçimler öncesinde bir işbirliği ya da ittifak kurma ihtimali bu tartışmaların başında gelmektedir.

CHP’NİN DEĞİŞİMİ!

Ana muhalefet partisi CHP’nin kongre sonucunda yaşadığı değişim ile ilgili çeşitli soru işaretleri, CHP’nin yakın gelecekte nasıl bir siyaset izleyeceği tartışmaları ile paralel seyretmektedir. Nitekim CHP’nin Genel Başkanlık makamı başta olmak üzere parti meclisi ve MYK’da yaşadığı değişimin bir politika değişimi olmadığı eleştirileri sıklıkla dile getirilmektedir. Bu eleştirilerin ana argümanı, CHP’de siyasetçiler değişse de izlenen politikada herhangi bir değişim olmadığıdır. Bu argümanı savunanların verdiği örneklerin başında CHP’de değişimi savunan aktörlerin kongrede kazanmaları durumunda parti içi demokrasiyi geliştirecekleri yönündeki vaatlerini tutmaması olarak gösterilmektedir. Nitekim yerel seçimlerde aday belirleme noktasında zaman sıkışıklığı nedeniyle önseçim yapılamayacağı yönündeki eğilimin baskın çıkması bunu........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play