Geçen hafta İstanbul'un tarihi semtlerini tanıtmaya bir girizgâh yapmıştık. Bu hafta kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Çemberlitaş : Sultanahmed'den ayrılıp tramvayların bir yukarı bir aşağı gün boyu işlediği Divanyolu Caddesi’ne varıp buradan batı yönüne doğru hafif yokuş yukarı doğru yürüdüğümüzde İstanbul'un ikinci tepesi olan Çemberlitaş’a varıyoruz. Çembertaş, adını Roma döneminde bölge için tasarlanan büyük bir meydan ve meydanin ortasına dikilmiş olan ve tepesinde de Büyük Konstantin’in heykeli bulunan sütundan almaktadır. Zamanla olan depremler ve fırtınalardan ötürü harap olan sütun Roma imparatoru I. Alexios zamanında 1107’de onarılmıştır. İstanbul'un fethinin akabinde sütunun tepesinde bulunan haç indirilmiştir. İlki Fatih Sultan Mehmed zamanında 1470’te ve ikincisi Yavuz Sultan Selim zamanında, 1515-1520 arası onarımdan geçen sütun Sultan II. Mustafa zamanında bölgede meydana gelen büyük bir yangında yanmış ve yangın sonrası sütuna sinen is yüzünden Yanık Sütun olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Yangın sonrasında yıkılmasını önlemek için, bir kez daha tamir gerektiren sütunun kaidesi güçlendirilmiş, sütun çeviresine de her biri 3 ton ağırlığında olan 3 metre çaplı bilezikler yerleştirilmiştir. Bu tamirat sonrasında ise gövdeye sarılan bilezikler sütuna günümüzde de kullanılan Çemberlitaş isminin verilmesine sebep olmuştur. Yüzyıllarca pek çok söylence ve efsanenin odağında yer alan Çemberlitaş ve havalisi İstanbul tarihi için önemli pek çok esere ev sahipliği yapmaktadır. Yolunuz bu bölgeye düşerse, Atik Ali Paşa ve Nur-u Osmaniye Camiileri ile Ali Paşa Hanı başta olmak üzere bölgedeki diğer tarihi eserleri de ziyaret edebilirsiniz.

Çarşıkapı : Çemberlitaş'a sırtımızı verip Yeniçeriler Caddesi’nden batıya doğru yürümeye devam ettiğimize pek çok İstanbullunun adını bile duymadığı Çarşıkapı semtine varırız. Semte adını Fatih Sultan Mehmed tarafından temelleri atılan ve zamanla büyüyerek günümüzdeki şeklini alan Kapalıçarşı'nın en önemli ve işlek kapılarından biri verir. Bölge Osmanlı zamanından beri önemli bir ticaret kavşağıdır. Hoca Piri Camii, Çorlulu Ali Paşa Camii, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Medresesi semtteki en önemli tarihi eserlerdir. Bağcılar-Kabataş tramvayının Bayezid durağı bu semtin sınırları içinde bulunmaktadır.

Bayezid: Bayezid semti Roma döneminin İstanbul'daki en büyük meydani olan Teodosius Forumu’nun üzerinde yer almaktadır. İsmini Sultan II. Bayezid’in bölgede yaptırdığı külleyenden alan semt, bir zamanlar İstanbul'da münevver kesimin gözde buluşma mekânlarından biriydi. Semtte bulunan kahvehaneler ve kıraathaneler her türlü ilmi münazaranın yapıldığı mekanlar halindeydi. Özellikle de Küllük Kıraathanesi bu mekânların en önemlisiydi. Bayezid İmarethanesi’nin Sultan II. Abdülhamid'in emri ile kütüphaneye dönüştürülmesinden sonra burada 43 sene gibi uzun bir süre kütüphane müdürü olarak görev yapan ve kütüphanede gerçekleştirdiği ilmi sohbetlerle İsmail Saib Sencer semtle özdeşleşmiş bir sima olarak günümüzde de hayırla yad edilen bir kişidir. Küllük Kıraathanesi’nin yıkılmasından sonra yerini Marmara Kıraathanesi almış fakat Küllük Kıraathanesi kadar tutulmamıştır. Bayezid semti İstanbul Üniversitesi’nin merkez kampüsünün bulunması sebebiyle sabahın erken saatlerinden günün ilerleyen saatlerine kadar devam eden bir insan sirkülasyonuna sahiptir. Bayezid Camii’nin gölgesi altında kendine yer bulunan tarihi Sahhaflar Çarşısı ve Bayezid Medresesi Türk Vakıf Hat Sanatları Müzesi meraklılarını kendine davet etmektedir.

Vezneciler: Arapça bir kelime olan vezn ölçme, tartma anlamına gelir. Semte adı Osmanlı zamanında ordunun barut ölçülerinin satıldığı çarşının burada olması sebebiyle verilmiştir. Bir zamanlar semt hudutları dahilinde bulunan Acemioğlanlar Kışlası bu çarşının buraya kurulmasına sebep olmuş olabilir. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın 1729’da bu semtte inşa ettirdiği külliyeye gelir getirmesi için vakfettiği Direkli Çarşı, 1950lere kadar İstanbul'un önemli eğlence mekânlarının başında gelen Direklerarası’na da ismini vermiştir. Günümüzde bu muhitte devamlı olarak yaşayan olmadığından, eski mahalle komşulukları da mazi de kalmıştır.

QOSHE - İstanbul'un tarihi semtleri (2) - Şafak Evcen
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İstanbul'un tarihi semtleri (2)

12 0
26.11.2023

Geçen hafta İstanbul'un tarihi semtlerini tanıtmaya bir girizgâh yapmıştık. Bu hafta kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Çemberlitaş : Sultanahmed'den ayrılıp tramvayların bir yukarı bir aşağı gün boyu işlediği Divanyolu Caddesi’ne varıp buradan batı yönüne doğru hafif yokuş yukarı doğru yürüdüğümüzde İstanbul'un ikinci tepesi olan Çemberlitaş’a varıyoruz. Çembertaş, adını Roma döneminde bölge için tasarlanan büyük bir meydan ve meydanin ortasına dikilmiş olan ve tepesinde de Büyük Konstantin’in heykeli bulunan sütundan almaktadır. Zamanla olan depremler ve fırtınalardan ötürü harap olan sütun Roma imparatoru I. Alexios zamanında 1107’de onarılmıştır. İstanbul'un fethinin akabinde sütunun tepesinde bulunan haç indirilmiştir. İlki Fatih Sultan Mehmed zamanında 1470’te ve ikincisi Yavuz Sultan Selim zamanında, 1515-1520 arası onarımdan geçen sütun Sultan II. Mustafa zamanında bölgede meydana gelen büyük bir yangında yanmış ve yangın sonrası sütuna sinen is yüzünden Yanık Sütun olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Yangın sonrasında yıkılmasını önlemek için, bir kez daha tamir gerektiren sütunun kaidesi güçlendirilmiş, sütun çeviresine de her biri 3 ton ağırlığında olan 3 metre çaplı bilezikler yerleştirilmiştir. Bu tamirat sonrasında ise gövdeye sarılan bilezikler sütuna günümüzde de kullanılan Çemberlitaş isminin verilmesine sebep olmuştur. Yüzyıllarca pek çok........

© Yeni Söz


Get it on Google Play