Cezayir bağımsızlık savaşının anatomisini psikolojik bağlam üzerinden analiz eden Frantz Fanon, sömürgecilik pratikleri üzerine düşünme açısından önemli kulvarlar açtı. Fanon’a göre, sömürgeciler sadece toprakları işgal ederek yayılmacı bir siyaset izlemiyor aynı zamanda gittikleri yerlerde zihinleri de işgal eden sosyo-politik bir zemin oluşturuyorlardı. Uzun erimli bir mücadelenin sonunda zayıf ya da kuvvetli mukavemetlere rağmen sömürgeciler, zihinleri de ele geçiriyor ve bir tür hegemonya tesis ediyorlardı. O nedenle Napolyon 1798 tarihinde Mısır’ı işgal ettiğinde yanında onlarca bilim adamını da getirmiş ve işgalin sadece teritoryal genişleme olmadığını göstermiştir.

Son dönemde Türkiye’nin savunma sanayiindeki gelişmelerle ilgili muhalif ve tahfif edici yaklaşımlara da bakıldığında bu tür bir tahribat çok açık biçimde görülebilmektedir. Türkiye’nin TUSAŞ aracılığıyla silahlı kuvvetlere dahil etmek için gün saydığı bir projenin çıktısı olan KAAN ile ilgili yaklaşımlar da bu minval üzerinden ilerlemektedir. Öyle ki Çin, ABD ve Rusya gibi devletlerin içerisinde bulunduğu bir ekosistemin üretebildiği beşinci nesil savaş uçağının Türkiye tarafından üretilemeyeceği algısı tam da bu tür bir zihnin yansıması aslında. Her ne kadar Türkiye uzun süreli bir sömürgeleştirme sürecine maruz kalmasa da tarihsel süreçte uygulanan katı modernleşme siyaseti, zihinlerin böyle düşünmesini temin etmiştir. Yüzyıllarca süren ve başarılı olan bir devlet aklını paranteze alan ve miladı modern Türkiye ile başlatan bir modernleşme pratiğinin de etkisi çok büyük. Sadece KAAN üzerinden değil uzunca süredir Türkiye’nin farklı alanlardaki gelişme istidatları da bu tür bir yaklaşım ile mahkum edilmeye çalışılmaktadır.

Son dönemde örneklerini artırabileceğimiz birçok hadisede benzer bir yaklaşımın izlerini takip etmek mümkün. Örneğin Türkiye’nin otomobil girişimi olan TOGG’un hikayesi ve arka planındaki eleştiri ve kara propagandaya bakıldığında da bu zihnin yansımaları açıkça görülebilmektedir. Benzer biçimde Türkiye’nin uzay alanındaki farkındalığı ile ilgili çalışmaları tahfif etmek amacıyla bu girişimi bir uzay turizmi olarak değerlendirmek ancak ve ancak yaralı bilinçlerin bir yansıması olabilir. KAAN ile ilgili lansman süreci ve sonrasında da söylenenlere bakıldığında bu konuda ne tür bir çaba ortaya koyulduğu ortada.

QOSHE - Özgüven devrimi ve Türkiye’nin savunma sanayisi - Turgay Yerlikaya
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Özgüven devrimi ve Türkiye’nin savunma sanayisi

17 1
26.02.2024

Cezayir bağımsızlık savaşının anatomisini psikolojik bağlam üzerinden analiz eden Frantz Fanon, sömürgecilik pratikleri üzerine düşünme açısından önemli kulvarlar açtı. Fanon’a göre, sömürgeciler sadece toprakları işgal ederek yayılmacı bir siyaset izlemiyor aynı zamanda gittikleri yerlerde zihinleri de işgal eden sosyo-politik bir zemin oluşturuyorlardı. Uzun erimli bir mücadelenin sonunda zayıf ya da kuvvetli mukavemetlere rağmen sömürgeciler, zihinleri de ele geçiriyor ve bir tür hegemonya tesis ediyorlardı. O nedenle Napolyon 1798 tarihinde Mısır’ı işgal ettiğinde yanında onlarca bilim adamını da getirmiş ve işgalin sadece teritoryal genişleme olmadığını göstermiştir.

Son dönemde Türkiye’nin savunma sanayiindeki gelişmelerle ilgili muhalif ve tahfif edici yaklaşımlara........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play