Ama İslam iktisadında konu merkezden uzak değildir ve derinlemesine analizlerle bilimsel zeminin genişlediği bir alan ortaya çıkar. O yüzden hayırseverlik üzerine farzıyla da vacibiyle de nafilesiyle de düşünürüm.

Philantrophy ile infak arasındaki farkın nazariyeler dünyasındaki yerini yani.

Derken semte Kızılay’ın kan bağışı aracı geldi. Üzerinde bir slogan; “Senin 15 dakikan başkasının Ömrü olsun,” yazılı. Güzel bir slogan…

Evet, kan verirken zaman da veriyor insan. Fakat bu örnekte asıl bağışlanan zaman değil, kan olmalıydı, dedim. Büyük ihtimalle ellerinde kan vermeye kısıt olarak; zaman bulmayla ilgili çoğunluğun vurgu yaptığı bir bulgu vardır, diye düşündüm.

Düşündüm ama böyle bir araştırmayı gösterecek rapora varsa da ulaşamadım.

Sonra biraz eleştirel bir değerlendirme yazacakken vazgeçtim. Çünkü sağlık camiasına yakın bir arkadaşıma konuyu açtığımda; sloganda yanlışlık görmediğini zira kanın eksilen bir şey olmadığını, değerlendirdi.

Buradan bakınca mesele gerçekten ilginç bir hal alıyor. Sonuçta eksilmeyen şey bağışlanamaz gibi bir yaklaşım bu ortaya konan. Bağışı aitlikle bağlı görmeye bir alternatif yani.

Sonra insanın cüzleri ve eczalarına bakınca akıldan ve ilimden başka hakikatte bağışlanacak şey olmadığı gerçeğine çıkıyor yollar…

Konu kana, söz de buraya gelmişken İsrail’e dair de söylenecek söz var. İsrail terörünün Filistin’den aldığı kan, can değildir. Onlar sadece kendilerine verilen zamanı tüketiyorlar.

“Yazıktır, günahtır, bu işin ucu size döner,” demenin gayrı zalimlere ve zulmün destekçilerine bir faydası yok. Bebekleri oksijensiz bırakana kim artık kerem eder?

Çok girmem siyasetin konulara ama birkaç kelam etmek istedim bugünkü köşemde; Kemalizm’in güncel durumu üzerine.

Kemalizm boşluk götürmez. Kemalizm birden bire sahipsiz kalınca siyasette doğan boşluk İslamcı partilerin Kemalizm’e, Kemalistlerin İslamcılığa seyirtmesiyle ortalanıp yamandı. Bu yama tutmazsa boşluğu Kemalist İslamcılıkla doldurmaya hevesli bir parti yakında ortaya çıkabilir, şimdiden kayıt düşeyim.

Halk Partisi'ndeki değişim talebi isimler özelinde değildi. Seçim kazanmak üzerine de değildi. Konforlu hissettiren, sorumluluktan düşüren Kemalizm’e dönmek üzereydi. Fakat genel kurulda daha aday yapısından başlayarak bu talep karşılık bulmadı.

Parti son seçimde hem Kemalist hem ülkücü hem İslamcı hem demokrat hem diktatör hem bir şey hem başka şey gibi bir tavır takındı. Yahut buna benzer bir tiyatro oynadıysa da millet gösterimi beğenmedi.

Bu sefer Parti, sahte tavrını gerçekçileştirmek için her şey olabilen birinin güdümüne gerçekten girdi. Aslında böylece Parti, zıtlıkların ancak ecelle yan yana gelebildiğini gösteren Kabristan-ı Hümayun’a (II. Mahmut Türbesi’nin bulunduğu Divan Yolu’ndaki kabristan) döndü.

Bu Kabristanla ilgili bir not; aydınlanmanın sembolü olarak anlam yüklenen Kabristan önündeki Küre-i Arz’ın bir on yıl kadar evvel çalındığı söylenmişti. Sonra asıl Küre-i Arz’ın uzun yıllar önce çalındığı veya kaybolduğu bu yeni hadisenin yerine konan kötü taklidiyle ilgili olduğu anlaşılmıştı. Sonra da kötü taklit kürenin çalınmadığı, düşüp ikiye ayrıldığı ifade edilmişti.

Aydınlanma, Osmanlı'nın bu döneminde gerçekten meseleydi. Bugün koltuk kavgasına aydınlanma süsü veriliyor ya ilginç gerçekten. Yeni zamanda aydınlanma sembolü, dünya küresi değil, koltuk oldu. Nasıl olsa dünyanın yuvarlak olduğu artık herkes için su götürmez bir gerçek.

QOSHE - Kan vermek mi, zaman vermek mi? - Yusuf Dinç
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kan vermek mi, zaman vermek mi?

16 4
14.11.2023

Ama İslam iktisadında konu merkezden uzak değildir ve derinlemesine analizlerle bilimsel zeminin genişlediği bir alan ortaya çıkar. O yüzden hayırseverlik üzerine farzıyla da vacibiyle de nafilesiyle de düşünürüm.

Philantrophy ile infak arasındaki farkın nazariyeler dünyasındaki yerini yani.

Derken semte Kızılay’ın kan bağışı aracı geldi. Üzerinde bir slogan; “Senin 15 dakikan başkasının Ömrü olsun,” yazılı. Güzel bir slogan…

Evet, kan verirken zaman da veriyor insan. Fakat bu örnekte asıl bağışlanan zaman değil, kan olmalıydı, dedim. Büyük ihtimalle ellerinde kan vermeye kısıt olarak; zaman bulmayla ilgili çoğunluğun vurgu yaptığı bir bulgu vardır, diye düşündüm.

Düşündüm ama böyle bir araştırmayı gösterecek rapora varsa da ulaşamadım.

Sonra biraz eleştirel bir değerlendirme yazacakken vazgeçtim. Çünkü sağlık camiasına yakın bir arkadaşıma konuyu açtığımda; sloganda yanlışlık görmediğini zira kanın eksilen bir şey olmadığını, değerlendirdi.

Buradan bakınca mesele gerçekten ilginç bir hal alıyor. Sonuçta eksilmeyen şey bağışlanamaz gibi bir yaklaşım bu ortaya konan. Bağışı aitlikle bağlı görmeye bir........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play