Sert anayasa ve AYM tartışmalarının ateşi altında 2024 Yıllı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’na açıklandı.

Bütçe hakkı da anayasa gibi 1215’te imzalanan Magna Carta’ya dayanıyor. O zamanki kralı, yerelin temsilcileri sınırlandırabiliyor. Kralın vergi elde etme ve harcama yetkileri, derebeylerinden oluşan bir meclisin onayına bağlı hale getiriliyor.

Maddelerden biri şöyle: “Yasalar dışında hiçbir vergi, yüksek rütbeli kilise adamları ile feodal beylerden oluşan bir kurula danışılmadan haciz yoluyla ya da zorla toplanamaz.”

Bizde ise bütçe hakkı ilk olarak Birinci Meşrutiyet ile gündeme geliyor ve İkinci Meşrutiyet dönemindeki Muhasebe-i Umumiye Kanunu ile yürürlüğe giriyor.

2017 yılından itibaren geçerli olan Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden beri bütçeyi parlamenter işleyişin kademeleri hazırlamıyor ve teklif etmiyor. Onun yerine bu işi yapan artık Saray çevresindeki dar bir ekip. Onların hazırladığı bütçeyi cumhurbaşkanı Meclis’e sunmuş gibi oluyor.

Meclis onay vermese “geçici bütçe kanunu” çıkarma kaçış yolu var. O da olmaz ve yeni bütçe kanunu çıkarılamazsa ne yapar hükümet? Eski bütçedeki rakamları yeniden değerleme oranına göre yükselterek devam edebilir.

Buyurun size 2023 yılındaki demokrasi düzeyimiz.

Niyet neydi, akıbet ne oldu durumundayız.

Halkın öz örgütlerinin, sendikaların, derneklerin, meslek odalarının üzerinde söz, yetki ve karar hakkını kullanamadığı bir bütçe ortaya çıkarılıyor her seferinde.

2024 yılı bütçesindeki vergi geliri yaklaşık 8 trilyon 335 milyar lira. Doğrudan vergiler, çalışanlardan alınan gelir vergisinin yanı sıra şirket ve banka kârlarından alınacak kurumlar vergisinden oluşuyor. Bu toplam vergi miktarında yüzde 31’e karşılık geliyor. Geri kalan ne kadar mal ve hizmet varsa onların üzerinden KDV-ÖTV olarak alınacak dolaylı vergiler ise yüzde 69’a varıyor.

Bu dolaylı vergileri büyük yoksulluk yaşayan halk kitleleri veriyor. Ülkedeki patronlar kâr elde ederken doğrudan vergilendirilemediği için iş emekçilerin her kademede dolaylı olarak vergilendirilmesine kalıyor. Asıl vergiyi ekmek alan, süt alan, akaryakıt alan, doğalgaz alan, bebek bezi alan halk ödüyor.

Patronlar üretim yaparken değil, halk tüketirken vergilendirme.

Emekçiler hem ücretleri üzerinden vergi veriyor hem de dolaylı vergiler üzerinden. Çok keskin bir makasa girmiş durumdalar.

“O değirmenlerin suyu nereden akar, nereden gelir?” diyor ya şarkısında Cem Karaca. Değirmenin suyu böyle geliyor gelmesine de nereye gidiyor sonra?

2006-2018 arasında 45-55 milyar lira civarında olan faiz giderleri Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden sonra yükselişe geçmiş durumda. “Verin bu kardeşinize yetkiyi” denildikten sonraki icraatlar memlekete pek yaramadı.

Faiz giderinin vergi gelirine oranı 2017’de yüzde 11 iken 2024 bütçesinde öngörülen rakam 1 trilyon 254 milyar olarak yüzde 17’ye karşılık geliyor. Kamunun vergi gelirlerinin hemen hemen beşte biri, parasını faize verebilecek olan zenginlere gidiyor. Devlet sermaye sahiplerinden vergi alamıyor ama borç alabilmesi mümkün. İşte o borçların faizi el yakıyor. Açlık sınırında yaşayan asgari ücretliye, barınamayan öğrenciye, pazara çıkamayan halka, bir çay içemeyen emekliye verilmiyor kaynaklar.

Yetkinin verildiği kardeşimiz, bütçe gelirlerini faizde parası olan zenginlere vermeyi planlıyor.

Hem de bu kadar “nas” öfkelenmelerinden sonra.

Yine 2017 tarihinde Millî Eğitim Bakanlığı’nın bütçesi genel bütçenin yüzde 13,1’i kadardı. Yetki tastamam verildikten sonra 2014 yılı için 1 trilyon 92 milyar lira olarak bu oran yüzde 9,8’e kadar geriledi. Aslan payını eğitime verdik böbürlenmesinin gerçekle hiçbir ilgisi yok.

Savunma ve güvenlik birimleri için, Savunma Sanayii Destekleme Fonu için ayrılan kaynaklar da birlikte düşünüldüğünde 2024 yılında 1 trilyon 133,5 milyar lira ödenek öngörülüyor ve bu meblağ toplam bütçe büyüklüğü içinde yüzde 10,2’lik bir oranı buluyor. Görüldüğü gibi savunma alanındaki bütçe, Millî Eğitim Bakanlığı’na ayrılan bütçeden fazla.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2023 yılında 36 milyar 468 milyon 836 bin TL olan bütçesinde 2024 yılında yüzde 151’lik bir artış var. Diyanet’e 2024 yılında toplam 91 milyar 824 milyon lira kaynak ayrılıyor.

Diğer kamu hizmetlerine verilen ödenekler kolayca kısılırken Diyanet alanında hiç böyle bir cimriliği görmüyoruz.

QOSHE - Bütçede değirmenin suyu nereden gelir, nereye gider? - Hakan Öztürk
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bütçede değirmenin suyu nereden gelir, nereye gider?

4 0
16.11.2023

Sert anayasa ve AYM tartışmalarının ateşi altında 2024 Yıllı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’na açıklandı.

Bütçe hakkı da anayasa gibi 1215’te imzalanan Magna Carta’ya dayanıyor. O zamanki kralı, yerelin temsilcileri sınırlandırabiliyor. Kralın vergi elde etme ve harcama yetkileri, derebeylerinden oluşan bir meclisin onayına bağlı hale getiriliyor.

Maddelerden biri şöyle: “Yasalar dışında hiçbir vergi, yüksek rütbeli kilise adamları ile feodal beylerden oluşan bir kurula danışılmadan haciz yoluyla ya da zorla toplanamaz.”

Bizde ise bütçe hakkı ilk olarak Birinci Meşrutiyet ile gündeme geliyor ve İkinci Meşrutiyet dönemindeki Muhasebe-i Umumiye Kanunu ile yürürlüğe giriyor.

2017 yılından itibaren geçerli olan Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden beri bütçeyi parlamenter işleyişin kademeleri hazırlamıyor ve teklif etmiyor. Onun yerine bu işi yapan artık Saray çevresindeki dar bir ekip. Onların hazırladığı bütçeyi cumhurbaşkanı Meclis’e sunmuş gibi oluyor.

Meclis onay vermese “geçici bütçe kanunu” çıkarma kaçış yolu var. O da olmaz ve yeni bütçe kanunu çıkarılamazsa ne yapar hükümet? Eski bütçedeki rakamları yeniden değerleme oranına göre yükselterek devam edebilir.

Buyurun size 2023 yılındaki demokrasi düzeyimiz.

Niyet neydi, akıbet ne oldu durumundayız.

Halkın öz örgütlerinin, sendikaların, derneklerin, meslek odalarının üzerinde söz, yetki ve karar hakkını........

© Yeni Yaşam


Get it on Google Play