Aynı iş kolunda 2019 Aralık itibariyle 755 bin, 2020 Aralık ayında 600 bin, 2021 Aralık ayında 858 bin, 2022 Aralık ayında 893 bin kişilik yıllık kümüle işgücü açığı raporlanmış. Pandemi öncesine bu başlıkta çok hızlı dönüldüğü görülüyor.

Kasım itibariyle işgücü açığı bakımından en yakın işkolu 315 bin kişi ile toptan ve perakende ticaret kolunda (bazı yıllar idari ve destek hizmetler ikinci geliyor). Her sene böyle; imalat sanayindeki açık en yakın işkolunun 3-4 katı kadar gerçekleşiyor. Ve görüldüğü üzere açık azalmıyor, artıyor.

Türkiye’nin bu soruna acil çözüm bulması lazım. Yapısal tarafta konu ele alındı. Mesela eğitimde yeniden yapılanma ile açığın kapatılmasına dair farkındalık güçlü ama acele bir çözüm buralardan gelmez. Eğer konu acilse yapısal çalışmalar devam ederken pratik çözümlere de gitmek lazım. Çünkü;

İmalat sektöründeki istihdam açığıyla enflasyon arasında doğrusal bir ilişki olduğu İŞKUR’un istatistiklerinden görülüyor.

Açık büyüdükçe enflasyon da büyüyor.

Fakat bu noktada teoriye göre bir ilginçlik başlıyor. Normalde tersi olması lazım. FED başkanı Powell’ın açıklamalarını hatırlarsınız; enflasyonla mücadelede başarı ölçütünü her defasında işsizlik rakamlarının artmasına bağlamıştı. Çünkü Ortodoks politikaları seçmişti ve bu politikalar işsizliğin artırılarak talebin daraltılmasını hedefler.

FED nihayet değerli dolar ortamı oluşturarak, yani cari açığını artırarak, enflasyonun hızını düşürmüş görünüyor. En başından beri FED’in faiz artırarak değil, bilanço büyüklüğünü azaltarak enflasyonla daha etkin mücadele edebileceğini ifade etmiştim. Gene de FED işsizlik artmadığı halde enflasyonu aşağı çekti. Fakat bilanço büyüklüğü yerine, faizi politikasının merkezine alarak sağladığı iyileşmeyi diğer ekonomiler aleyhine mümkün kıldı.

Normalde rezerv para ekonomisinin diğer ekonomilere kendi enflasyonunu transfer edip keyfini sürmesi çok sert tepki görürdü. Ama dünya eski dünya değil, şartlar değişti. ABD, küreselleşmeden korkup yolunu değiştirdi ve hedefindeki ekonomilerle beraber tüm ekonomileri cezalandırdı. Saldırganlaştı. Bu dalgada ABD’nin aleyhine gitmeyi ve yanlış yaptığını söylemeyi kimse tercih etmedi. Enteresandır hiçbir yerde olmadığı kadar Türkiye’de FED politikaları akademi çevrelerinde takdir gördü.

Uygulama yönünden mücadele veren de gene Türkiye oldu. Ama hazırlıkları yeterli değildi, altından kalkamadı.

Nihayet işgücü açığı varken yani eksik kapasiteyle çalışırken Ortodoks politikalara, yani değerli TL ve cari açık stratejisine döndü.

Türkiye için enflasyonla mücadelede arzı artırmanın imalat sektörü istihdam açığı göz önüne alındığında daha etkili olacağı görünüyor. Buna rağmen talebi daraltmak önceliklendirildi. Talebi daraltmak, işsizlik yani arzın da daralması demek. Zaten işgücü açığı varken bu yolu zorlamak, finansal kesimi rahatlatacaksa da reel kesimi bunalıma sokar.

Şimdi, eğer Türkiye hizmetler tarafından işsizlik artışı deneyimleyecekse süreç yönetilebilir gibi duruyor. Yok eğer imalat tarafında bir daralma söz konusu olacaksa ki açık sayılarına göre bu mümkün görünmüyor; istikrarı yeniden sağlamak zorlaşır.

Türkiye ne yapıp edip bu istihdam açığını doldurmalı ve hatta yeni kapasite oluşturmalı. Çünkü enflasyonun da ihracatın da uzun dönemli istikrarın da çaresi burada. İstihdam da hizmetlerden imalata dönmek lazım.

Hatta Ortodoks politikaların bir faydası olacaksa bu anlamda bahane edilip kullanılabilir. Asgari ücret artışı tartışmaları da süregelirken bir bahane de buradan çıkarılabilir. İmalat tarafında ücretler, asgari ücretin üzerinde fakat hizmetler tarafında asgari ücret arttıkça iş arayanlar imalat tarafına dönüp bakmıyor.

Asgari ücret farklılaşması kapasite artışı için iyi bir enstrüman olabilir. Hem ücret artışlarının imalat tarafında varsayılan enflasyon yansıması hizmetlere göre daha düşüktür.

Türkiye ekonomisi içinde bulunduğu sıkışmadan ve girdiği yolla artacak bunalımdan çıkmak ve sakınmak için aykırı gelse de olağanüstü tedbirler almayı düşünmelidir.

QOSHE - İmalat sanayinde işgücü açığı 1 milyonu geçti - Yusuf Dinç
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İmalat sanayinde işgücü açığı 1 milyonu geçti

18 1
12.12.2023

Aynı iş kolunda 2019 Aralık itibariyle 755 bin, 2020 Aralık ayında 600 bin, 2021 Aralık ayında 858 bin, 2022 Aralık ayında 893 bin kişilik yıllık kümüle işgücü açığı raporlanmış. Pandemi öncesine bu başlıkta çok hızlı dönüldüğü görülüyor.

Kasım itibariyle işgücü açığı bakımından en yakın işkolu 315 bin kişi ile toptan ve perakende ticaret kolunda (bazı yıllar idari ve destek hizmetler ikinci geliyor). Her sene böyle; imalat sanayindeki açık en yakın işkolunun 3-4 katı kadar gerçekleşiyor. Ve görüldüğü üzere açık azalmıyor, artıyor.

Türkiye’nin bu soruna acil çözüm bulması lazım. Yapısal tarafta konu ele alındı. Mesela eğitimde yeniden yapılanma ile açığın kapatılmasına dair farkındalık güçlü ama acele bir çözüm buralardan gelmez. Eğer konu acilse yapısal çalışmalar devam ederken pratik çözümlere de gitmek lazım. Çünkü;

İmalat sektöründeki istihdam açığıyla enflasyon arasında doğrusal bir ilişki olduğu İŞKUR’un istatistiklerinden görülüyor.

Açık büyüdükçe enflasyon da büyüyor.

Fakat bu noktada teoriye göre bir ilginçlik başlıyor. Normalde tersi olması lazım. FED başkanı Powell’ın açıklamalarını hatırlarsınız; enflasyonla mücadelede başarı ölçütünü her defasında işsizlik rakamlarının artmasına bağlamıştı. Çünkü Ortodoks politikaları seçmişti ve bu politikalar işsizliğin artırılarak........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play