Kurnazlar da akıllılar da şeytanlar da bugün hep birden iş başında…

Aralık verilerine göre ABD’de merkezi hükümet borcu 34 trilyon dolardı. Şubat itibariyle 34,4 trilyon dolara yükseldi. 32 trilyondan 33 trilyona sonra da 33 trilyondan 34 trilyona yükselmesi her biri 100 günden 200 günde gerçekleşmiş.

Böylece her 100 günde borç miktarı 1 trilyon dolar daha artmış. 35 trilyon dolar olmasına da az kaldı.

ABD ne kadar borçlanabileceğiyle ilgili tüm ayarı kaybetmiş durumda. Borçlarının artış hızı artan politika faizine rağmen iyice şiddetlendi. İlk defa 2013’te gayrisafi yurtiçi hasılasının üzerinde bir borç seviyesine çıkmıştı. Şu anda merkezi hükümet borcunun gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı %125’e dayanmış durumda.

Çok temel bir makroekonomik gösterge olduğu halde FED bilançosunun gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı varsayılan makullerden koptu. 2019’da %6 olan seviyesinde %20’nin üzerine kadar çıktı. Şimdi yeniden bir dengelenme görülse de bu oran için yeni makulün kaç olması gerektiğine dair artık bir öngörüleri bulunmadığını FED’in içinden itiraf gibi söylediler.

Bu şartlar altında ABD borçlanması nerede biter, kaça kadar çıkar gerçekten bir muamma. Ben diyeyim 70 trilyon, siz deyin 170 ya da 370…

Görünen o ki 35 trilyon dolarlık borç seviyeleri dahi makul kalacak. Fakat bu durumda ABD rezerv parayı basan ekonomi olmayı dünya aleyhine bir silaha çevirmiş olacak. Daha doğrusu zaten doğrulttuğu silahın kalibresini iyiden iyiye büyütecek.

ABD enflasyonist ortamı aşamayacağını biliyor ve borçluluğunu yükselterek durumu lehine çeviriyor. Her yeni tahvil ihracında bir sonrakine kıyasla görece ucuza borçlandığı bilinciyle hareket ediyor. Yani tüm dünyanın arkasından dolaşıyor.

Maliye politikasıyla borçlandıkça aynı niyeti yönünde ilerliyor. Para politikasıyla çelişen bir maliye politikası sunuyor gibi gözükse de…

Her iki koldan likiditeyi dünyadan emiyor.

Fakat kaçırdığı bir nokta var. Likiditeyi kendine çektikçe doların hegemonyasını da zayıflatıyor. Doların kullanımı gittikçe azalıyor.

Aslında Bretton Woods anlaşmasının askıya alınmasından bu yana karşı karşıya olduğu duyarsızlığa bakılırsa ABD sistemi daha uzun yıllar çalışabilir. Fakat güncel durumdaki ekonomi politikalarıyla ABD, son ve büyük bir vurgun yapmaya hazırlanır gibi davranıyor.

Oysa bugünkü toplumlar daha çok uzun zaman yahut daha çok yüksek borç seviyelerine kadar kulağı üstüne yatar, ABD’yi idare ederdi ama erken bir hazırlığa girdi.

Sanırım, kurnazlığın üstüne yeniden şeytanlıkla çıkacakken kurnazlıkla akıllığın yer değiştirmeye başladığını gördü.

Nihayet haddi zorlaması ve zorlamaya devam edecek olması birilerini dolarsız hatta bugünkü anlamda kâğıt parasız bir denklem kurmak gerektiğinin de farkında vardırıyor…

QOSHE - ABD borç miktarı kaça varır? - Yusuf Dinç
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

ABD borç miktarı kaça varır?

22 1
12.03.2024

Kurnazlar da akıllılar da şeytanlar da bugün hep birden iş başında…

Aralık verilerine göre ABD’de merkezi hükümet borcu 34 trilyon dolardı. Şubat itibariyle 34,4 trilyon dolara yükseldi. 32 trilyondan 33 trilyona sonra da 33 trilyondan 34 trilyona yükselmesi her biri 100 günden 200 günde gerçekleşmiş.

Böylece her 100 günde borç miktarı 1 trilyon dolar daha artmış. 35 trilyon dolar olmasına da az kaldı.

ABD ne kadar borçlanabileceğiyle ilgili tüm ayarı kaybetmiş durumda. Borçlarının artış hızı artan politika faizine rağmen iyice şiddetlendi. İlk defa 2013’te gayrisafi yurtiçi hasılasının üzerinde bir borç seviyesine çıkmıştı. Şu anda merkezi hükümet borcunun gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı 5’e dayanmış durumda.

Çok temel bir makroekonomik gösterge olduğu halde FED bilançosunun gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı varsayılan makullerden koptu. 2019’da %6 olan seviyesinde ’nin üzerine kadar çıktı. Şimdi........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play